Yüz yüze eğitim başlıyor ama öğrenciler öğretmenler virüse emanet!
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/192781.jpg)
Fotoğraf: DHA
18 milyon öğrenci, 1 milyondan fazla eğitim emekçisi ve on binlerce yardımcı görevli için yüz yüze eğitim 6 Eylül günü başlıyor. Ancak eğitimciler, eğitim sendikaları, eğitim uzmanları, hekimler, bilim çevreleri, veliler,… günlerdir yüz yüze eğitimin nasıl başlayacağını tartışıyorlar.
İlgili hemen herkesin bir ucundan katıldığı tartışmada Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), her şey yolundaymış gibi gayet soğukkanlı!
Gerek eğitim sendikaları, gerek eğitimdeki gelişmeleri yakından izleyen uzmanlar gerekse hafta başından beri “görev başı” yapan eğitimciler, yüz yüze eğitimin gerektirdiği önemlerle ilgili hiçbir adımın atılmadığını belirtiyorlar.
Şikayetler ve eleştiriler karşısında 6 Ağustos’ta Milli Eğitim Bakanlığı’na atanan Mahmut Özer’den de bir ses bir nefes yok!
OKULLAR PANDEMİYE KARŞI CİDDİ ÖNLEMLER ALINMADAN AÇILIYOR
Geçmiş bir buçuk yıl içinde Meksika ve Polonya ile birlikte Türkiye, “okullarını en az açık tutan ülkeler”in başında oldu.
16 Mart 2020 ile 2 Mart 2021 arasında okullar 175 gün açık kalması gerekirken, ülkemizde birinci sınıflar bile sadece 15 gün okula gidebilmişti. 6 milyon dolayında öğrencinin ise uzaktan eğitime teknik olarak bile ulaşamadığı bizzat MEB’in verileri arasında.
Hemen bütün ülkelerde pandemiye karşı mücadelede eğitim, “en son çare” olarak durdurulurken ülkemizde eğitim, “ilk feda edilecekler”in başına kondu.
Şimdi MEB; “6 Eylül’de okullar açılacak” demektedir ama okulların kapalı olduğu dönemden farklı önlemler aldığına dair hiçbir işaret yokken!
Birkan Bulut ve Duygu Ayber Gültekin arkadaşlarımızın “Ders Zili Susmasın” adı altında hazırladıkları ve gazetemizde hafta başından beri süren “dosya“da; eğitim uzmanlarının, eğitim sendikalarının sözcülerinin, eğitim emekçilerinin, hekimlerin ve velilerin hem yaşanan gerçekler hem de alınması gereken önlemler konusundaki görüşlerinden de açıkça anlaşılıyor ki, daha önce de olduğu gibi MEB pandemi yokmuş, her şey “normal”miş gibi okulları açmaya hazırlanmaktadır.
Oysa bugün Türkiye, pandeminin en ağır seyrettiği ülkelerin başında gelmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nın önceki gün açıkladığı verilere göre; Türkiye’de son 24 saatte 23 bin 946 kişinin testi pozitif çıkmış, 290 kişi hayatını kaybetmiştir!
Üstelik veriler virüsün yayılmasının daha da artacağını göstermektedir.
HELE BİR OKULLARI AÇALIM, SONRASINA BAKARIZ TAKTİĞİ!
Elbette ki mevsim değişikliği, virüsün yeni varyantlarının daha bulaşıcı ve öldürücü olması yüz yüze eğitimden vaz geçelim demek anlamına gelmemelidir.
Tek adam yönetimi, geçmişte okulları kapatarak, “pandemi koşullarında eğitimi nasıl yürütürüm”ün derdinden kurtulmuştur! Bugün de yüz yüze eğitimin pandemi koşullarında sürdürülmesin önlemlerini almak yerine “Okulları açıyoruz” dışında pandemi koşullarında eğitimin sağlıklı bir biçimde sürdürülmesi için almadıkları önlemlere rağmen yüz yüze eğitimin karşısındaki rahatlıklarına bakınca, “Hele bir başlayalım, virüsün yayılması artarsa kapatırız” taktiğini benimsedikleri anlaşılmaktadır.
