Erbaş şeriat devleti istiyor: İsteyene değil istetene bakmak lazım!
Fotoğraf: DHA
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş artık durmuyor! Bir haftadan beri Erbaş siyasetin baş konusu; gündemi belirleyen açıklamalar yapıyor. Hem de öyle eğip bükmeden; “Ben öyle demek istemedim”, “Sözlerimi cımbızlamışlar” vb. yollara başvurmadan tepkilere açıkça yanıt vererek!
Erbaş’ın;
- 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Saray’daki törende Erbaş’ın protokolde 51’inci sıradan 9’uncu sıraya çıkarılması, 1 Eylül’de, Adli Yıl Açılış Töreni’ne Erbaş’ın duasının damga vurması,
- Bu açılışı laikliğe aykırı bulup tepki gösterenlere karşı, bir derneğin toplantısında; “Önderler olarak boş alan bırakmamamız lazım. Adaletsiz İslam olur mu? İnanç, sokakta olmasın insanın içinde olsun, evine, ticaretine, siyasetine, adaletine yargısına yansımasın diye ortalığı ayağa kaldırıyorlar. İnançtan ayıklansın istiyorlar oraları …” demesi,
- Aynı gün, başka bir derneğin toplantısına bağlanarak; “Sosyal medyanın kullanımıyla alakalı hukuki çerçeveyi belirleyecek yasal bir mekanizmanın ihdası ötelenemez hale gelmiştir” diyerek önceki söylediklerine tüy dikmesi, son bir haftada siyasi gündemin başlıca tartışma konusu oldu.
ERBAŞ MEYDAN OKUYOR: ADINI KOYMADAN ŞERİAT DEVLETİ İSTİYOR
Bugüne kadar Erbaş’ın çeşitli vesilelerle laiklik karşıtı açıklamaları oldu. Ayasofya’nın açılışının hemen arkasından, bir gösteriye dönüştürülen cuma namazında (24 Temmuz 2020), Erbaş’ın, hutbe okuduğu minbere bir şeyhülislam edasıyla kılıç kuşanıp çıkması sert tartışmalara yol açsa da kısmi, çıkışlar olarak görüldü, tepkiler de ona göre sınırlı kaldı.
Ancak 30 Ağustos’tan başlayarak aldığı tutum, laiklik etrafında kendine yapılan eleştirilere meydan okuyan bir tarzda oldu. İsteklerini dinin Allah’la kişi arasında kalmayıp hayatın bütün alanlarını kapsaması gerektiğine kadar götüren Erbaş’ın adını koymadan ama herkesin açıkça anlayacağı biçimde şeriat düzeni istemesi, tartışmaların çıtasını da yükseltti!
Bu yüzden eleştiriler de Erbaş’ın; “Erdoğanizma’nın 2. Adamı olduğu”, “Erdoğan sonrasında liderliğe ve Cumhurbaşkanlığına oynadığı”, “Diyanet işleri başkanı değil şeyhülislam olmak istediği”ne kadar götürüldü.
SORUN ERBAŞ’IN NE YAPTIĞI DEĞİL ONA BUNLARI KİMİN VE NİÇİN YAPTIRDIĞIDIR!
Erbaş’a yönelik eleştiriler sert ama, şu da bir gerçek ki Erdoğan, kendisine şunu yap, şunu söyle demeden bırakalım laiklik karşıtlığı üstünden açıklamalar yapmayı sıcak siyasete müdahale etmeyi, nefes bile alamaz.
Yani, Erbaş’ın ne söylediğine değil onu sahneye sürüp “Şunları yap, şunları söyle” diyenin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Erbaş üstünden yaptığı girişimdeki amaçlarına bakmak gerekir.
