26 Ağustos 2021

Bitik futbolun garabeti de bitmez

Öyle tuhaf bir futbol iklimimiz var ki, göreve yeni gelen bir kulüp başkanı bile, taraftarlarının gözünde “Kulübün haklarını cengaverce savunan başkan” imajı kazanmak adına, hedef aldıklarını korkutabileceği/sindirebileceği inancıyla esip gürlemeye başlıyor. Nasıl başlamasın ki, ne de olsa ortamda, “Kim daha çok ses çıkarırsa onun dediği olur” anlayışı hakim…

Galatasaray’ın Yeni Başkanı Burak Elmas’ın, Ç. Rizespor ile aralarında süren Oğulcan Çağlayan davasına yönelik olarak yaptığı açıklamalar, artık neredeyse her kulübün yöneticilerinden duymaya alıştığımız klişeleşmiş soyut suçlamalarla dolu...

Elbette anlaşmazlığın bir tarafı olarak yasalar ve hukuk kuralları çerçevesinde hak aramaya kimsenin diyeceği bir laf olamaz. Lakin işi, “Bize boyun eğdirmeye çalışıyorlar”, “Anlaşmazlığı kan davasına çevirmeye çalışıyorlar”, “Ortada Galatasaray’a karşı başlatılmış bir diz çöktürme çabası var”, “Galatasaray’ı köşeye sıkıştırmak istiyorlar”, “TFF içinde Galatasaray’a karşı suç örgütü var”, “Galatasaray’a operasyon yapılıyor” gibi kışkırtıcı söylemlerle tehlikeli sulara taşımaya gerek var mı? Tabii bu suçlamalarla birlikte Tahkim Kurulu ve Uyuşmazlık Çözüm Kurulu istifaya davet ediliyor. Yetmezmiş gibi bir de kurullarda başkan olarak görev yapanların ismi zikredilerek bu kişiler bir anlamda hedef gösteriliyor…

Bir kulüp başkanının, federasyona bağlı kurulları istifa ettirecek güce sahip olduğunu sanması çok vahim bir durum. Bu yol bir kere açılırsa, önü alınabilir mi? Her anlaşmazlığın, her ters düşmenin ardından diğer kulüp başkanlarından da benzer talepler gelmez mi? Zaten kaybeden takımların yönetici ya da başkanlarının, bazen federasyonun, bazen de MHK’nin istifasını istemelerini artık yadırgamıyoruz. Kaybedilen puanların baş sorumlusu olarak hep hakemleri gösterenlerden ne beklenir ki?

Her şey bir yana, tehdit dilinin işe yarayacağına inanmak ve bu doğrultuda açıklamalar yapmak, bir spor kulübü başkanına yakışıyor mu?

Hedeflerinden uzak düşen takımların yöneticileri, yarışta nasıl devre dışı bırakıldıklarını anlatırken, operasyonlu, kumpaslı, tuzaklı, tezgahlı soyut söylemlerden medet umdular hep. Şimdi bunun yeni bir örneğiyle karşı karşıyayız…

Para, rant, kâr hedefine teslim olmuş öylesine eşitsiz ve kirli bir futbol düzeni söz konusu ki, federasyona ve kurullara kim gelirse gelsin, hiçbir şey değişmeyecektir. Zaten bugüne kadar öyle olmadı mı? Hangi federasyon, hangi MHK bütün kulüplere yaranabildi ki? Oyuna yönelik kültürel bakış sığ ve arızalı olunca, kişilerin hiçbir önemi kalmıyor ve kim gelirse gelsin bir süre sonra kulüplerden “İstifa etsin”, “Değiştirilsin” sesleri yükseliyor…

Elbette, kulüpler ne kadar temizse, federasyon ve kurulları da o kadar temizdir. Mevcut futbol düzeninde bazı kurumların temiz, bazılarının ise kirli olması gibi bir durum düşünülemez. Daha doğrusu, paranın borusunun öttüğü eşitsizlikle hemhal bir düzende temiz kalmak mümkün değildir…

Sonuçta, teknik ve kültürel olarak bitik, ekonomik olarak ise batık bir oyundan söz ediyoruz. Şampiyonluktan, paradan, ranttan başka da hedef olmayınca, bu tablonun sürekli olarak didişme, boş boş atıp tutma, paranoya gibi garabetler üretmesi kaçınılmaz…

En azından şiddeti, kışkırtmayı, tehdidi, şantajı, hakareti, küfrü şu oyuna sokmayıp işleri asgari medeni ilişkiler çerçevesinde yürütebilseler… Ne yazık ki onu bile beceremiyorlar…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et