Ne yazık ki, tek adam yönetimi almadığı önlemlerle öğrencileri, öğretmenleri, okullardaki yardımcı personeli virüse emanet ediyor!
Ancak bu taktik artık sökmeyecektir.
Çünkü artık bir yandan bütün dünyada virüse karşı mücadelenin deneyleri öte yandan da aşının virüse karşı mücadelenin çok önemli bir silah olması karşısında, pandemiye karşın yüz yüze eğitimin sürdürülebileceği açıkça görülmektedir. Bu yüzden de ülkemizin halkları yüz yüze eğitim sürdürülemezse bunu nedeninin virüsün kendisinden değil ama virüsün yayılmasına karşı gerekli önlemleri almayan tek adam yönetiminin olduğunu artık bilecek durumdadır.
OKULLARIN AÇILMASI PANDEMİYE KARŞI MÜCADELEYİ GÜÇLENDİREBİLİR
Gerek yukarıda sözün ettiğimiz, gazetemizdeki “Ders Zili Susmasın” dosyasındaki haberler, ve röportajlarda açıkça görüldüğü gibi Eğitim Sen’li sendikacılar, eğitim uzmanları, eğitim emekçileri, pandemiye karşı mücadelede önemli birikime sahip hekimler yüz yüze eğitimin pandemi koşullarına karşın sağlıklı bir biçimde sürdürülmesi için özetle şu önerileri yapıyorlar:
• Seyreltilmiş sınıflar oluşturulmalı.
• Öğrenci ve öğretmen tuvaletlerinde pandeminin gerektirdiği düzenlemeler yapılmalı,
• Öğretmen odalarının sayısı ikiye çıkarılmalı.
• Seyreltilmiş sınıf uygulamasına paralel olarak yeni öğretmen atamaları yapılmalı. (Eğitim Sen bunun için en az 100 bin yeni öğretmen atanmasını istiyor)
• Maske, sabun ve diğer hijyen malzemeleri gerektirdiği miktarda sağlanmalı.
• Okullarda sağlıklı bir ortamın sürdürülebilir olması için yardımcı personel istihdam edilmeli,
• Aşı yaşı 12’ye çekilmeli ve velilerin de aşılanması için yöntemler geliştirilmeli.
Gazetemizin değerli bir eğitimci olan yazarı Prof. Dr. Adnan Gümüş, bir adım daha ileri giderek, 27 Ağustos tarihli Evrensel’deki “MEB'e çağrı: Okulları açık tutmanın, sınıfları seyreltmenin bin bir yolu var” köşesinde, “Seyreltilmiş sınıflar oluşturulmalı” demeyi de geçerek yüz yüze eğitimin sürdürülmesi için bu sınıfların nasıl oluşturulabileceği önerisini de sundu.
Bu talepler etrafında sürdürülecek bir mücadele bir yandan öğrencilerin ve eğitimcilerin pandemiye karşı mücadelesinin dayanağı olurken öte yandan da tek adam yönetiminin okulları “aç- kapa” oyununun önünü de kesecek bir mücadele olacaktır.
Kaldı ki, yüz yüze eğitimin başlamasıyla eğitimcilerin, velilerin ve öğrenci gençliğin virüse karşı mücadelede duyarlılıklarının ve sorumluluk alma bilincinin artması, dolasıyla okulların açılmasının virüse karşı mücadelenin ilerletilmenin dayanağı olması da yabana atılacak bir olasılık değildir.
Yeter ki okulların virüse karşı mücadelenin zayıf karnı değil virüse karşı mücadelenin dayanağı olarak kullanılabileceği önlemler alınsın!
Evrensel'i Takip Et