Yakınmacı değil, sorunları yığınların inisiyatifiyle aşan bir sendikal mücadele ihtiyacı
Fotoğraf: Evrensel
Hükümet ile Memur-Sen arasında 3.5 milyon kamu emekçisi adına sürdüren toplu sözleşme pazartesi günü imzalandı.
Sözleşmenin bağıtlandığını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin “Uzlaştık” diye açıklarken, açıklama sırasında bakanla aynı masada oturan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’a, “Başkan dışarıda ayrıntılı açıklamalar yapacak” diyerek söz vermedi.
Ali Yalçın açıklamasını “dışarıda” da yapamadı. Açıklamasını sosyal medya hesabından yapan Ali Yalçın sözleşmeyi “Önemli kazanımlara imza attık” diyerek savundu.
Toplu sözleşme görüşmelerinde 600 TL seyyanen zam, ilk yıl yüzde 21, ikinci yıl yüzde 17 zam isteyen Memur-Sen, ilk yıl “yüzde 5+7 (+enflasyon farkı)”na, ikinci yıl ise “yüzde 8+6 (+enflasyon farkı)”na imza attı. Memur-Sen’in 3600 ek gösterge ve sözleşmeli çalışanların kadroya alınması ile ilgili talepleri ise kabul edilmedi.
Ali Yalçın’ın açıklamalarına, Memur-Sen üyesi olan olmayan kamu emekçileri tarafından sosyal medyada tepki yağdı; Yalçın’ın “Önemli kazanımlara imza attık” demesine kamu emekçileri “satış sözleşmesi” diyerek yanıt verdi!
KAMU EMEKÇİSİ BİR KEZ DAHA ENFLASYONA EZDİRİLDİ!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bakanlarına, iktidar sözcülerinden yandaş sendikacılara hep aynı teraneyi dinliyoruz: “Memurumuzu, işçimizi enflasyona ezdirmedik!” Önceki gün de partisinin il başkanları toplantısında konuşan Erdoğan aynı iddiayı yineledi. Gerçek ise tam tersi. Çünkü onca yaşanandan sonra artık herkes bilmektedir ki, enflasyona bağlanmış her toplu sözleşme işçiyi, emekçiyi enflasyona ezdirme amaçlı bir sözleşmedir.
Yıllardır kamu emekçilerinin maaş zamlarını TÜİK enflasyonuna bağlayan ve sendikal bürokrasinin desteğini alan iktidar kamu emekçilerini enflasyona ezdirmektedirler. Hem de ne ezdirme: Üstünden silindirle bir ileri bir geri gidip gelerek yapılan bir ezme, ezdirme!
Kaldı ki, enflasyona bağlanmış, bir ücret ve maaş zammı, “Maaş ve ücretlerimiz enflasyon kadar olacaksa sendikaya, toplu sözleşmeye ne gerek var. Neden bir de sendikaya aidat ödeyeyim?” sorularına meşruiyet kazandırmaktadır.
Toplu sözleşme masasına otururken sendikaların talepleri arasında yer alan “sözleşmeli personel” sorununun çözülmesi ve “3600 ek gösterge” bir kez daha “seçim rüşveti” olarak kullanılacaktır!
ASIL SORUN SENDİKAL BÜROKRASİ VE KAMU EMEKÇİSİNİN İŞYERİNDE ÖRGÜTLÜ OLMAMASIDIR
Erdoğan-AKP iktidarının başlıca stratejik hedefi, krizin ve pandeminin yükünü işçi sınıfı ve emekçilere yıkmaktır. Toplu sözleşmeleri de bu amacın başlıca dayanağı olarak kullanmaktadır. Bu da pratikte TÜİK enflasyonuna bağlanmış toplu sözleşmeler olarak ete kemiğe bürünmektedir.
Kamu işçilerinde Hak-İş ve Türk-İş bürokrasisinin yaptığını kamu emekçilerinin toplu sözleşmesinde Memur-Sen bürokrasisi yapmış, “satış sözleşmesi”nin altına imza atmışlardır.
