20 Ağustos 2021 00:58

Taliban değişti mi? ‘Sınır namustur’ sloganı kimin işine yarar?

Taliban Sözcüsü Zabibullah Mücahit

Fotoğraf: Sayed Khodaiberdi Sadat / AA

Paylaş

Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesinin hemen adından, Kabil Havalimanına gelerek ülkeden kaçmak isteyen kalabalıkların trajik görüntülerinde olduğu gibi; Taliban rejiminin 1990’lardaki zulüm günlerine dönmesinden endişe eden kadınların “imdat” çığlıklarının yanında isyanların ifadesi olan cesur protestolarına da tanıklık ediyoruz.Taliban da boş durmuyor.

17 Ağustos’ta kameralar karşısına geçen Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid; “Bize karşı savaşan herkesi affettik. Düşmanlıklar son bulmalı”, “ABD veya uluslararası toplumdan kimseye zarar verilmeyecek”, “Kadınların çalışmasına, okumasına izin vereceğiz”, “Medya özgür ve bağımsız olmaya devam edebilir…” dedi. Ama Mücahid, özgürlüklerin “şeriat kuralları”yla sınırlı olacağına vurgu yapmaktan da imtina etmedi.

Ancak Taliban’la el sıkışmak için bahaneler arayan siyaset erbabı örneğin Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu “Taliban’ın mesajlarını olumlu bulduk”larını açıkladı. ABD, Kanada, AB gibi ülkelerin temsilcileri ise “Hele bir uygulamayı görelim” diyerek daha ihtiyatlı davranmayı tercih ediyorlar.

TALİBAN DEĞİŞTİ Mİ, ‘TAKİYE Mİ’ YAPIYOR?

Taliban’ın açık ya da gizli sempatizanları, “Taliban’ın evrim geçirdiğini”, “Ilımlılaştığını” iddia ediyorlar. Taliban Sözcüsü Mücahid’in söylediklerini bu değişimin ifadesi olarak görüyorlar.

Oysa Taliban, dünya kamuoyunda kendisine meşruiyet aradığı için “imajını” değiştirme ihtiyacı duyuyor, dolayısıyla 1994-2001 yıllarındaki zulüm rejiminin uygulamalarını yinelemeyeceğini iddia ediyor. Ancak “şeriat kuralları”ndan vazgeçmedikçe; “90’lardaki Taliban’ı aştığı”, “değiştiği”, “evrim geçirdiği” söylenemez. Olsa olsa “takiye yaptığı” söylenebilir!

Yaşadığımız da budur.

Dünyanın başlıca cihatist terörist örgütleri; el Kaide’nin Suriye kolu Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), Somali’deki IŞİD’e yakınlığı ile bilinen Eş Şebab, Filistinli İslami Cihad ile Hamas, Taliban’ın zaferini kutladılar. El Kaide de “Afganistan’ın özgürleşmesi ve şeriatın uygulanmaya başlanması”ndan dolayı Taliban’ı kutladı!

Tabii bu kadar da değil. Her saflaşmada en gericisini bularak onun yanında yer almayı refleks edinmiş olan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de beklendiği gibi; “Taliban, Mustafa Kemal Paşa’nın Türkiye’de yaptığı gibi Afganistan’ın kurtuluş savaşını başardı” diyerek Taliban’ı kutlayanların safında yer alarak bir kez daha onu tanıyanları şaşırtmadı!

‘SINIR NAMUSTUR’ AFİŞLERİ MÜLTECİ TARTIŞMASINI HARARETLENDİRECEK

Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesi sonrasında “yeni bir göçmen dalgası” beklentisinin artması, ülkemizde zaten hayli yüksek gerilimli olan “mülteci” tartışmasını daha da hararetlendirdi.

Önceki gün, önce CHP Genel Merkezine, arkasından İstanbul il ve ilçe örgütlerinin binalarına, Kılıçdaroğlu fotoğrafı ile altında ‘Sınır Namustur’ yazısı bulunan dev afişlerin asıldığı görüldü.

Bu afiş ilk bakışta, “Öfkeli Türk Gençleri” imzalı, “Hudut Namustur” afişleri asan İYİ Partili gençlerin gözaltına alınıp mahkemeye çıkarılmasına bir tepki gibi görülse de gerçekte CHP’nin böyle bir kampanya için epey bir zamandan beri hazırlık yaptığı, İYİ Partili gençlerin afişinin kampanyanın başlatılması için bir vesile olduğu belirtilmektedir. (*)

CHP’nin “Sınır namustur” afişinin hemen arkasından İYİ Partinin de Akşener fotoğraflı, “Hudut Namustur” yazılı afişler astığı görüldü.

Bu afişler mücadelesinin önümüzdeki günlerde Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasındaki mülteci merkezli gerilimi daha da yükselteceği, bunun da siyasetteki gerilimi çok daha yükseklere taşıyacağı anlaşılmaktadır.

MÜLTECİ SORUNU ‘SINIR KORUMA’ YA DA SAYIYLA ÖLÇÜLECEK BİR SORUN DEĞİL

CHP’nin “Sınır namustur” sloganı; AKP’nin kendi iç ve dış politikasının ihtiyacına uygun olarak izlediği, ülke sınırlarını “yol geçen hanı”na çeviren “açık kapı” politikasına karşı, sınırlardan savaş suçlularının, insanlık düşmanı suçlar işleyenlerin, insan kaçakçılarının, uyuşturucu kaçakçılarının… geçmesinin engellenmesini isteyen taleplerin ifadesi olsaydı, mazur ve makul görülebilirdi.

Ancak içinden geçtiğimiz dönemde mülteci sorununun, elbette ki sınır sorunu olarak da önemli bir yanı olmasına karşın, asıl sıcak yanı; mültecilere karşı kontra güçlerin kışkırtmalarının 6-7 Eylül görüntüleriyle eyleme dönüştüğü, toplumun eğitimli kesimlerinde bile mültecilerin zorla da olsa geri gönderilmesi istenen (Son aylarda yapılan anketlerde bu açıkça görülüyor), mültecilerin can ve mal güvenliğinin açıkça tehdit edildiği bir dönemdir.

Hele de bu slogan, CHP’nin “mülteci sorunu”nu, dünyanın içinden geçtiği süreçten bağımsız bir sorun olarak gören ve iktidara geldiklerinde mültecileri “Davul zurnayla memleketlerine gönderecekleri” anlayışıyla bileştiğinde, şoven milliyetçi odakların kendi amaçları doğrultusunda istismar etmesine çok açık bir hale gelebiliyor. Dahası bu slogan aynı zamanda, CHP’yi mülteci düşmanlığı ile suçlayan Erdoğan-AKP iktidarının kendisini pirüpak bir mülteci dostu olarak göstermesi için de dayanaklar sunabilir!

Bu yüzdendir ki, bugün mülteci sorunu hamasete ya da sözcüklerin ve sloganların şehvetine kapılmadan ele alınması gereken bir sorundur. Ki bu nedenle bugün mülteci sorunu; mülteci sayısı ve sınırların ne ölçüde korunup korunmadığından (Bunlar hükümeti ilgilendirir) bağımsız, mültecilerin insan hakları çerçevesinde korunması ve entegrasyonu için gerekli önlemlerin merkeze alınması ekseninde tartışılması gereken bir sorundur.

(*) Millet İttifakının bu afişlerine AKP’den de “Vicdanlı Türk Gençleri” imzalı “Provokatörlük Namussuzluktur” diyen afişlerle yanıt geldi!

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa