FETÖ-AKP ‘mahrem görüşmeleri’ doğru ise ve uzlaşmayla sonuçlanırsa, ‘cemaat’ de tarihi mecburen yeniden yazılacak 15 Temmuz anmalarına katılır herhalde
Fotoğraf: Unsplash
Esasında plan başkaydı…
Afganistan üzerine yazacaktım…
Derken de ukalalık etmek istemem…
Henüz benim için de mühim boyutlarıyla daha çok muamma gibi duruyor, Afganistan…
Oradaki son gelişmeleri neye yormalı, nasıl yorumlamalı?..
Bilmiyorum doğrusu… (tam manasıyla)
Anlamaya kavramaya çalışıyorum olan biteni, -bence- çoğumuz gibi…
Türlü veçheleriyle daha epeyce konuşup tartışacağımız muhakkak...
Böyle ise peki benim niyetim ne idi?..
Taliban’ın muhtemel iktidarı (Emirliği) krizdeki dünya siyasal İslamcı hareketinin akıbetini nasıl etkiler?
Soru her zaman akla gelebilecek genişlik ve yuvarlaklıkta… (değil mi?)
Fakat yine de pek göründüğü gibi değil…
Zira neredeyse artık genel kabul görür hale gelen kanaat o ki, Siyasal İslamcılık yenildi!..
Bilhassa çoğu sandıktan iktidar olarak çıkan İhvancı parti versiyonlarıyla Siyasal İslamcı hareketin yenilgi şartlarında, silahlı Talibancı İslamcılığın iktidara çöküşü!..
İslamcılığın eksenine etkisi filan derken…
Enteresan kılmıyor mu hadiseyi?!
İşte ben de hem bilhassa bizim İslamcı basındaki buna dair tartışmaları da şahitliğe çağırarak…
Talibancı İslamcılığın yenilgi şartlarındaki İslamcı düşünce ve pratiğe etkisinin ne olacağını sesli düşünerek tartışacaktım…
Ancak, Harfiyat kızakta iken patlayan Türkiye İslamcı hareketine dair bir iddia aklımı çeldi…
Sonuç:
Görüleceği üzere…
Taliban’ın muhtemel etkilerini zihinsel demlemeye bıraktım…
Sonuçları itibariyle Türkiye’nin siyasal gündemini pek çok açıdan etkilemeye namzet bu iddiayı ele almaya karar verdim…
BAKALIM EMARELER ARTACAK MI?
Anlamış olmalısınız:
Sedat Peker’in son “bombası” üzerinden bir şeyler söyleyeceğim…
Ha, ‘son’dan kastım 17 Ağustos 2021 günlü tivitindeki ifşası:
“Ak Parti’nin kara kutusu olarak bilinen Ankara Milletvekili Mücahit Arslan üzerinden… son 2.5 aydır yürütülen FETÖ Ak Parti arasındaki mahrem görüşmeleri”…
Peker’in diğer iddiaları gibi muhtemelen bu da doğru…
Zira ben atlamadıysam kayda değer düzeyde ve ikna edici bir yalanlama gelmedi…
Soru:
Tabii yalansa şayet, inandırıcı tarzda ve kuvvetli bir şekilde yalanlan(a)mamasının sebebi ne olabilir?...
Merakımın da soruları var…
Mesela şu:
AHALİ 15 TEMMUZ’UN 5. YILINI YÂD EDERKEN, AKP-FETÖ MAHREM GÖRÜŞMESİ (Mİ) YAPILIYORMUŞ (YANİ?)
(Peker’e inanacaksak,) FETÖ-AKP görüşmesi 2.5 aydır sürüyor…
İse 15 Temmuz’un 5. yıl anmaları tam da bu görüşmeler sürerken mi yapılmış oldu?..
Öyle ise…
Anmalara, 15 Temmuz etkinliklerine katılanlar, “gazi”ler ve “şehit” yakınları acep ne düşünmüştür, İktidarın Cemaat ile “mahrem görüşme”si hakkında?
Ne?..
Ben mi?
Yok hayır, “çok şaşırtıcı” gelişme addetmeyeceğim…
Elbette “mahrem” bilgiler sahibi olduğum imasıyla “beklenen görüşme” muamelesi yapacak halim de yok… (bittabi)
Ama fakat yine de şaşırmalara şaşırdığımı söylemekten geri durmam…
Zira (bak burası önemli) faklı meşreplerden pek çok kişi gibi, ben de (Zaten nicedir bunun arayışı içinde olduğu izlenimi veren) FETÖ’nün AKP ile temasını… evet, hiç değilse temasını bekliyordum…
Sürpriz yok yani!..
FETÖ’NÜN HEYBESİNDE SAKLANAN TURPUN BÜYÜĞÜ AKP İLE KURULMAK İSTENEN ‘MASA’NIN DAVETİYESİ OLABİLİR Mİ?
Bu ‘sulha gitme’ teşebbüsünü sürpriz saymamamın asıl sebebi, FETÖ’nün daha (neredeyse) en başından hesaplarını bu ihtimali dikkate alarak yaptığını varsaymam…
Bu beklenti/hesap nedeniyledir ki zannımca Cemaat AKP’yi/Erdoğan’ı zora sokacak eteğindeki tüm taşları dökmedi… (dökmüyor…)
Evet evet, ortalığa saçılan (tabii ki hayli ağır) 17/25 tapelerine rağmen böyle düşünüyorum…
FETÖ, kontrollü şantaj ve teşhirin ötesine geçmedi…
Bakın… Uzatmadan, mukayese yaparak izah etmeye çalışacağım…
Sedat Peker gündeme getirdiği için mevzuyu, ondan misal vereyim…
Peker ne yapıyor muarızlarına dair suçlamalarda bulunurken mesela?
“Ben de temiz değilim, günahlarım var” mealindeki kabullerinden hareketle, ucundan göstererek de olsa, Kıbrıs’ta Kutlu Adalı’ya suikast hadisesindeki gibi, icabında kendisinin de organizasyonunda yer aldığı vaka anlatımlarında bulundu…
Keza Hürriyet’i bastırması filan…
Altı yedi yıl öncesine kadar gayriresmi koalisyon ortağı olarak, AKP-C koalisyonunun ‘C’si olarak ortak icraatlarına dair hiç -Peker’inkine benzer- afişe ettikleri bir vaka var mı?
HER ŞEYİN KAYDINI KUYDUNU TUTTTUĞU ORTAYA ÇIKAN FETÖ, ERGENEKON - BALYOZ SÜRECİNDEKİ AKP’NİN ROLÜNÜ BİR NEVİ SİNEYE ÇEKEREK MELANETLERİN TEK SORUMLUSU OLARAK KAYDA GEÇİRİLMESİNE, NEDEN ÇOK DA FAZLA İTİRAZ ETMEDİ?..
En bilinen ortak icraatları olarak Ergenekon meselesinde dahi…
Hem de Ergenekon-Balyoz sürecinin ayyuka çıkan tüm kötülüklerinin tek sorumlusu ilan edilmelerine rağmen…
Hem de…
“Mecbur kaldık eski Türkiye’ye/askere karşı FETÖ ile iş birliği yaptık” kabulleri, yer yer denetimsiz bir şekilde de olsa, AKP cenahından bile dillendirilirken üstelik…
Fethullahçılar neden AKP ile çevirdikleri (varsa) ortak organize işlerden (neredeyse) hiç bahsetmedi?
MESELA ZEKERİYA ÖZ’E HİÇ Mİ CEMAAT DIŞINDAN, AKP’NİN ‘YUKARILARINDAN’ TALEP-YÖNLENDİRME GELMEDİ?
Mümkün mü?
Peki Zekeriya Öz’den hiç böyle bir itiraf duydunuz mu?
Keza İstanbul polis istihbaratının meşhur FETÖ’cü şefi mesela…
Hatırladığım; sadece şu kadarını okuyabildik serzenişlerine atfen:
Askeriyeye dönük malum “mıntıka temizliği”ni yönetirken polis istihbarat şefi, her hafta sonu İstanbul’a gelişinde Erdoğan’ı havaalanında karşılar, aynı araba ile dönerlermiş… de…
O sırada neler konuştuklarına dair -tüm Erdoğan düşmanlığına rağmen- dişe dokunur tek bir şey neden açıklamadı?..
Sahi bir başbakan bir polis istihbarat şefi ile neden düzenli ve baş başa görüşür?
‘MAHREM GÖRÜŞME’NİN KIŞKIRTTIĞI SORULAR
Bağlarken….
Kafama takılan birkaç soruyu, üstünüze alın diye şuracığa iliştireyim:
- “Mahrem görüşme”nin aracısı Mücahit Arslan (imiş) ama mimarı/katalizörü kim?
- Siz onu anladınız; ABD neresinde bu “mahrem”iyetin?..
- İhsan Arslan oğlu Mücahit Arslan… “İsmi aşikâr etmiyor mu? Tabela gibi ortada dururken Arslan”, çıkışmasıyla yukarıdaki soruları fazlalık sayarsanız devamı gelir: Hafızam yanıltmasın; Arslanlar vaktiyle bahse konu muktedirlerin Kürt siyasi hareket(ler)iyle temaslarında da adı pek çok iddiayla anılırdı…
Bu hatırla(t)ma “mahrem” temasın planında ‘ora’lara da bir şekilde uzanmak var mı? Sualim, çok mu lüzumsuz kaldı?
- Peki son iki soru olsun:
28 ŞUBAT TUTUKLAMALARININ BU ‘MAHREM GÜRÜŞME’ AĞININ TESİSİ İLE ALAKASI VAR MI? Hani Siyasi İslamcıları aynı cephede birleştiren, ortak düşman üzerinden “dava” motivasyonu sağlayan 28 Şubat fonunu arkalayarak, yeniden tedavüle sokulan darbe ihtimallerinin iş görür hale gelmesi filan mı arzulanıyor?.. - FETÖ (Mesela Merdan Yanardağ’ın savunageldiği gibi) AKAR-FİDAN İKİLİSİNİ DARBE HAZIRLIĞINDA GÖSTEREREK KORKUTTUĞU ERDOĞAN’A CAN SİMİDİ OLMAYI MI SATMAYA ÇALIŞIYOR? İyi ama bu halde zaman zaman dillendirilen “Amerikancı Akar” ithamlarını ne yapacağız? FETÖ, ABD’ci Akar’ı mı teşhir ediyor diyeceğiz?.. (Daha neler!)
15 Temmuz tarihini kökten ters yüz ederek yeniden yazdıracak mertebelere erer mi bu pazarlık?
Farzımuhal Cumhuriyet’in 100. yılı olarak 2023’te büyük uzlaşı tantanasıyla bir “genel af” ile “mahrem görüşmeler” meyvesini verir mi , göreceğiz?..
Tabii ABD’den aradığı güvenceleri alamayan İktidar, “gözden çıkarıldım” hissine kapılarak çark ederse, çanak çömlek hepten patlayabilir…
“İnlerine gireceğiz…” versiyonları tedavüle sokulabilir yine ve yeniden…
SATIR ALTINDAN NOTLAR…
AÇLIĞA VE YOKSULLUĞA KARŞI FİTRE VE ZEKÂT EKSENLİ İSLAMİ DAYANIŞMAYI ADRES GÖSTERMEK SADECE AKP’NİN İSLAMCI REJİMİNE Mİ MAHSUS, YOKSA?..
Hatırlarsınız…
Bir süre evvel Meral Akşener Sivas Zara’da sözlü saldırı kuşatmasına alınmak istendi…
Saldırganın giyim kuşamı tarikatının adresini işaret ediyor gibiydi…
Akşener ayak üstü konuşmasında yoksulluğun yaygınlık ve derinliğine dikkat çekerken…
Ziyaretlerinde yanına gelen bir kadınla diyaloğunu anlattı…
İslamcı saldırganın kameralara yansıyan, bağıra çığıra “Açmış... Gelsin o kadın fitre zekât, para vereyim” feryadı, rejimin sosyal politikasının özeti idi aslında…
Sadece AKP rejiminin mi?
İslami düzenin ekonomi politiğinin sosyal politikasının da resmetmiyor muydu?
Açın bakın…
İslam’ın sol yorumları dahil ama yetmez...
Dahası Sosyalizm ile İslam’ı kaynaştırma/yoğurma iddiasındaki İslamcı sosyalizm yaklaşımları da içinde, tüm versiyonlarıyla İslamcılığın (veri ve haliyle tabii saydığı) yoksullukla mücadelesindeki temel araç zekât ve fitreden ibarettir ve ötesi yoktur…
Aksini iddia edenlere bu sütun açık...
Ha bu arada:
İktidar İlahiyatı Yazılarını evet ihmal ettik ama unutmadık…
Baki ve vaki de olacak… inşallah
Orada da tartışacağız…
Fevkalade şahsi bir yazı olarak
HALLEŞME FASLI: VAZİYETİN TAKDİMİ
Pekâlâ kabul; haklısınız…
Destursuz bağa girilmez… (Ata öğüdü başım üstüne…)
Öyleyse evvela halleşelim:
“Hop dedik!.. Nicedir nerelereydin be akideş!!..” itirazıyla sokurdanabilecek okura hesap vereyim:
Kestirme ifadeyle; ‘yaz yaz nereye kadar…’ memnuniyetsizliğiyle dibekte söz dövme hissine kapılmaktan mı demeli…
Yoksa aynı minval üzerinde dolap beygiri misali dönüp durmaktan mı demeli, bilemedim...