Dahası bu sözleşmenin bir satış sözleşmesi olması olarak bağıtlanacağı bilinmesine karşın KESK’in “İki koldan Ankara’ya” yaptığı ve bir etkisi olmayan “yürüyüş” dışında bir girişimi olmadı. KESK’in yarın için çağrısını yaptığı protesto amaçlı “1 gün hizmeti durdurma” eyleminin ne kadar etkili olduğunu da göreceğiz.
KESK başta olmak üzere kamu emekçilerinin sendikal mücadelesinin deneyimleri açıkça göstermektedir ki; işçilerin sendikal mücadelesinde olduğu gibi kamu emekçilerinde de en büyük sorun, patronların ya da hükümetin işçi ve kamu emekçilerinin hakları ve talepleri karşısında düşmanca tutum alması, yasaların sermayeyi koruması… Bu sorunların yanında başlıca iki sorun vardır:
1) Hizmet biriminde örgütlü değilse kamu emekçisi örgütsüzdür: Kamu emekçilerinin fiilen gün boyu çalıştıkları hizmet alanında örgütlü olmamasıdır. Oysa sendikal mücadelenin tarihi açıkça göstermektedir ki eğer işçi, emekçi işyerinde örgütlü değilse, sendikaya üye olsa bile gerçekte örgütlü olamamaktadır. Bu yüzden de son sözleşme sırasında kamu emekçileri, toplu sözleşmenin böyle bir sonuca doğru götürüldüğünü bildikleri halde, talepleri kabul edilmezse kendilerinin doğrudan sahneye çıkacaklarını toplu sözleşme masasına hissettiren bir mücadele hattına girememişlerdir.
2) Sendikal bürokrasi tasfiye edilmeden sendikaların gerçek sendika olması olanaklı değildir: Toplu sözleşmeler sırasında daha açıkça görülmektedir ki, mücadelenin başarılmasının önündeki en baş engel hükümetin niyetleri, yasaların sermaye yanlısı olması… değil, sendikaların yönetiminin emek düşmanı, maaşını işçiden, emekçiden alan ama sermaye ve onun hükümetine hizmet etmeyi asli görevi sayan sendikal bürokrasi tarafından gasbedilmiş olmasıdır!
İşçi sınıfı ve emekçiler sendikalarını bundan kurtarmadan sendikaları kendi örgütleri haline getiremezler.
YAKINMACI DEĞİL MÜCADELECİ SENDİKACILIK
Kamu-Sen* ve Memur-Sen bürokrasisi bunu en başta kamu emekçileri olmak üzere emek mücadelesinden yana olan herkesin gözüne bir kez daha sokmuşlardır.
Kamu emekçileri ve mücadeleci sendikacılar; 2022-2023 yıllarını kapsayan sözleşmelerinden çıkardıkları gerçekçi sonuçları, sorunları yığınların inisiyatifiyle aşan bir sendikal mücadele çizgisine geçebildiği ölçüde bugünkü kayıplarını kazanıma dönüştürmenin yoluna da girmiş olacaklardır.
Ama sendikal mücadele, toplu sözleşmede; “O da yok”, “Bu da yok” listeleri yapan yakınmacı ve sadece kadroların katıldığı protestolarla sınırlı bir çizgide kalırsa, önümüzdeki yıllarda da orta oyununa dönüşmüş toplu sözleşmelerin hoşnutsuz ama pasif seyircisi olunacağından şüphe duyulamaz.
* Toplu sözleşme görüşmeleri öncesi Kamu-Sen de Memur-Sen’le ittifak kurarak aynı taleplere imza atmıştı. Sözleşme imzalandıktan sonra Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, refah payı ve seyyanen zammı içermeyen bir toplu sözleşmeyi yetersiz bulduklarını, 3600 ek gösterge düzenlemesi ve sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine ilişkin toplu sözleşme metnindeki bağlayıcı olmayan muğlak ifadeler nedeniyle mutabakat metnine itirazlarını ilettiklerini söyledi.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47