O şapkalar yakıldı da ırkçılığın ‘itibarı’ kurtarıldı!
Fotoğraf: MA
En son 2018 Mart’ında bir habere konu olmuş Trabzon’un Şalpazarı ilçesi. Beş birimin kıyafetlerinde değişiklik yapılan emniyet teşkilatı personeli için yaklaşık 500 bin şapkanın üretimi Şalpazarı’ndaki bir tesiste yapılacak diye... O Şalpazarı son günlerde başka bir haberle gündemde. Yine şapka üretimi ama bu defa iş çetrefilli. Bir firma, Irak’ta 10 Ekim’de yapılacak seçimlere girecek olan ‘Kürdistan Koalisyonu’ için promosyon şapkaları siparişi almış. Üretime başlamış ama bu şapkalar belalı, üzerinde malum üç renkten bir motif bulunmakta. Belanın büyük olduğunu sezmiş hemen MHP’li belediye başkanı ve anında müdahale etmiş zabıtalarıyla. Üretilen şapkalar sokakta bir güzel yakılarak imha edilmiş. Bu kutlu görev ifa edildikten sonra da şöyle buyurmuş belediye başkanı: “Burası Şalpazarı. Atalarımızın mirasını burada yaşatıyoruz. Burası öz be öz Türk yurdudur... Biz Türk Milletiyiz. Ülkemizi bölmek isteyenlerin amblemleri Şalpazarı İlçesinde üretilemez... Son damla kanımıza kadar mücadele edeceğiz”!
Böylesi bir kafa işte. Adam cepheden bildiriyor sanki: “Son damla kanımıza kadar...”
Şalpazarı muharebesinin muzaffer komutanı. Şapka yakarak Şalpazarı’nın “öz be öz Türk yurdu” olduğunu kanıtladığını zannediyor.
“Maddi zarar her zaman karşılanır ancak oluşan itibar kaybı geriye çok zor gelir...” diye konuşan mağdur firma sahibinin sözleri de ayrıca manidar. Ve ama “itibar kaybı” yaşadığını söyleyen bir ‘milliyetçi’nin “can güvenliğim tehlikede, linç edilebilirdik” korkusu yaşaması ise ırkçı kuşatmanın farklı bir katmanına işaret etmekte.
Tam bir kara mizah örneği diyeceğiz de bununla sınırlı olsa keşke. İçselleştirilmiş ırkçılığın sıradan bir örneğidir yaşanan.
Evet, şapkaları yakılan firma sahibi linç edilmediği için şanslı sayılabilir yine de. 2019’un Temmuz’unda Trabzon-Uzungöl’deki olayı hatırlayalım. Irak Kürdistan Bölge Yönetimi pasaportunu taşıyan ve gezi amacıyla Uzungöl’e gelen grup, üzerinde “Kürdistan” yazılı atkılarla fotoğraf çektirdikleri için saldırıya uğramış, öldüresiye dövülmüşlerdi. Dönemin Trabzon Valisi’nin açıklaması ise linç eden ‘muhariplerin’ dayanağına işaret etmekteydi:
“...üzerinde Kürdistan yazılı atkı ile fotoğraf çekildikleri sırada yöre halkı tarafından kendilerine tepki gösterilerek kısa süreli arbede yaşanmıştır... Irak uyruklu şahıslar hakkında gözaltı işlemi yapılarak adli tahkikata başlanılmıştır...”
Sonuçta saldırıya uğrayanlar gözaltına alınıp sınır dışı edilmişlerdi ve Uzungöl’ün de “öz be öz Türk yurdu” olduğu kanıtlanmıştı!
Nice örnekler var daha. Hiç birini de “yapanın fevriliği, cehaleti, bilmezliğidir” deyip geçemezsiniz. Bir büyük gerçekliğin sokaktaki insana düşmüş payından bahsetmek gerekiyor. Aklın iptali denilebilecek her olayda bir büyük aklın yansıması vardır aslında. İnkâr eden devlet aklıdır o. İnkâr eden o akıldır insanları esir alan. İnkâr da bir esaret türüdür çünkü. Gerçeği görmemek, duymamak için aklınızı, ruhunuzu, bilincinizi hapsettiğiniz kör kuyudaki esaretiniz...
Şalpazarı belediye reisi de dahil, yüz yıllık bir ‘inkâr’ stratejisinin kazdığı kuyunun en dibinde yer tutanlar nasıl bir esaretin içinde debelendiklerinin farkında olabilirler mi?
“Kürt yoktur, Kürdistan yoktur; Kürtten, Kürdistan’dan bahseden ‘öz be öz Türk yurdunun’, Türk milletinin düşmanıdır.”
O kadar!
‘Belalı’ şapkaların ihraç edileceği bölgede T.C. konsolosluğu varmış, tüyleri diken diken eden o renklerden oluşan bayrak uluslararası ilişkilerde hukuksal meşruiyete sahipmiş, Uzungöl’de linç edilenler Türkiye Cumhuriyeti’nin resmen tanıdığı Kürdistan pasaportları taşıyormuş...
Hepsi teferruat.
Aslolan ezberletilmiş, refleks haline gelmiş pratiktir!
Şapka muharebesinin komutanı belediye başkanı da bir pratikçidir sonuçta.
Hem yaptığının en üst düzeyden devlet pratiğinden örnekleri saymakla bitmez.
Daha 2017’de, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki bağımsızlık referandumu “iç güvenlik sorunu” sayılıp dört bir koldan teyakuza geçilmemiş miydi?
Bakmayın siz, “Bin yıllık kardeşliğimiz... Etle tırnak gibiyiz... Dış fitneler bölüyor bizi... Kürt kardeşlerimiz saygın vatandaşlarımızdır...” klişelerine. Karşısındakini ‘egemen’ olana göre tanımlamanın ötesinde bir anlam içermiyor bunlar. “Türk”ün hakim taraf olduğu tarihsel eşitsizliğin korunmasına dair kelamlardır hepsi de.
Bu inkâr çizgisi korunduğu sürece, inkâr müktesebatıyla zehirlenmişleri harekete geçirecek gerekçeler de bolca bulunur: “Kürtçe konuştu... Peşmerge kıyafetliydi... Terör örgütünün işaretini yaptı... Telefonunda Kürdistan bayrağı vardı... Şapkada yeşil, sarı, kırmızı desen vardı... ”
“Mezarlığımızda Kürt istemiyoruz” denildi de mezardan cenazeler taşındı bu ülkede.
Bırakın Uzungöl’ü, Şalpazarı’nı; Ankara’daki Meclis kürsüsünde “Kürdistan”, “Kürt illeri”, “Kürt coğrafyası” gibi sözcüklerin telaffuz edilmesi Genel Kurul’dan men ve para cezaları konusu...
Uzatmayalım... Her defasında tekrarladığımız gibi, bütün bu örneklerin dönüp dolaşıp teyit ettiği bir şey var: Kürt meselesi aslında bir Türk milliyetçiliği sorunudur.
Üzerinde “Kürt renkleri” bulunan şapkaları yakmakla “Türk milliyetçiliği” daha bir karikatürize edilerek kanıtlanabiliyor belki ama Kürt meselesi çözülemiyor, olduğu yerde duruyor, daha da ağırlaşıyor.
Çözüm, ırkçılıkla buluşmuş ‘Türk milliyetçiliği’ şapkasının çıkarılmasında. Devlet aklının bu şapkaya gerek duymayacak bir başka düzeyde yeniden şekillenmesinde.
İhraç şapkaları yakarak ‘cephe’ görevini başarıyla yerine getirmiş ülkücü belediye reisini bile esaretten kurtarmak mümkün yani...
- 1 Mayıs, 10 Not 05 Mayıs 2024 04:46
- İstanbul seçimi, sazan sarmalı ve Zana’nın trajedisi! 29 Mart 2024 19:51
- Solun ayarını seçimler mi bozuyor, yoksa ayarlar bozuk mu zaten? 09 Temmuz 2023 04:40
- Sosyalistlerin muaf olma hali ya da kaybeden sadece "Burjuva muhalefeti" mi?! 25 Haziran 2023 01:55
- Yenilmek de direnerek olsun, teslim olarak değil! 21 Mayıs 2023 04:40
- 1 Mayıs notları ve 14 Mayıs imkânı 07 Mayıs 2023 02:19
- Tarihi seçimler ve solda sekterlik halleri 30 Nisan 2023 04:17
- ‘Ayşe Teyze’ler, Mahirler varken, seccade konsolidasyonu yeter mi? 09 Nisan 2023 04:56
- Ayhan Bilgen’in ‘yapıcı muhalifliği’ ve bir tür ‘itirafçılık’ hali! 02 Nisan 2023 04:48
- Şapkadan çıkan Erbakan ile ‘bize pusu kurdular’ diyen pusucu nereye koşuyor? 26 Mart 2023 04:40
- 20 Mart’a denk düşen ‘tesadüfler’ ve bir zorunluluk 22 Mart 2023 04:49
- Değişim enerjisi, kuyudaki Akşener ve ‘kazanacak aday’a ilişmek! 12 Mart 2023 10:16