12 Ağustos 2021 23:40

Sadık başkan, sadık YÖK: "Üçüncü Yerleştirme" keşmekeşi

optik formu kodlayan el

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Sadakat ana değer, neye ve niye sadık olunduğu ayrı bir konu.

Giden bakan başkan, gelen bakan başkan, sonuçta bilimsel özgürlük veya kurumsal özerklik, akıl veya bilim değil esası Erdoğan ve Bahçeli’ye çıkıyor. Bahçeli söylüyor, Erdoğan duyuruyor. Bi daha ek yerleştirme olacak. Gelen YÖK Başkanı da, daha ilk haftasından bilim veya akla değil otoriteye içten sadakatini göstermiş oluyor. Olan böyle oluyor da ne olmuş oluyor?

Dün gazetede “YÖK'ün 'Üçüncü Yerleştirme' kararı sorunlu” başlığı ile üçüncü yerleştirmenin kısaca teknik analizini yapmıştık. Bugün yaratacağa sonuçlara değinelim.

HEM TEMEL EĞİTİM VE ORTAÖĞRETİM HEM YÜKSEKÖĞRETİM OLUMSUZ ETKİLENİR

Cumhurbaşkanlığı, AKP, MHP, MEB, YÖK… esası iyi yönetemeyip bozulan eğitime sınav puanını düşürerek çözüm aramakta, böyle yapmakla da sorunları katlayarak artırmaktadır.

Üçüncü yerleştirme yani ek yerleştirmeden sonra başvuru puanlarını 140 ve 170 puana çekerek bir ek yerleştirme daha yapılması kararı; bozulan temel eğitimin ve eksikliği daha da derinleştiren ortaöğretiminin sorunlarının çözümü olmadığı gibi her yıl daha da gerilere düşen yükseköğretimi daha da olumsuz etkilemek anlamına gelecektir.

Bu tür karar ve yaklaşımlar her şeyden önce bilimsellik ve nitelikli eğitim arayışına zarar vermektedir. Sorunların ertelenmesine yol açmaktadır. Çözüm arayışları geciktirilmektedir. En olumsuzu da sorunun çözümü değil daha da kalıcılaşmasına yol açılmaktadır. Ortaöğretimdeki öğretmen ve öğrenciye başarısız olsanız da fark etmez demektedir. Yükseköğretime doldur boşalt, diploma ver, gerisi önemli değil mesajı verilmektedir. Halka “çocuğunuza matematik fizik felsefe becerisi kazandıramıyoruz ama olsun, yine de diploma veriyoruz” denilmektedir.

Bu anlayış uzun erimde tüm kurumları, bilimsel teknolojik gelişimi, hak edenin hak ettiği yere gelmesini bozmaktadır. İyi bir eğitim verme yerine diploma dağıtmak halkı oyalamak, halkı kandırmaktır. Öğretmen ve akademisyenleri dikkate almamak, okula üniversiteye işinizi ciddiye almayın mesajı anlamına gelmektedir.

KEŞMEKEŞİN KAYNAĞI EĞİTİMİN NİTELİĞİ VE MEVCUT OKULLARIN KAPALI TUTULMASI

Ne yapılırsa yapılsın, kayıt ve yerleştirmelerde büyük keşmekeşler yaşanacak. Bu sadece bu yılla da ilgili değil. Geçmiş yıllarda da ek yerleştirmeler eğitim öğretim başladıktan sonra tamamlanabiliyor, bu gençler sürece geriden başlıyordu. Mevcut öğrenci ve ders de bundan olumsuz etkileniyordu.

140 veya 170 puanı bırakalım, 180 puan almış öğrenciler de üniversitede okuyacak asgari ön yeterliliklere sahip bulunmuyor. Basit matematik mantık problemlerini çözmek de bile zorlanıyor. Yani ana sorun eğitimin niteliğinde bulunuyor. Pandemiyle beraber okulları nasıl açık tutacağız yerine, okulları kapatın anlayışı ile, başarı daha da düşürülmüş bulunuyor.

İşin özeti, göçmen sorunu veya orman yangınlarında da görüldüğü üzere, yapısal sorunlar palyatif geçici taktiklerle çözülemez, bunlar yeni sorunlara yol açar.

ÇÖZÜM: YÖK VE MEB’İN DEĞİŞTİRİLMESİ, BİLİME DÖNÜŞ

Söze lafa gelince, YÖK çok bilimsel, özerk, her tür siyasi ve iktisadi baskıdan uzak çalışıyor. Giden YÖK Başkanı Saraç mükemmel çalıştık diyor, gelen başkan Özvar hızla işe soyunmuş gözüküyor.

Hepsi birkaç gün içinde oldu. Zaten bu sonuçlarla vakıf (özel) üniversiteleri zarar etmesin, kontenjanlar boş kalmasın diye bir şeyler yapılacağı sınav sonuçları açıklandığında belliydi de politik olarak üç beş oy getirir mi diye önce Bahçeli’ye söylettiler, sonra Cumhurbaşkanlığı açıkladı. YÖK birkaç günde sıkı çalışmış, bütün bilgileri toplamış, uzun erimli etkilerini değerlendirmiş ve bir karar vermiş. Bu bilimsel analizler ve kararlar birkaç günde başarılabiliyorsa YÖK’e NOBEL başarı ödülü verilmeli. Ancak böyle bir bilimsel süreç yönetimi yok.

Özetle mevcut yapı sorunları çözememekte, daha artırmaktadır. YÖK kaldırılmalı, üniversiteler özerk bilimsel yönetimlere kavuşmalıdır. MEB ve eğitim politikaları da bilimsel bir anlayışla kökten yeniden gözden geçirilmeli ve yeniden dizayn edilmelidir.

Cumhurbaşkanlığının, MEB’in ve YÖK’ün görevi; puan düşürerek nitelik kaybını daha da büyütmek değil okulların üniversitelerin tam zamanlı kesintisiz açılması, eğitim sorunlarının köklü şekilde ele alınması, nitelikli bilimsel eğitimin sağlanmasıdır. Bunun için de bilime, akla, özgür düşünceye, bilimsel özgürlüklere ve kurumsal özerkliğe saygı gösterilmesidir.

Ağustos’un ortasına geldik. Eylül’de tam zamanlı yüz yüze nitelikli eğitime geçilmezse işi gücü bırakıp tüm yıl ek yerleştirme yaparız, ha bire bakan başkan değiştiririz de tüm bunlar ülkenin daha da ciddiyetsizleşmesinden ve kötüleşmesinden başka bir işe yaramıyor.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa