SDG'ye PKK kıskacı ve arkasındaki hesaplar!
Fotoğraf: Pixabay
ABD’nin Afganistan’ı Taliban’a terk etmesinin yarattığı sarsıntının en fazla hissedildiği yerlerin başında kuşkusuz Rojava geliyordu. Çünkü ekim 2019’da o dönemki başkan Trump’ın ABD askerlerini Suriye Kürtleri ile iş birliği yapılan bölgelerden çekme kararı, Erdoğan iktidarının bölgeye müdahalesinin (Barış Pınarı operasyonu) önünü açmış ve Kürtlere ciddi kayıplar verdirmişti. Dolayısıyla Afganistan’dan çekilmenin arkasında bıraktığı kaos, aynı sonun Suriye Kürtlerini de bekleyip beklemediği sorusunu akıllara getiriyordu.
İşte bu sorunun yanıtını almak için ABD’nin bölgedeki askeri ve siyasi yöneticileriyle görüşmeler yapan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Suriye Demokratik Meclisi (SDM) yöneticileri, bu görüşmeler sonrasında “ABD’nin Suriye’deki güçlerini çekmeyeceği konusunda kendilerine güvence verdiğini” açıkladılar. Ancak bu açıklamalar sonrasında bölgeden gelen bilgiler verilen “güvence”nin Kürtlere sadakatten kaynaklanmadığını, aksine ABD’nin bölgedeki hesaplarına bağlı olarak ve dahası SDG’ye de yeni dayatmalarla birlikte gündeme getirildiğini ortaya koyuyor.
ABD Yakın Doğu Asya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Müsteşar Vekili Joey Hood’ın da aralarında bulunduğu bir heyetin 28 Ağustos’ta SDG ve SDM yöneticileriyle yaptığı görüşmeden sonra ABD Şam Büyükelçiliğinin twitter hesabından “Bakan Yardımcısı Joey Hood dün DSG ortaklarıyla ABD’nin IŞİD’e karşı kampanyaya ve bölgedeki istikrara bağlılığını yinelemek ve Rojava’nın askeri faaliyetlerin artmasıyla ilgili endişeleri görüşmek üzere konuştu” paylaşımı yapılmıştı.
Bu paylaşımın satır aralarında iki önemli mesaj vardı.
Birincisi; IŞİD’e karşı mücadelede verilen taahhütlere bağlılık mesajı, aslında Erdoğan iktidarının son dönemlerde bölgeye SİHA’larla yaptığı saldırılar ve tırmandırılan gerilim konusunda taraf olmama mesajı olarak da anlam kazanıyordu. Çünkü Erdoğan iktidarının Rojava ve Şengal’e yönelik hava operasyonlarından sonra SDG’nin en önemli bileşeni YPG’nin Sözcüsü Nuri Mahmud, ABD ve Uluslararası Koalisyonu eleştiren bir açıklama yapmıştı. Mahmud, bu açıklamasında “Uluslararası Koalisyon Sözcüsü Wayne Marotto, koalisyon ve NATO üyesi Türkiye’nin IŞİD’e karşı savaşan insanlara ve askerlere NATO’nun verdiği silahlarla yaptığı saldırganlık karşısında sessizliğine yönelik herhangi bir sorumluluk almıyor ve bunun yerine ABD-EUCOM ve ABD Savunma Bakanlığını işaret ediyor. Sorumlu kim peki?” diye sormuştu.
İşte ABD Şam Büyükelçiliğinden yapılan paylaşımda ABD’nin taahhüdünün sınırları belirtilerek Nuri Mahmud’a yanıt veriliyordu.
İkincisi ve daha önemlisi, bu mesajdaki “Rojava’daki askeri faaliyetlerin artması konusundaki endişeler” vurgusuydu. Bu vurguyla bağlantılı olarak BasNews haber sitesi yerel kaynaklara dayandırdığı haberinde ABD ve SDG heyetleri arasında yapılan görüşmeyle ilgili dikkat çekici bir iddiayı gündeme getirdi. İddiaya göre; ABD heyeti, PKK kadrolarının Rojava’dan çıkartılması koşuluyla Türkiye’nin Rojava’ya bundan böyle askeri operasyon düzenlemeyeceği konusunda güvence veriyordu.
ABD’nin bölgeye yönelik planlarına bakıldığında bu iddianın hiç de temelsiz olmadığı görülecektir.
Öncelikle ABD’nin; PKK’yi, Rojava’daki en önemli siyasi güç olan PYD’nin Barzani çizgisindeki partilerin oluşturduğu ENKS ile uzlaştırılması ve Rojava ile Irak Kürdistan Bölgesi’nin kendi politik ekseninde birleştirilmesi politikasının önünde bir engel olarak gördüğü bir sır değil.
Kürdistan Demokrat Partisi-Suriye (KDP-S) Merkez Komite Üyesi Nuri Brimo’nun K24 televizyonunun canlı yayınında “PYD, PKK’ye bağlı olduğu sürece PKK, PYD’nin ENKS ile anlaşmaya varmasını engelleyecek” demesi durumu yeterince özetliyor. Ayrıca Brimo’nun PYD’nin Rojava’yı Esad rejimine teslim edebileceği iddiasını gündeme getirmesi, tam da ABD’nin Rojava ve Irak Kürdistan’ını kendi politik çıkarları temelinde birleştirme hedefiyle uyumlu bir şekilde ENKS’nin ajandasında Suriye yönetimi ile bir çözüme varma ve demokratik Suriye’nin bir parçası olma gibi bir gündemin olmadığını da ortaya koyuyor.
Yine ABD’nin geçtiğimiz dönemde Erdoğan iktidarına, Rojava’da Kürtlerle sürdürdüğü iş birliğinin kabulü karşılığında PKK’ye karşı birlikte mücadele etme önerisini yaptığı da biliniyor. Dolayısıyla gelinen yerde ABD, Erdoğan iktidarının artan saldırılarını SDG/PYD’yi PKK’ye karşı tutum almaya zorlamak için bir fırsata çevirmeye çalışıyor. Çünkü bu yönde atılacak bir adımın sadece Suriye ve Irak Kürtlerini kendi politik ekseninde birleştirmekle kalmayacağını, ayrıca Türkiye yönetiminin de buradaki Kürt güçleriyle uzlaşmasının önünü açacağının hesaplarını yapıyor.
Durum buyken bir bakıyorsunuz, kimi Kürt burjuva çevreleri ABD’yi “Kürtlerin hamisi” ilan ediyor, bir bakıyorsunuz Türk şoven çevreleri ABD’nin bölgedeki her adımını dönüp dolaşıp “Büyük Kürdistan” hedefine bağlıyor. Oysa ABD’nin PKK üzerinden uygulamaya çalıştığı politika her iki tutumu da boşa çıkarıyor. Çünkü Türkiye, Kürt nüfusunun en yoğun olduğu ülke ve PKK de Türkiye’deki Kürt sorununun çözümsüzlüğünün bir sonucu olduğu halde, ABD buradaki sorunun demokratik çözüm kanallarını açmak yerine PKK’nin tasfiyesini bölgedeki güçleri kendi politik çıkarları temelinde dizayn etmenin aracı haline getirmeye çalışıyor. Yani ABD’nin derdi Kürtlerin ulusal demokratik haklarını elde etmeleri değil, Kürt sorununu kendi bölgesel çıkarlarına hizmet edecek biçimde kullanmaktır.
Öyleyse ABD emperyalizmine ve bölgede savaşa karşı olduğunu söyleyen güçlerin yapması gereken de açıktır: Emperyalistlerin bu sorunu istismar etmesinin ve ülke gericiliğinin yayılmacı-saldırgan politikalarının önüne geçecek şekilde ülkede ve bölgede Kürt sorununun demokratik-barışçıl çözümünden yana tutum almak!
- Suriye’deki gelişmeler ve kapısı aralanan yeni ‘süreç’ 03 Ocak 2025 07:30
- Öcalan'ın mesajı ve yeni sürecin işaretleri 30 Aralık 2024 12:47
- HTŞ yönetimi ve Suriye'nin etnik-dinsel fay hattı 27 Aralık 2024 06:20
- Suriye ve yeni Osmanlıcılık 24 Aralık 2024 05:00
- Düğüm yine Kobanê'de çözülecek! 20 Aralık 2024 05:30
- Yeni Suriye kurtlar sofrasında! 17 Aralık 2024 05:00
- Ankara'da Rojava pazarlığı 13 Aralık 2024 10:10
- Esad rejimi sonrası Suriye ve Ortadoğu’yu ne bekliyor? 10 Aralık 2024 05:30
- Adı konulmamış ‘süreç’te Rojava çıkmazı! 06 Aralık 2024 06:45
- Cihatçı saldırının yol işaretleri ve Halep'te kesişen yollar 03 Aralık 2024 06:55
- HTŞ’nin Halep saldırısının arkasındaki güçler ve hesaplar 30 Kasım 2024 06:50
- Bahçeli neden ısrarla Öcalan’ı işaret ediyor? 29 Kasım 2024 06:20