Denize şişe içinde mesaj salmaya benzeyen bu sütun yazarlığından…
Yok yok… en iyisi, hani olur ya bazen kendinden/rutininden sıkılma; hâletirûhiye tarifiyle uzatmadan bağlayayım… (oh be!..)
Ne zamandır harfiyat çalışması yapmamanın esbab-ı mucibesi budur sevgili okur…
Fevkalade şahsi mazeretlerimi ‘Bir küçük burjuvanın açmazlarına yenik düşmesi’ dokundurmasıyla karşılayacak üstatların teşhislerine saygı duyarım…
Lakin zaman zaman aynı küçük burjuvaca anaforlara kapılıp firarlara kalkışacağımı da peşinen ilave etmeyi borç bilirim… (Ki söylemedi demeyin)
Ama fakat söz:
Bu son; arayı fazla açmayacağım… (Aha da şuraya çizdim -işaret parmağımla, yadigâr malum hareketi yaparak)…
Haa… Elbette bak şu da mümkün:
“Soran mı oldu hocam!.. neyse ne, geç bunları, sadede gel…” umursamazlarına da... (yoktur ya, farzımuhal… yoktur değil mi?!)
Bilmem ki evvelini de ahirini merak edeyim be adam, demesi muhtemel aramıza yeni katılmış taze Evrensel okuruna da….
Hörmetlerimi sunarım… (Ben Erol, memnun oldum… Uğra ara sıra, beklerim…)
Ha bu arada sen de…
Evet evet sen; o müstehzi ifadeyi yaydığın çehreni topla da başlayalım… (lütfen ama)
…
Kâfiyse helalleşme faslı ve varsa müsaade… başlayalım…
Hadi bakalım…
- 'Zamanın Ruhu' söyle bize: Sputnik’ten Sabah’a; grev kırıcıları ne yana düşer, bizim eski Beko İşçisi Kamber ne yana?.. 30 Eylül 2023 04:17
- ‘Beşli Çete’nin Nihat Özdemir’i ile İbrahim Çeçen Akbelen’de hayatı katlediyor ey insanlık… Desek, hedef mi göstermiş oluyoruz?.. 29 Temmuz 2023 04:40
- Muhasebe aynasına bakarak iğneli fıçıda dertleşme yazısı: Anlatılan sizin de hikayeniz olabilir mi? 18 Temmuz 2023 04:10
- Soner Yalçın’a Sözcü’deki okuru da sormalı: Kılıçdaroğlu’nu elimine etme karargahı olarak gösterilen, RTE’nin “Eski Özel Kalem Müdürü” Hasan Dağcı’nın yalısını yurt edindiğin iddiası doğru mu? 06 Mayıs 2023 04:38
- "Kılıçdaroğlu kazanamaz" yargısına iman ederek "millet"i devirmeye kalkmak, muhalefeti bölerek "Erdoğan kazansın" demenin Akşenercesi olur!.. 04 Mart 2023 04:22
- Atacağım hiçbir başlık, bu alengirli işleri izah edemez, isterseniz buyurun bir de siz deneyin… 24 Aralık 2022 04:48
- Otopsi Masası Raporu 2: Hulki Cevizoğlu gibi ikametgahını Saray’ın Bekçi Kulübesine aldıran ‘Ulusalcılar’ bakın kime benziyor… 10 Aralık 2022 04:27
- Otopsi masası raporu: Ahmet Hakan "gereğini yapıyor" olmanın gözünü çıkarırken, "yayın yasağını savunan genel yayın yönetmeni" olarak tarihe geçti 03 Aralık 2022 03:32
- Embedded Cüneyt (Özdemir) "Z Kuşağı"nı Saray'a "iliştirme" mesaisinde 03 Eylül 2022 04:20
- Halkı, basın özgürlüğü mücadelesiyle dayanışmaya çağırdığımız destek kuvveti saymakla yetinmeyelim… Medyanın demokratikleştirilmesi mücadelesinin kurucu öznesi, ikinci asli ayağı olarak örgütlemeyi tartışalım… 13 Temmuz 2022 04:40
- Rasim O. Kütahyalı herhangi bir devlet kurumunun elemanı mı? Değilse, neden ‘devletin bazı kurumlarındaki üstadlarımız’ diyor? Kim bu üstadları? 07 Haziran 2022 04:10
- İmamoğlu otobüsü devirdi – 2: Sol muhalefetin huzuruna Özkök ve Alçı ile çıkmanın, Cem Küçük ile ‘sivil ölüm’ mahkûmu 'Barış akademisyenleri’ni ziyarete gitmekten ne farkı var!.. 17 Mayıs 2022 00:06