18 Ağustos 2021 00:56

Saraylardaki hesaplar sahaya uymadı: Afganistan’da Pandora’nın Kutusu açıldı!

Tayyip Eşrdoğan uçakta

Fotoğraf: Mustafa Kamacı / AA

Paylaş

ABD ve NATO’nun, Afganistan’ı 11 Eylül 2021’e kadar terk edeceği açıklandığından beri, Taliban’ın Kabil’e ne kadar zamanda gireceği üstüne bahis oynanıyordu!

CIA ve ABD Savunma Bakanlığından yapılan Taliban’ın 6 aydan önce Kabil’e giremeyeceği açıklamaları ile başlayan tartışmalar giderek, 3 aya, 1 aya kadar düşmüştü. Ancak, Taliban herkesi şaşırtarak 10 günde Kabil’i ele geçirdi! Artık adı Afganistan İslam Emirliği!

Çünkü ABD tarafından “eğit-donat” stratejisi ile eğitilip bol dolarla motive edilen Afganistan ordusu doların musluğunun kapanacağının anlaşılmasıyla hızla çözüldü. Pek çok eyalet merkezini tek mermi sıkmadan ele geçiren Taliban; ABD, NATO yetkilileri ya da bölgeyi yakından izleyen “gözlemciler” dahil hiç kimsenin beklemediği bir hızla Kabil’e girdi. Sonrasını Kabil Hava Limanındaki insanlık dışı “insan manzaraları”ndan izliyoruz.

ABD’nin Afganistan’da yenilmiş olabileceğini bir türlü kabul etmeyen kimi diplomasi ‘otoriteleri’, ABD’nin yenilmediğini tersine zaten Afganistan’ı istikrarsızlaştırmak istediğini, dolayısıyla ABD’nin amacına vardığı için Afganistan’ı terk ettiğini öne sürmektedir! Çünkü diyor bu zevat; “ABD Afganistan’ı kaosa iterek Çin, Rusya, Pakistan ve İran’ın kucağına pimi çekilmiş bir bomba bırakmış olmaktadır!”

SARAY’DA YAPILAN HESAPLAR BOZULDU

Afganistan sahasına uymayan sadece Beyaz Saray’da yapılan hesaplar değildir. Beştepe’deki Saray’da yapılan Afganistan hesapları da yanlış çıkmıştır.

Çünkü Taliban’ın Kabil’e girmesi, “Türkiye’nin ABD ve NATO çekildikten sonra da Kabil Havalimanının güvenliğini sağlamayı üstlenerek Afganistan’da kalmak istemesi” olarak gelen tek adam yönetiminin “Afganistan görevi” ile ilgili girişimlerini tamamen akamete uğratmıştır.

Nitekim yetkililer henüz açıklamamış olsa da Türkiye’nin, “Afganistan görevi”yle ilgili defteri kapattığı önceki gün Reuters’e düştü!

Elbette ki Erdoğan yönetiminin Kabil Havalimanında kalmak istemesindeki amaç havalimanının güvenliğini sağlamak değildi.

Çünkü Erdoğan, “Afganistan görevi” ile; Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de hatta Kafkasya’da açmaza giren yeni Osmanlıcı dış politikayı Orta Asya merkezli yenilemeyi amaçlıyordu. Böylece Erdoğan Afganistan’da kalarak; Kabil Hükümeti, Taliban ve ABD arasında “ara bulucu” olmayı, Batı emperyalizmi bölgeyi terk ettikten sonra bölgede tutunarak bir yanda ABD ve batılı emperyalistlerin vazgeçilmez bölge gücü, onların “vekili” olarak bölgedeki etkinliğini artırırken öte yandan da Orta Asya’daki Türk-Müslüman ülkelerin hamisi (abisi) olmaya soyunan bir pozisyon tutmayı amaçlıyordu.

Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesiyle, Erdoğan yönetiminin Beştepe’nin serin salonlarında yaptığı hesaplar Afganistan sahasında akamete uğramıştır.

