İstanbul'da bir 'Kristal Gece'
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/193345.jpg)
Fotoğraf: Wikipedia
Türkiye’de pogrom diye niteleyeceğimiz çok hadise var. Çok kıyım. Pogrom, etnik, dini ya da siyasi nedenlerle bir gruba, topluluğa yöneltilen şiddet hareketleri demek.
Almanya’nın kristal gecesi
Kristal gece, 1938 yılının 9 Kasım’ının 10 Kasım’a bağlanan gecesi, Yahudilerin malına mülküne, evlerine, işyerlerine, ibadet yerlerine yapılan saldırıların, yağmalamaların olduğu geceye Alman toplumunda verilen addır. 7 kasım 13 kasım tarihlerinde 400 Yahudi öldürülmüş, 1400 sinegog yakılmış, yıkılmıştır. Bu olaylara resmi adlandırmada “Kasım Kıyımı” denmiştir. Arkasındaki güç Nasyonal Sosyalist Partidir. Yani Hitler’in faşist partisi…
Nasyonal Sosyalist Parti ve elbette Hitlerin sağ kolu Goebbels, bu olayı bahane edecek, nefret dili ile halkı kışkırtacaktı. Nitekim öyle de oldu.
Irkçılık sadece Almanya’da görülmez. Her ülkede ve her ulusta/toplulukta ırkçılık görülebilir.
Türkiye’nin kristal gecesi
Yıllar sonra (1955) bu defa devlet görevlisi bir Türk öğrenci, Atatürk’ün Selanik’teki doğduğu evin bombalanmasında görevlendirilmiştir (O öğrenci yıllar sonra Türkiye’de bir ilin en yüksek idari yöneticiliği (valilik) görevine getirilerek taltif edilmiştir). Bombalama bir gazetede manşetten haber yapılmış ve 6/7 Eylül 1955 günü başta Rumlara ait olmak üzere, Yahudilere ve Ermenilere ait, evler, mabetler saldırıya ve yağmaya uğramıştır. Bilanço çok ağırdır. 73 kilise, 26 okul yakılmış, yıkılmıştır. 10-15 kişi saldırılarda yaşamını yitirmiştir. Yüzlerce insan yaralanmıştır. Yüzlerce kadın taciz/tecavüze uğramıştır. 4 binden fazla ev, 1000’den fazla işyeri yağmalanmıştır. Bir görüşe göre saldırılara, yağmalamalara katılan insan sayısı 100 bindir. Anadolu’nun çeşitli kentlerinden yüzlerce binlerce insan İstanbul’a getirilmiştir.
Türkiye’de yaşanan” kristal gece”, Almanya’da yaşanan ırkçı saldırının hemen aynısıdır. Almanya’da resmi adı “Kasım Kıyımı”dır, Türkiye’de “6/7 eylül olayları”dır.
Margosyan ve Estukyan ne hisseder ve ne düşünür?
Evrensel Yazarı Sayın Margosyan, 7 Eylül günü Evrensel’de yayımlanan Hasan Metin Taşkıran ile yaptığı röportajında pogromu değerlendirirken “6-7 Eylül olaylarında 17 yaşındaydım. O gün hissettiğim şey beni bugün de tedirgin ediyor. Kişisel anlamda değil ama o zihniyetin değişmemesi… Bu beni tedirgin ediyor” diyor.
Sevgili okuyucular, Margosyan’ın söyledikleri, Türkiye’de yaşayan “çoğunluk” açısından, çok acı bir şey. Devlet ve hükümetlerin politikalarına çoğu kez muhalif olmuş, hayatı boyunca siyasi karar süreçlerinin dışında kalmış ama etnik ve inanç açısından çoğunluk mensubu bir kişi olarak, şahsen, okuyunca utancımdan yerin dibine girdim.
Bir gün önceki (6 Eylül) Şerif Karataş imzalı haberde de Agos Gazetesi Yazarı Pakrat Estukyan’la yapılan röportaj vardı.
Sayın Estukyan, “Egemen akıl ortada bunca bilgi, belge, kaynak, kitap varken, hâlâ aynı türküyü dillendiriyorlarsa burada sorun var. O yüzden 6-7 Eylül her an tekrarlanabilecek bir potansiyele sahiptir” diyor.
Tedirginliği daimi olarak yaşamak…
Hrant’ın “güvercin tedirginliği” olarak tarif ettiği şeyi yaşamak…
Çok değerli iki yazarın ne hissettiğini anlamaya çalışmak ve uyarılarını dikkate almak lazım.
Hem sivil alan için ve hem de ülkeyi yönetenler için çok düşündürücü, uyarıcı şeyler söylüyorlar.
Evrensel'i Takip Et