19 Eylül 2021 00:05

‘Dünya beşten büyüktür’ meselesi

Viyana'da BM üyesi ülkelerin bayrakları

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Kirvem,

Dünya denen bu gezegende, zaman tüneli boyunca, önceleri anadan üryan, babadan bihaber, amca, dayı, yenge, enişteden yoksun, kaynana zırıltısından hayli uzaklardaki ağaç kovuklarında, mağaralarda, “ibibullah sivri külah” yaşayan atalarımız, daha sonraları kim bilir hangi akılla yola çıkıp, böylece kendi aralarında kurdukları klan, kabile falan feşmekan derken, diğer yandan da meydanları boş bulur bulmaz ortalığa serdikleri kıl çadırların yanı sıra, keza ottan, sazdan, kamıştan ördükleri derme çatma kulübelerde yan gelip yatarken, çok daha sonraları nedense, her ne hikmetse birbirlerinin başına birer “zorba” veya bileği güçlü olanlar yek diğerinin tepesine “külhanbeyi” kesilmeye başladılar…

Çerden çöpten yapılan köprülerin altından akıp giden sularla birlikte, bu kez de sınırları, koordinatları, kim bilir kimin anasının örekesinden başlayıp, yine kim bilir kimin nenesinin börek tepsisine varıncaya kadar uzayıp giden anlı şanlı krallıklara, kılıçları kanlı imparatorluklara dönüşen toplumların tümü, bir bakıma ne oldum delisi kesilen bu “zerzevat”ların hepsi, eninde sonunda zamanın çarkları arasında ister istemez ezilip un ufak olmaktan kurtulamadılar ama beri yandan züğürt tesellisi misali hesapça onların geride kalan küllerinden, köhne bacalarından tüten dumanlardan sözde sil baştan yeşerip, yayılıp, dolayısıyla gele gele şu anda sayıları iki yüzü sollayan Birleşmiş Milletler camiasına dönüştüler…

Sonra?..

Sonra… Aynı çatı altında, “cihannüma” denen bu taraçada hep birlikte yan yana, diz dize oturup demli çaylarımızı içmeyi öneren devletlerin bir kısmı 24 Ekim 1945’te, dünya barışını, güvenliğini koruyup kollamak, uluslararası ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturup, böylece adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği tüm ülkelere sağlamayı amaç edinip, ayrıca ve de özellikle uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını evrensel düzeyde yasaklayan bir antlaşmanın önemini vurgulayıp, bunun için kimileri “amin”, kimileri de “bismillah” deyip imzalarını çaktılar…

Çakılan bu imzaların, basılan bu mühürlerin ardından şimdilik bu camianın mensubu olan kimi devletlerin bir kısmı ortalıkta hindi gibi kabarıp, kart sesleriyle istedikleri makamlarda “gulu gulu” ötüp dururken, kahir ekseriyeti de dut yemiş bülbül gibi sessiz sedasız bir köşede pinekleyip duruyorlar…

Vakti zamanında bizim de sabit kalemle altına imza koyduğumuz bu antlaşmanın şimdilerde gari neredeyse hükmünü tamamlayıp, bir bakıma miadını doldurduğunu şu veya bu vesilelerle, şu ya da bu gerekçelerle dillendirmek için “Dünya beşten büyüktür” deyip efeleniyoruz ama, nafile!

Nafile, çünkü lafla peynir gemisinin yürümediğini bile bile, dahası da; yurdumuzun sathında ikide bir durduk yere tekrarlanıp duran bu tadı hoş, içi boş laflarla vatandaşlarımızın tam da şu günlerde karnı doymuyor, tencereleri kaynamıyor Kirvem!..                  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa