16 Ağustos 2021 00:07

Tokyo 2020'nin gerçek mirası

Fotoğraf: Mustafa Yalçın / AA

Paylaş

Olimpiyat Oyunları çok büyük organizasyonlardır dolayısıyla ev sahibi kent, bu devasa etkinliğin yükünü neden taşıdığına dair kamuoyuna bir açıklama borçludur. Bu açıklamanın olimpik gelenekteki karşılığı “miras” anlatısıdır.

Oyunların ev sahibi kente, ülkeye bırakacağı iddia edilen “miras”ın adı titiz bir PR çalışmasıyla konur. Tokyo 2020’de bu miras, “İyileşme” olarak belirlenmişti. Tokyo 2020, 2011’deki Fukuşima felaketleri sonrası Japonya’nın yaralarını sardığının, ulus olarak bir araya geldiğinin, “iyileştiğinin” kanıtı olacaktı. İktidardaki sağcı muhafazakar Liberal Demokrat Parti bu uğurda Fukuşima’nın, -resmi iddiaların aksine- devam eden nükleer etkilerinin seviyesi konusunda halka yalan söylemeyi tercih etti. Böylece “iyileşme”nin aslında bir PR yalanından ibaret olduğuna dair ilk mesajı verdi.

Ancak çağımız PR çağı olduğu kadar felaketler çağı. Olimpiyatların hemen öncesinde tüm dünyayı saran kovid-19 pandemisi “iyileşme” sloganına meydan okuyan bir başka musibet oldu. Japonya, uzun süre kovid-19’un ülkeye etkisini dünyanın geri kalanına kıyasla düşük seviyede tutmayı başardı. Tokyo 2020’nin yerel hükümet ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından gönülsüz bir şekilde ertelenmesi de buna yardımcı oldu. Ancak 2021’le birlikte tablo değişti. Ülkenin o güne kadar güçlü kabul edilen sağlık sisteminin pandeminin cılız atakları karşısında dahi neden çaresiz hale geldiğini “Para için sağlık & Para için sporun iflası” yazısında açıklamaya çalışmıştık.

Japonya ve IOC en başından itibaren Oyunların, kovid-19’un yayılmasına etkisi olmayacağını iddia etti. Oyunlara gelinen aylarda olağanüstü hâle geçildi, müsabakalara seyirci alınmadı, Olimpiyat köyü, NBA’deki “bubble” benzeri bir karantina düzeninde işletildi. IOC, ‘bubble’ın 42 bin üyesi arasında 430 kovid-19 vakası görüldüğünü ve bunun bir başarı olduğunu iddia ediyor. Oysa bu, azametiyle ezdiklerini, çevresine verdiği zararları umursamayan tipik bir Olimpiyat demagojisi.

IOC, Oyunları korumak için Tokyo’nun kaynaklarına, sağlık çalışanlarının emeklerine el koydu. 42 binlik köyde her gün yapılan test sayısı, 14 milyonluk Tokyo’nun geri kalanında yapılan test sayısını üçe katladı. Aynı şekilde köydeki aşılama oranları da Tokyo kentindeki oranın üç katıydı. Geçtiğimiz cuma, Tokyo’da açıklanan günlük 5 bin 773 yeni vaka sayısı kent için rekor anlamına geliyordu. 24 Ağustos’ta başlayacak Paralimpik Oyunları’nın kente bu anlamda nefes aldırmayacağı aşikâr. Ülkenin yalnızca yüzde 36’sı tamamen aşılanmışken, aşılama oranlarının da cesaret verdiği söylenemez.

Tüm bunların ötesinde “olimpik miras”a halel getirmemek için sporcu ve halk sağlığını ciddi şekilde riske atma potansiyeli taşıyan bir örtbas vakasının yaşandığı  da ortaya çıktı. Sağlık Bakanlığı, çıkan haberler ve kamuoyu baskısı neticesinde 20 Temmuz’da olimpik akreditasyonla ülkeye giriş yapan bir Perulunun Lambda varyantı taşıyıcısı olduğunu kabul etti. Bunun neden daha önce açıklanmadığı konusunda iktidar yetkililerinin yanıtı pişkinceydi: “Medya daha önce sorsaydı, biz de o zaman bir şeyler demiş olurduk.”

Tokyo 2020’nin gerçek mirası “İyileşme” adlı sahne adının tam aksini sergilemiş olmasıyla sınırlı değil. 7.5 milyar dolar olan resmi bütçenin 30 milyar dolara kadar çıkması, emekçilerin olimpik projelerle yerinden etme ve soylulaştırma politikalarının kurbanı olması, buna karşılık kentteki Olimpiyat karşıtlığının yüzde 80’lere varması (en iyimser anketlerde yüzde 60’lara) Tokyo 2020’nin gerçek mirasının parçaları olarak tarihe geçti.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa