31 Ağustos 2021 00:50

Hudutların namusu ve para babaları…

Taliban'dan kaçan R.F. ve iki çocuğu

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Milliyetçilik kapitalizme özgü kadim bir eğilim. Kapitalizmin başlangıç dönemlerinde milliyetçi olmayan burjuva yoktu. Milliyetçilik, o zamanlar tersi görülmeyen ve istisnası olmamacasına bütün kapitalistler ve kapitalist ülkelerin tutumuydu.

Burjuva devrimleri, her bir toprak parçasında bir prens ya da kont vb. tarafından temsil edilen feodal parçalanmışlığa karşı ülkeleri birleştirip uluslaşmayı misyon edindi. Prenslikten prensliğe farklı paralar ve gümrükler, farklı diller ve köylüyü toprağa bağlayan toprak köleliği kapitalist gelişmeyi önlemekteydi. Ulusal birlik ve ulusal devlete varıldı. Feodal aristokrasi karşısında egemenliği sağlayan ulusun başına geçen burjuvazi ise, bütün bir halkın temsilcisi olarak, başka ülkelere egemen olmaya yöneldi. Farklı ülkelerin burjuvaları kendi aralarında kimin nereyi ne kadar sömüreceğini kararlaştırmak üzere pazar kavgalarına girişirken, geri ülkeleri de sömürgeleştirmeye başladılar.

Buradan kapitalizmin uluslararası eğilimi doğdu ve giderek baskın hale geldi. Gelişmiş ülkelerin kapitalistlerinin başı çekmesi ve önce mal ticareti yoluyla dünya pazarı oluştu. Ucuza ham madde alıp pahalıya mamul madde satarak başlangıçta en çok sömürgeye sahip İngiltere dünya pazarına egemen oldu. Sonra rakipler sökün etti. Sömürgelerin paylaşımı kanlı olmaktaydı.

Bu, aynı zamanda kapitalist tekellerin ortaya çıkıp egemen oldukları 19.’un sonuyla 20. yüzyılın başlarına denk geldi. Tekeller mal ihracıyla yetinmeyip sermaye de ihraç eder oldular ve sermayenin dünya pazarındaki dolaşımı mal ticaretinin önüne geçip belirleyici hale geldi.

Tekeller emperyalizm demektir ve sermaye ihracı onun tanımlayıcı özelliğidir. Anlamı, emperyalistlerin, dünyayı bölüşmek için birbirleriyle kapışır ve “Hepsi benim olsun” derken son derece milliyetçi olmalarına karşın, gerçekte, kimin nerede yatırım yaptığı belirsizleşerek uluslararasılaşan sermaye ve kapitalizmin kozmopolit bir nitelik kazanmasıdır.

Milliyetçilik, artık birbirinin rakibi Amerikan ya da Çin veya başka emperyalist mali sermaye gruplarının çıkarlarının savunulması demektir. Türkiye, İran, Arjantin gibi emperyalist olamamış kapitalist ülkeler burjuvalarına ise, çoktan uluslararasılaşmış burjuvazinin parçaları olarak, dünyanın belli başlı emperyalist mali sermaye gruplarına yardakçılık yapmak düşmüştür. Emperyalistlerle işbirlikçiliği yaparak, onların çıkarları gerçekleştikçe gerçekleşebilecek kendi payları olarak alacakları kırıntı ya da komisyonların adı “ulusal çıkar” takılmıştır. Ulusal çıkar, Kabil havaalanının korunmasında ya da asker gönderilen Libya’nın petrolünden alınacak payda aranmaktadır.

Tekellerin egemenliği döneminde Türkiye bile başka ülkelere sermaye ihraç etmeye ve ülke dışında yatırımlara yönelmiştir. Başka ülkelerin burjuvaları gibi, Türk kökenli “yerli-milli” burjuvalar da Romanya, Makedonya, Irak’ın özellikle kuzeyinde müteahhitlik yapmaya gitmiş ya da işletmeler açmıştır. Oraların vatandaşlığını alanlar vardır. Ama önceliği İngiltere, Almanya ve ABD gibi ülkelerin vatandaşı olmaya verirler. Bunlar için milliyetçiliğin beş kuruşluk değeri olabilir mi?

Bütün kışlaların duvarlarında “Hudut Namustur” yazar. Bu, şimdi mülteci tartışmasında Millet Cephesi partileri tarafından da sloganlaştırılıyor. Peki, ama 2018’de yapılan değişiklikle 250 bin dolara ev alanların bile T.C. vatandaşlığına kabul edildikleri bir ülkede hudut delik deşik değil midir? Ülke dışına asker gönderirken hududun namusunu neden kimse sorun edinmez?

Sadece Türkiye’de değil, örneğin 281 bin dolarlık yatırım yapan İngiltere’de de oturum alınıp kısa sürede vatandaş olunabiliyor. Yunanistan’ın vatandaşlık satış rayici 292 bin, İspanya’nınsa  585 bin dolar.

Sermaye ve para babaları açısından hiçbir ülkede sorun yok. Onlar serbestçe dolaşıyor ülkeden ülkeye. Ucuz iş gücü olarak Türkiye dahil bütün kapitalist ülkelerin ihtiyacı olan emeğiyle geçinmeye çalışan, müsebbibi emperyalistler ve işbirlikçileri olan savaşlardan kaçanlar sorun oluyor. Milliyetçilik o ki, azını bütün kapitalistler istiyor, ama çoğuna karşılar!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa