22 yıllık alarm

17 Ağustos 1999'da Adapazarı'nda meydana gelen 6.7 şiddetindeki depremde çok sayıda bina yıkıldı. (Fotoğraf: Mustafa Abadan/AA)
1999 – 2000 sezonuna, depremin yaralarını -en azından psikolojik olarak- sarma misyonunu üstlenen ve ligi 11. sırada tamamlamayı başaran yeşil siyahlı Kocaelispor damga vurmuştu. Aradan geçen 22 yılın ardından, yaşadığı bütün maddi – manevi sıkıntılar ve amatör kümelerde geçen zamanlarıyla birlikte Kocaelispor küllerinden tekrar doğmaya teşne, 1. Lig’de boy gösteriyor…
Marmara depreminin 22., Karlıova depreminin ise 49. yıldönümü bugün. Neredeyse son bir aya yakın süredir dört bir yanımız, mücadele ettiğimiz felaketlerle doluyken belki de daha gür bir sesle sormamız icap eden bir sorudur bu: Peki bizim ‘alarm’ sistemimiz ne durumda?
Bireysel olarak elbette, hepimiz kendi önlemlerimizi düşünüyoruzdur. Biraz daha bilinçli olanlarımız, mahallelerdeki afet toplanma bölgelerini incelemiş; olası bir deprem durumunda güvenilir bir şekilde nasıl ulaşacağını belirlemiştir. Belki biraz daha ileri boyuttaki, özellikle ilkyardım mevzusuna çok hakim olanlarımız ise yaşadığı bölgelerdeki yardım ekiplerine gönüllü olarak yazılmış ve profesyonelliğe birkaç adım kala, mücadelesini daha güçlü bir
Ancak vatandaş olarak yapabileceklerimiz, hele ki deprem vergilerinin ne olduğuna dair iç karartıcı cevapların verildiği bir ülkede, maalesef sınırlı. Gözümüzün önünde gelişen, son dönemdeki yüreğimizi dağlayan felaketlerde karşımıza çıkan tablo ise -kendi namıma- yapabilecekleri sınırlı olan vatandaşlar olarak yaşanabilecek bir deprem sonrasında kolektif bilinçle hareket etmek, olabildiğince hızlı bir araya gelerek çözüm odaklı hamlelerde bulunmamızın gerekeceğini gösteriyor.
23 Ekim 2011’i anımsayacaksınız. Van’da meydana gelen, 6.7 büyüklüğündeki bu depremi 9 Kasım’da gerçekleşen ikinci bir deprem daha takip etmiş; toplamda 644 kişi hayatını yitirmişti. O dönemin TFF’si Van’ın profesyonel liglerde mücadele eden tek temsilcisi olan Büyükşehir Belediye Vanspor’u Riva’daki milli takım tesislerinde konuk etmiş, kulübün ligde neredeyse bütün iç saha maçlarını İstanbul’un farklı bir stadyumunda oynatmıştı. Çözüm odaklı değil, sadece günü kurtarmaya dönük bu girişim sebebiyle örneğin Vefa Stadı’nda oynanan Vanspor – Bayrampaşa maçı için Bayrampaşa’nın deplasman yolculuğu, Vanspor’un iç saha yolculuğundan kısa sürmesi veya Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor ile İstanbul’da oynanan Doğu derbisinde Diyarbakır ekibinin uçakla Avrupa yakasına gelerek stadyuma Vanspor’dan neredeyse daha kısa sürede ulaşması gibi trajikomik hadiselere şahit olmuştuk.
Dolayısıyla biz, kişiler bazında bir nebze deprem sonrasına hazırlanıyor olabiliriz ama kurumlar bazında 22 yılın ardından değişen, gelişen hiçbir şey olmadığını düşünmemiz için de elimizde yeterli örnekler var. Bunları TFF’de olduğu kadar, gündelik hayatı düzenleyen diğer kurumlar nezdinde de görüyoruz.
Velhasıl-ı kelam, bizler için çok acı iki önemli hatıranın yıldönümü olan bu günde “Dilerim ki yanılıyorumdur” demekten başka elimden bir şey gelmiyor maalesef.
Evrensel'i Takip Et