Yıllara meydan okuyan kitap
Düşünce Özgürlüğü kitap kapağı
“Özgürlüğün dayandığı süreçler, ne olursa olsunlar kendiliğinden işlerlik kazanamazlar.(…) Her toplumda süreçlerin özgünlüğü süreci yönetenlerin kararlılığına bağlıdır. Özgürlüğün asıl güvencesi, son tahlilde, özgürlüğe karşı girişilen her saldırıyı göğsünü siper ederek püskürtmeye kararlı insanların varlığıdır. Demek istediğim, devleti her zaman anarşist bir grubun halesi saracaktır, bunu kabul ettim; ama bu tamamen arzu edilebilir durumdur, çünkü sonuçta özgürlüğün sırrı direnme cesaretidir.” (Harold Laski; Düşünce Özgürlüğü, FOL yayınları, Ankara 2020, sf. 18)
Grev hak değil özgürlüktür: Hak, giderilmesi talep edilen ve uğruna mücadeleler verilen ihtiyaçları ifade eder. Özgürlük ise bu mücadelelerde kullandığımız en önemli ve en etkin, belirleyici mücadele araçlarımızı anlatır: Özgürlükler katıldığımız mücadelelerde yabancılaştırıldığımız toplumsallığımıza kendi özgünlüğümüzün damgasını vurarak sahip çıkmamızı sağlar. Hak ve özgürlük aynı şey değillerdir ve grev hak değil özgürlüktür.
Özgürlükleri nasıl tasnif edersek edelim, belli kategoriler altında ayrıştırıp/bütünleştirip sınıflandırarak anlatmak bireyleri kendilerine yabancılaştırır. Özgürlüklerin kullanımını hangi nedenle olursa olsun, hangi ölçüde olursa olsun sınırlandırmak özgürlüğe vurulan siyasi bir darbedir: Özgürlüklerin kullanımı hiçbir nedenle sınırlandırılamaz; özgürlüklerin güvenliği özgürlüklerin her somut olayda özgürce kullanılabilmelerinin sağlanmasıyla korunabilir ancak.
Hükümet özgürlüğe müdahale edemez, özgürlüğün kendisini sınırlayamaz; ancak özgürlüğü kullanırken gerçekleştirilen davranış/eylem (özgürlüğün kendisi değil), o da her somut olayın kendi koşullarında değerlendirilerek müeyyidelendirilebilir. Müeyyidelendirilecek davranış da somut olayda MEVCUT (dikkat: “yakın” değil) bir tehlike arz eden eylem ya da eyleme çağırı olabilir.
Hükümet somut olayda gerçekleşen davranışın/eylemin niteliğini de değerlendiremez; şu somut davranış/eylem tehlike doğurabilir diye ön alıcı tedbirlere başvuramaz, özgürlüğün kullanımını sınırlayan yasa çıkartmaya tevessül edemez. Gerekli değerlendirmeyi somut olaydaki davranışın/eylemin gerçekleşme anındaki yüksek çözünürlü fotoğrafını çekerek maddi gerçeğe ulaştığı varsayılan yargı yapar ancak.
Harold J. Laski (1893-1950) Britanya İşçi Partisi üyesi (1945-1946 Parti Başkanı) sosyalist düşünür ve yazar; 1926 yılında London School of Economics and Political Science’a öğretim üyesi olarak katıldı, 1929 yılı yazında dersler vermek üzere Brown Üniversitesi’ne davet edildi. Verdiği derslerin içerik bakımından çarpıcı özelliği, Laski’nin dersleri izleyenlere ‘bir şey öğretmek’ iddiasında olmaksızın, o yıllara damgasını vuran olayları derinden inceliyor, içselleştiriyor ve özgürlüğü yaşamın içinde yaşayarak ve yaşatarak irdeleyip heyecanla anlatıyor olmasıydı.
Laski’nin ilk paragrafta alıntıladığım eserinde, son dört paragrafta sıraladığım özgürlüklerle ilgili açıklamalarını tıpkı bir savaş fotoğrafçısı gibi izlediği olayların içinden ve yaşayarak, heyecanla anlatması çok etkileyicidir.
Laski’nin 1929 yılı yazında verdiği dersler 1930 yılında yayınlandı; eserin aynı yıl iki, 1937 yılında bir başka baskısı yapıldı. Eser 1938 yılında Fransızcaya çevrildi, Fransa’da yayınlandı; ben bu çevirinin “Düşünce Özgürlüğü” başlıklı bölümünü Türkçeye çevirdim, Türkçe çeviri 1966 yılında yayınlandı. Laski eserini 1949 yılında gözden geçirerek yayınladı. Ben de 2020 yılında yayınlanan “Düşünce Özgürlüğü” başlıklı bölümün Türkçe çevirisini bu gözden geçirilmiş 1949 yılı basımını esas alarak hazırladım.
Özgürlüklerin güvencesini özgürlükleri sınırlayarak, kullanımını yasaklayarak, sözüm ona önleyici tedbirlerle iğdiş ederek sağlamaya yönelik günümüz siyasi yaşamında Laski’nin 92 yıl önce yazdıklarını tartışarak öğreneceğimiz öyle çok şey var ki! Özellikle, Türk Ceza Kanunu’nun dini gerekçelere atıfla uygulanarak daha da tehlikeli mecralara evrilen 216. Maddesine nasıl ve nereden karşı çıkacağımızı belirlemeye çalıştığımız günümüzde…
Laski’nin 92 yıl önce yayınlanan kitabı yıllara meydan okuyor:
“Özgürlüğün güvencesi özgürlüklerin özgürce kullanılmasıdır”,
“Özgürlüğün asıl güvencesi, son tahlilde, özgürlüğe karşı girişilen her saldırıyı göğsünü siper ederek püskürtmeye kararlı insanların varlığıdır”.
- Yücel Sayman'ın eşinden veda notu 17 Aralık 2021 04:40
- Taburcu olmak/tezkere bırakmak 30 Ekim 2021 23:16
- YAE atışması üzerine 17 Ekim 2021 00:14
- Gülünç bile olmayan bilinçli davranışlar 12 Eylül 2021 00:12
- Makul ve makbul olmayan dilin yakın tarih serüveni 05 Eylül 2021 00:12
- Güvenlik/Özgürlük: Son aşamalara doğru 08 Ağustos 2021 00:12
- Sınırları aşan kitlesel hareketlilik 01 Ağustos 2021 00:12
- Yansımalar 27 Haziran 2021 00:30
- Yeşiller Partisi 13 Haziran 2021 00:15
- Yetilerimi kamulaştırmışlar!.. 06 Haziran 2021 00:50
- Şaşırtabildiklerimizden misiniz?.. 09 Mayıs 2021 00:02
- Şimdiden tartışalım (mı?)... 02 Mayıs 2021 00:30