Nisman davası ve Arshak Karhanyan

"Arshak nerede?" diye sorgulayan bir kampanya fotoğrafı | Kaynak: facebook.com/diarioarmenia
Bir film senaryosunu andıran, içinde Arjantin, İran ve İsrail hükümetlerinin yer aldığı, terör saldırılarının, yüksek seviyede suikastların, büyük miktarlarda para transferlerinin ve siyasi çatışmaların geçtiği bir hikâyede küçük yaşında ailesi ile göç ettiği bu uzak ülkede başarılı bir bilişim polisi olmayı başarabilmiş Ermeni bir gencin ne işi olabilir? Nisman davası olarak adlandırılan dava bugün hâlâ çözülememiş siyasi bir cinayet olarak gündemde yerini alıyor ve bu genç polisin ailesi olaya yeni bir boyut getirmiş bulunuyor.
Alberto Nisman, 18 Temmuz 1994’te Arjantin tarihinin en kanlı terör saldırısı olan ve 85 kişinin ölümüne sebep olan AMIA binası saldırısını inceleyen özel savcılardan biri olarak görev yaparken 18 Ocak 2015 şüpheli bir biçimde öldürülmüştü. Öldürülmeden önce ise dönemin Kirchner hükümeti ile ters düşmüş, Başkan Cristina Fernández de Kirchner ve Dışişleri Bakanı Héctor Timerman’ı patlamanın gerçek sorumlularının bulunmasına engel olmakla suçlamıştı. Nisman’ın öldürülmesi Arjantin toplumunun tamamında büyük bir infial ve öfke uyandırmıştı. Ve hiç şüphesiz dönemin hükümeti tam seçimler öncesi gerçekleşen bu suikasttan ve suikastın çözümlenememesinden büyük zarar gördü.
1994’teki terör saldırısı ülkede önemli bir sayıya sahip olan Yahudi cemaatine ait bir kuruluş olan AMIA’ya ait bir binanın, içi kilolarca patlayıcı ile doldurulmuş bir araçla hedef alınması ile gerçekleştirilmişti. Saldırının İran ve Hizbullah tarafından gerçekleştirildiği iddiası ilk günden beri dile getirilen bir argümandı. Bu argüman aslında irrasyonel bir iddia gibi durmuyordu, çünkü daha 2 sene önce İsrail’in Buenos Aires Büyükelçiliği, İslami Cihad örgütü tarafından bombalanmış ve 29 kişi hayatını kaybetmişti. Nisman tarafından saldırının gerçek faillerinin, Menem hükümeti tarafından üstünün örtüldüğüne yönelik yürütülen soruşturma, Kirchner hükümetinin İran ile gerçekleştirdiği anlaşma sonrasında doğrudan başkan ve dışişleri bakanına yönelmişti. Kirchner ve Timerman ise Nisman’ı politik davranmakla ve yalan söylemekle suçlamaktaydılar. Nisman’ın suikastı tam bu karşılıklı suçlamalar esnasında bomba etkisi yarattı, suikastın hükümet tarafından intihar olarak gösterilmesi çabası da yine Kirchner açısından felaket ile sonuçlanacaktı.
Suikasttan bir sene sonra hükümet değişmiş ve Maurico Macri ile Arjantin yeni ekonomik krizlere yelken açmışken, AMIA binası davası ve Nisman suikastı da hükümet için önemli bir siyasal intikam aracı haline gelmişti. Önce Kirchner sonra da Timerman vatan hainliği ile suçlanacak, Timerman’ın hastalığı sebebiyle yurtdışına çıkış talebi reddedilecek ve ev hapsindeyken hayatını kaybedecekti. Bugün başkan yardımcısı görevinde bulunan Kirchner’in davası ise devam ediyor.
Tüm bu olayların içine, Bulgaristan’dan çok küçük yaşta annesi ve kardeşi ile göçmüş Ermeni bir ailenin çocuğu olan Arshak Karhanyan nasıl dahil oluyor? Arshak 27 yaşında ve Buenos Aires’te adli tıp alanında çalışan ve bilişimci bir polis olarak çalışırken 24 Şubat 2019 tarihinde kaybolması ile gündeme geliyor. Arshak’ın annesi Vardush Danytian, oğlunun kendisine son zamanlarda üzerinde büyük bir baskı olduğunu ve bazı belge ve kayıtları yok etmesi yönünde işyerinde zorlamaya maruz kaldığını anlattığını belirtiyor. Arshak’ın dahil olduğu davalardan biri ise Nisman suikastı davası.
Karhanyan’ın ailesi oğullarının Buenos Aires polisi tarafından kaybedildiğine ise artık emin oldukları iddiasında bulunuyorlar. Bu iddiayı geçtiğimiz hafta Başkan Alberto Fernández ile gerçekleştirdikleri görüşmede de yinelediler. Karhanyan’ın kaybedildiği dönemde görevde olan Macri hükümeti artık görevde değil, o dönemde ihanetle suçlanan Cristina ise başkan yardımcısı. Bu yeni dönemde 1994 AMIA terör saldırısı, Nisman suikastı ve Karhanyan’ın kaybedilmesi olayların arkasında gerçekte hangi güçlerin bulunduğunun ortaya çıkacağını beklemek ise zor gibi. Tüm bu olayların sonunda bize düşen şey ise bu coğrafyanın çatışmalarında sürüklenen ve alabildiğince uzaklara sığınarak yeni bir hayat kurmaya çalışan insanların, onların çocukları ve torunlarının dönüp dolaşıp yine bu coğrafyanın çatışmalarının ve kavgalarının kurbanı olmaktan kaçamamalarını dert edinmek oluyor.
Evrensel'i Takip Et