TÜRKİYE ‘AFGANİSTAN GÖREVİ’Nİ YENİLEMEK İSTEYECEKTİR, AMA…

Ancak Erdoğan iktidarının “Sarayda yaptığımız hesaplar bozuldu” diye “Afganistan görevi”nden tümüyle vazgeçmesi de beklenemez. “Taliban’la aramızda inanç farklılığı yok”, dahası “Ben bile Taliban liderleriyle görüşebilirim” diyerek Taliban’a sıcak mesajlar gönderen Erdoğan ve yakın çevresinin;

  • Taliban’a teknik kimi yardımlar, dünya kamuoyunda meşruiyet sağlanması ve uluslararası tanınırlığının artırılması konusunda rol üsleneceğini öne sürerek,
  • ABD ve Batı emperyalizmine de Taliban’la konuşabilen ve onu Batı emperyalizminin stratejik hedefleriyle uyumlu bir çizgiye çekilmesi için girişimler yaparak,
  • Beklenen büyük “Afgan göçü”nün batıya ulaşmasını önlemede görev üslenerek “Afganistan görevi”ni yeni koşullarda da sürdürmek istemesi sürpriz olmayacaktır.

Ancak bundan sonrasını belirleyecek olan Erdoğan yönetimi ya da Kabil hükümeti ve ABD değil, Kabil’i 10 günde ele geçirerek büyük bir güç kazanmış olan Taliban olacaktır! Ki, son 1.5 yılda ABD’nin “terör örgütleri listesi”nden çıkan, Rusya ve Çin’le sıcak ilişkiler geliştiren, diplomasi alanında düne göre çok güçlenmiş bir Taliban’ın Türkiye’den gelecek diplomasi alanındaki ve teknik-ekonomik yardım tekliflerine, “Kelin ilacı olsa kendi başına sürer” diyerek itibar etmemesi de sürpriz olmaz.

ABD bile eğer verdiği sözlerde durursa Taliban’la ilişkilerini normalleştireceğini söylemektedir. Bu yüzden Erdoğan yönetiminin “Afganistan görevi”ni yenileyerek sürdürmesi çok zor görünmektedir.

Bu durumda Türkiye’nin elinde sadece “Afgan göçü”nün batıya geçmesinin önlenmesi rolü kalmaktadır. Bunun nasıl bir rol olduğunu artık biliyoruz.

TALİBAN BAŞARISI CİHATÇI İSLAMİST GÜÇLERİ CESARETLENDİRECEK

ABD emperyalizmi ve NATO nezdinde Batı emperyalizmi Afganistan’da yenilgiye uğratılmıştır ama Taliban’ın Afganistan halkına sunduğu seçenek, Batı emperyalizminin iş birlikçilerinin sunduğu seçenekten daha ileri değildir. Tersine Taliban’ın Afganistan halklarına sunduğu seçenek dört başı mamur, insanlığın binlerce yıllık ilerlemesini kazanımlarını reddeden, İslamın en gerici yorumu olan Sünni-Selefi, sözcüğün gerçek anlamıyla Orta Çağcı bir şeriat düzenidir.

Taliban’ın başarısının sadece Talibancıları değil; el Kaide ve IŞİD başta olmak üzere tüm dünyadaki şeriatçı güçleri harekete geçmek için cesaretlendireceği tartışmasızdır.

Dahası bölgede emperyalistler arasındaki mücadelenin yeni dengeler oluşturmak üzere keskinleşmesiyle de birleştiğinde gerek Afganistan’daki etnik nedenli iç mücadelelerin gerek bölge ülkelerinin Afganistan ve birbirleri arasındaki mücadelelerin sertleşeceğini söylemek yanlış olmaz.

Bu yüzden yıllardır zaten açık olan Pandora’nın Kutusu’nun Taliban’dan sonra arkasına kadar açıldığını söylemek yanlış olmaz.

Şimdiden öyle görünüyor ki, Afganistan çok yönlü olarak dünya ve elbette ülkemiz gündeminin de önemli konusu olmaya devam edecek!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa