Göçmen karşıtlarına kısa bir hatırlatma
Afganistan'dan ayrılmak isteyenler Kabil Havalimanına girmeye çalışıyor | Fotoğraf: Haroon Sabawoon/AA
2015-2018 yılları, Erdoğan rejiminden kaçabilme olanağı olan hemen her muhalifin yurt dışına ya gittiği ya gitmenin altyapısını oluşturduğu ya da oluşturmak için çabaladığı bir dönemdi. Suriye’deki gelişmeler, bunun iç siyasete yansımaları, artan devlet baskısı ve şiddeti, OHAL rejimi, vs. Kendisini bu ülkede güvende hissetmeyen ve olanağı olan, olanak yaratabilenlerin gitme planları yaptığı bir süreçti bu. Ben de o dönemde kaç geceler kaygıdan uyuyamadığımı çok iyi hatırlıyorum. Suruç, Gar Katliamı, Reyhanlı… Yaşamımızın ve özgürlüğümüzün pamuk ipliğine bağlı olduğu günler, aylar, yıllar… 2015-2018 arası Türkiye’nin gelmiş geçmiş en karanlık dönemlerinden biri olarak tarihteki yerini aldı.
O dönemde, İzmir’de hemen her köşede orta-üst sınıfların akın akın yurt dışından ev satın aldığı, iş insanlarının sermayelerini yurt dışına çıkardığı konuşuluyordu. Politik ortamdan kaygı duyanlar arasında çocuklarını yurt dışına eğitime gönderenlerin sayısı da az değildi.
Sadece İzmir mi, tabii ki hayır, Ankara’da Çankaya’da şöyle bir tur atsanız, satılık daire sayısı hemen dikkatinizi çekiyordu. Bölgedeki esnafla biraz sohbet ettiğinizde, çoğunun yurt dışından mülk almak için evini satışa çıkardığını öğreniyordunuz. Esnaf, müşterilerinin bir bir yurt dışına gittiğinden ve işlerinin durgunlaştığından yakınıyordu.
İstanbul keza öyle. Gazeteler Etiler, Ulus gibi semtlerde satılık konut sayısındaki artışa dikkat çekiyor, şu ya da bu sermaye grubunun varlıklarının yüzde kaçını yurt dışına çıkardığı ile ilgili haberler yapıyorlardı. Yurt dışına sermaye çıkışı öyle bir boyut kazandı ki, Erdoğan 2017 yılında, sermayesini yurt dışına çıkaranları hainlikle suçladı.
Gazeteler yurt dışında ev alana oturum izni veren ülkelerle ilgili haberler yapmaya başladı. Kim nerede ev alırsa, hangi koşullarda ne kadar oturum izni alabiliyor sorusu medyanın yer verdiği meseleler arasında yerini aldı. Özellikle de orta sınıflara hitap eden medyada. Herkese parasına/orta, üst sınıflardaki konumuna göre gidecek yer vardı. En varlıklılar ABD ve İngiltere’ye, daha kısıtlı bütçesi olanlar Portekiz ve Yunanistan’a!
2015 yılından başlayarak, Türkiye’den göç edenlerin sayısı, başta gençler olmak üzere, her geçen yıl katlanarak arttı. TÜİK verilerine göre Türkiye vatandaşı olup yurt dışına göç eden kişi sayısı 2016 yılında 69 bin 326 iken, bu sayı 2017 yılında 113 bin 326’ya, 2018 yılında da 136 bin 740’a ulaştı.
Tüm bunları neden mi hatırladım ve hatırlattım? Neden mi bellek tazelemek istedim? Malum, bu ülkede toplumsal bellek çok zayıf. Hatırlamanın ömrü bazen saatler ve günlerle sınırlı. O günün kaygılıları, çekip gitme planları yapanları (Bu konuda yalnız değiller elbet), dün savaştan kaçan Suriyelilere, bugün Taliban gibi bir örgütten, tecavüzden, mal gibi alınıp satılmaktan, ölümden kaçan Afganlara karşı, “Ülkemde mülteci istemiyorum” diyerek yabancı düşmanlığı yapıyor. Kendine hak gördüğünü, bir başkası için hak görmüyor. Zira kendini üstün görüyor. Kendisinin başka bir ülkede yaşayabilme hakkı olduğunu düşünüyor, birtakım başkalarının kendi ülkesinde yaşamasını asla istemiyor. Ülkedeki en büyük “hastalıklardan” biri, tam da burada, göçmenler söz konusu olduğunda tüm çıplaklığıyla karşımıza çıkıyor: Kendisine hak gördüğünü bir başkasına görmeme.
Oysa ne Suriye’den kaçmak zorunda olanların ne de Afganistan’dan yollara dökülenlerin ev alıp satmaya, başka bir ülkede konforunu inşa etmeyi planlamaya zamanı ve olanağı oldu. Onlar hayatta kalabilmek adına ülkelerini terk ediyorlar.
Günlerdir, en çok da Khaled Hosseini’nin romanlarından öğrendiğim Afganistan bir türlü aklımdan çıkmıyor. Uçurtma Avcısı, Bin Muhteşem Güneş, Ve Dağlar Yankılandı… Günlerdir Afgan halkının yaşadıkları ve bundan sonra yaşayacakları yüreğimi sıkıştırıyor.
Biraz insaf, biraz hakkaniyet duygusu hepimize lazım! Göçmen karşıtlarına, “Kendine hak gördüğünü başkasına çok görme!” diye haykırmak istiyorum.
- Umutla umutsuzluk arasında 2024 27 Aralık 2023 04:30
- Adabımuaşeret dersleri 20 Aralık 2023 04:42
- Zor zamanların dostu Tunç Soyer 13 Aralık 2023 04:57
- Bir mülksüzün konut krizi hatıratı 29 Kasım 2023 04:50
- Hukuk devletinde sona doğru 15 Kasım 2023 04:50
- Siyasetle ve siyaset için yaşayan kişiler 08 Kasım 2023 04:45
- Zordur barış akademisyeni olmak 01 Kasım 2023 04:57
- Filistin halkına destek, İsrail hükümetini protesto eylemleri 25 Ekim 2023 04:50
- Gazze'deki savaş Fransa'yı da yakar 18 Ekim 2023 04:20
- Gerçek dışı bir mekan olarak üniversiteler 04 Ekim 2023 04:57
- Göçmen karşıtlığından beslenen particiler 27 Eylül 2023 05:26
- Hakikat, özgürlükler ve otosansür 20 Eylül 2023 05:00