Erdoğan’ın girişimlerine bakıldığında gelinen aşamada amaçlarını şöyle sıralayabiliriz:
1) Erdoğan ve partisi çoktan beri ekonominin, dış politikanın, iç politikanın, eğitimin, sağlığın, yerel yönetimlerin, afetlerin… bu alanlardaki sorunların ve çözümlerinin tartışılmasını istememektedir. Çünkü bu alanlardaki tartışmalarda söyleyecek sözleri kalmamıştır. Bu yüzden de kendisinin güçlü oluğunu düşündüğü, bugüne kadar giderek azalan biçimde de olsa prim yapmaya devam ettiğini düşündüğü “din tartışması” açmaktadır. Böylece örneğin CHP ile SP, DEVA ve Gelecek Partisi gibi partiler arasında muhtemel bir ittifakın da önünü kesmeyi hesaplamaktadır. Hatta CHP’de iç tartışma yaptırmayı bile hesap ettiklerini varsaymak gerekir.
2) “Normal” koşullarda seçimi kazanarak iktidarını sürdürmenin artık mümkün olmadığını gören tek adam yönetimi; tarikatlar, cemaatler ve son yıllarda hayli güçlenen selefi güçlerin tam desteğini almayı amaçlamaktadır. “Ayasofya’nın cami yapılması” ve “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılarak” bu çevrelere mesaj verilmişti. Şimdi de Diyanet İşleri Başkanı Erbaş üstünden, “Önünüz şeriat düzenine kadar açık, Yeter ki siz benim iktidarım için harekete geçin” mesajı verilmek istenmektedir.
LAİK DEVLETTE DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI GİBİ BİR KURUM OLMAZ!
Evrensel’in okurları elbette ki bilmektedir ama laikliğin, devletin bütün dinler, mezhepler, inanç kesimleri karşısında eşit mesafede olması değil, bütün dinler ve inanç kesimleri karşısında ilgisiz olmasıdır. Devletin dinle-inançla ilgisi, bir inanç grubunun diğer inanç kesimleri üstünde hegemonya kurmak istemesi, onlara dayatmalar yapmasına müdahale ederek inanç özgürlüğünü tavizsiz bir biçimde korumaktan ibarettir. Bu yüzden gerçek bir laiklik yoksa gerçek bir demokrasi de yoktur!
Bu yüzdendir ki gerçek laik devletlerde Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurum yoktur.
Bizde de Diyanet İşleri Başkanlığı, “baş aşağı” duran sakat laiklik anlayışının eseridir ve gerçek bir laiklik için de kaldırılması gereken bir kurumdur.
Tek adam yönetiminin geldiği yerde açıkça görülmektedir ki, önümüzdeki “erken” ya da “zamanında” bir seçime giderken; din-din devleti (şeriat) tartışması açıp, şeriat isteyen odakların sırtını sıvazlamayı, radikal dinci, ırkçı-milliyetçi odakları harekete geçirerek kendilerine oy vermeyecek kesimleri sindirmek için siyasi ortamı terörize etmeyi, tabii sandık oyunlarını da ihmal etmeden 2015 kasımında olduğu gibi seçimi zor ve hile de dahil her yolla kazanmayı amaçlamaktadır.
Bu yüzden de önümüzdeki günler ve aylarda eğitim başta olmak üzere dinileştirme adımları hızlandırılırken, Diyanetten merdiven altı vaizlere fetvalar üretilip sosyal yaşamın her alanında dinin etkisinin artırılması için atılacak adımların daha da pervasızlaştırılacağını söyleyebiliriz.
Bu yüzden de demokrasi güçlerinin, ilerici demokrat çevrelerin, bütün bu gelişmeleri doğru değerlendirerek gereğini yapan bir mücadele çizgisinde hareket etmesi Diyanet İşleri Başkanı Erbaş üstünden atılan bu son adımdan sonra daha da önem kazanmıştır.
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47
- İnsanca yaşayacakları bir asgari ücret için işçiler kendi ölçütlerini koymalı! 31 Ekim 2024 07:58
- Sermaye tüm güçlerini emekçilere karşı seferber ederken sendikalar ne yapıyor? 27 Ekim 2024 04:45
- Erdoğan-Bahçeli ittifakı: Büyük iddialar küçük hesaplarla nereye kadar? 24 Ekim 2024 12:49
- Emek mücadelesi için son derece önemli bir dönemin eşiğinde! 21 Ekim 2024 05:04
- ‘Kürt sorununun çözümü’ konusunda demokrasi güçlerinin inisiyatif alma zamanı! 17 Ekim 2024 05:14