17 Eylül 2021

Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı öncesinde görünüm

Tayyip Erdoğan (sağda) | Fotoğraf: Mustafa Kamacı/AA / Merkez Bankası İdare Merkezi (solda) | Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz konusundaki açıklamalarının ardından gözler bir süredir Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun haftaya gerçekleştireceği toplantıya çevrildi. Son açıklanan Foreks anketine göre piyasa katılımcıları ağırlıklı olarak ekim-kasım ayında faiz indirimi bekliyor. Dolayısıyla tahminler Merkez Bankasının eylül ayını da pas geçeceği yönünde. Erdoğan’ın da son haftalarda bu konuda sessiz kalması bu beklentiyi destekliyor.

Öte yandan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun bir süredir manşet enflasyondan ziyade daha düşük olan çekirdek enflasyona odaklanan açıklamaları da gözden kaçmıyor. Hatırlanacağı gibi Kavcıoğlu geçmiş dönemde politika faizinin gerçekleşen ve beklenen enflasyonun üzerinde saptanacağını sıkça vurgulamıştı. Burada amaçlanan enflasyon çıpası yoluyla piyasada faiz istikrarını sağlamak ve Türk lirasına dönük yatırımcı güvenini arttırmaktı. Kavcıoğlu bu söylemini değiştirmiş değil. Ancak manşet enflasyonu buradan çekip yerine çekirdek enflasyonu koyması Merkez Bankasının çıpayı aşağı kaydırarak faiz politikasında hareket alanını genişletmesi anlamına geliyor. TÜFE’den işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın kalemlerinin çıkarılmasıyla ulaşılan B tanımlı endeksde yıllık artış yüzde 18.46, TÜFE’den enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın kalemlerinin çıkarılmasıyla ulaşılan C tanımlı endeksde ise yüzde 16.76 seviyesinde. Buradan hareketle ana söylemde bir değişikliğe gidilmeksizin yüzde 19 seviyesindeki politika faizinde 200 baz puana varan bir indirime gidilmesinin yolu açılabilir.

Bu arada yurt dışı gelişmeler de bir miktar da olsa Merkez Bankasının rehavete düşmesine yol açabilir. Zira ABD’den gelen ağustos ayı enflasyon verisi Fed’in varlık alımlarını azaltmasına dönük endişeli bekleyişi bir süre daha ötelemiş görünüyor. Bu da doların küresel piyasalardaki değerini baskılıyor. Temmuz ayında ABD’de yıllık enflasyon son 13 yılın zirvesine tırmanarak yüzde 5.4’e ulaşmıştı. Ağustos ayında yüzde 5.3’e gerilerken çekirdek enflasyon ise yüzde 4 seviyelerinde oluştu. Elbette bu enflasyon halen daha ABD ekonomisi açısından oldukça yüksek seviyelerde. Fed enflasyondaki bu hızlı tırmanışın tedarik zincirlerindeki aksaklıklardan kaynaklanan geçici bir artış olduğunu vurgulamaktaydı. Ancak sadece ağustos verisi ile fiyat baskısının sona erdiğini söylemek henüz zor. Önümüzdeki aylarda da piyasaların gözü kulağı ABD’den gelecek enflasyon verilerinde olacak.

Fed’in para musluğunu kısmaktaki tereddüdünün bir diğer nedeni ise hiç kuşkusuz pandeminin seyri. ABD’de pandemiye bağlı ölümlerde keskin bir yükseliş yaşanıyor. Salgının geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla çok daha sert bir seyir izlemekte oluşu yaklaşan kış mevsimi öncesinde uzmanları da endişelendiriyor. Yeni karantina tedbirlerinin gündeme gelmesi kuşkusuz Fed’in sıkılaşma takviminin de ötelenmesi anlamına gelecektir.

Son günlerde Merkez Bankası cephesinde tartışılan bir diğer gelişme ise döviz cinsi zorunlu karşılıklarda yapılan artış oldu. Para Politikası Kurulunun yapacağı toplantının öncesinde gelen bu karar kimileri tarafından faiz indirimi öncesi yapılan bir hazırlık olarak yorumlandı. Oysa bu kararı temmuz başında alınan ve Türk lirası cinsi zorunlu karşılıkların döviz cinsi tutulabilme imkanını kademeli olarak sonlandıran karar ile birlikte okumak lazım. Ekim ayı başında zorunlu karşılıkların döviz cinsinden tutulması tümüyle sonlanacağı için bu durum Merkez Bankası brüt döviz rezervinde de bir gerileme yaratacaktı. Burada zorunlu karşılık hamlesiyle Merkez Bankası brüt rezervlerini korumayı hatta mevcut seviyenin bir miktar üstüne taşımayı hedefliyor. Elbette bu uygulamanın bankalar açısından dövizin cazibesini bir miktar azaltacağı da bir gerçek. Ancak mevcut tabloda kur hareketleri açısından belirleyici bir rol oynayacağı düşünülmemeli.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et