Erdoğan’ın paralel evreni
Fotoğraf: TCCB
Öncesi bir tarafa, Türkiye’nin resmi olarak tek adam rejimine geçtiği son üç yıl halkın büyük bölümü açısından adeta kabus gibi bir dönem oldu. Toplumun geniş kesimlerini etkileyen ekonomik kriz süreci ve etkisini sürdüren kovid-19 salgınının yanı sıra, doğal afetler, depremler, heyelanlar, orman yangınları, sel baskınları ve adını sayamadığımız onlarca felaket yaşandı.
Ülke tarihinin en ağır ve en uzun süreli ekonomik krizi yaşanırken salgınla birlikte çalışma ve yaşam koşulları belirgin şekilde zorlaştı. Yıllardır düşük ücret ve yetersiz gelirle adeta kölelik koşullarında çalışan, boğazına kadar borç batağına saplanan, bütün bunlara rağmen en temel insani yaşam koşullarına bir türlü sahip olamayan milyonlarca insan açısından bıçak kemiğe dayanmış durumda. Yıllardır zaten yokluk içinde yaşayan milyonlarca insan çok zor koşullarda iş ve ekmek mücadelesi yürütürken bugün gelinen noktada ne çalışacak iş var, ne de geçinebilecek kadar gelir.
Türkiye’de yaşanan sorunlar ne kadar ağır, halkın şikayetleri ne kadar fazla olursa olsun, ülkenin temel sorunlarından ve gerçeklerinden tamamen kopuk söylemlere bakıldığında “Erdoğan paralel evrende mi yaşıyor?” sorusu akla geliyor. Orman yangınları hızla yayılırken Marmaris’te evi yanan insanlara çay fırlatması, Karadeniz’de yaşanan sel felaketinde insanlar canlarının ve mallarının derdine düşmüşken doğal gaz müjdesi vermesi ve ilgili ilgisiz her fırsatta bütün suçu muhalefete atmaya çalışması normal değil.
Emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları açısından her şeyin kötüye gittiği koşullarda bile en temel gerçekleri çarpıtmayı alışkanlık haline getiren Erdoğan ve iktidarı yıllardır halkın hafızası ile resmen dalga geçiyor. Sadece son birkaç yıl içinde sanki paralel evrende yaşıyorlarmış, Türkiye’nin gerçekleriyle hiç ilgili değillermiş gibi çok sayıda olay ve görüntüye şahit olduk.
Erdoğan ülke ekonomisi dünyanın en kırılgan ekonomileri arasında yer almasına rağmen, her fırsatta ekonomide destan yazdıklarını iddia etti. Ekonomik kriz koşullarının ağırlaştığı, dövizdeki artış sonrasında halkın cebindeki paranın yarı yarıya değer kaybettiği koşullarda, bütün suçu dış güçlere atıp ‘Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz’ söylemine sarıldı. Kovid-19 salgını nedeniyle milyonlarca insan iş ve gelir kaybı yaşarken salgını fırsata çevirmekten bahsetti. Her gün yüzlerce insan ölmesine rağmen salgınla mücadelede büyük başarı gösterdiklerini, hatta dünyaya örnek olduklarını iddia etti.
Ülke ekonomisi büyük bir yangının tam ortasındayken, ekonomiye yönelik kuru propaganda olmaktan öteye gitmeyen övgü dolu ifadelere kendileri dışında kimse inanmıyor. Nitekim Erdoğan’ın yaşadığı paralel evrenden bakarsanız üretim ve ihracatta her ay yeni rekorlar kırılıyor. Kitlesel işsizlik ve yüksek enflasyon diye bir sorunumuz yok. Bütün bunlara rağmen kötü giden bir şey varsa bütün sorumluluk tamamen ‘dış güçler’ ve onlarla iş birliği yapan muhalefette!
İstatistik oyunlarıyla düşük gösterilen işsizlik rakamları, kağıt üstünde kalan ve halkın günlük yaşamına yansımayan hormonlu büyüme rakamları, sadece Erdoğan’ın paralel evreninde yaşayanları sevindirirken, toplumun büyük bölümü açısından hiçbir anlam ifade etmiyor.
- Geçinemeyenler 28 Kasım 2024 04:36
- Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36
- 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24
- 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38
- 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38
- Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30
- Borç batağında çırpınanlar 03 Ekim 2024 04:42
- Derin sessizlik 19 Eylül 2024 04:33
- Yeni OVP’nin emekçilere vaadi 12 Eylül 2024 04:35
- Kısır döngü 05 Eylül 2024 04:58
- Az çalıştırıp çok sömürecekler 22 Ağustos 2024 04:20
- Derin eşitsizlik 15 Ağustos 2024 04:20