19 Eylül 2021 00:10

Irkçılık unutmaya gelmez

Addie Mae Collins, Denise McNair, Carole Robertson ve Cynthia Wesley. Fotoğraf: Al.com

Paylaş

Geçtiğimiz hafta resmi tarihin unutulmaya bıraktığı çocukları unutmayanlar, ABD’nin güneyindeki Alabama eyaletinde bir dizi anma etkinliği düzenlediler. Birmingham’da düzenlenen etkinliklerde, 15 Eylül 1963’deki bombalı saldırıda yaşamını yitiren çocukların adları ve öyküleri dile getirildi.

Bombanın patladığı sırada kilisenin bodrumunda bulunan Addie Mae Collins, Cynthia Wesley ve Carole Robertson 14, Denise McNair ise 11 yaşındaydı. Hemen yanlarındaki 12 yaşındaki Sarah ise ciddi şekilde yaralandı ama kurtuldu. Sarah Collins saldırıda hem ablası Addie Mae’yi, hem de bir gözünü yitirdi.

Saldırı pazar sabahı ayin başlamak üzereyken, yani kilisenin dolu olacağı saatlerde düzenlenmişti. Bu kilisenin hedef seçilmesinin nedeni, ırkçılığa karşı verilen mücadelede önemli bir yeri olmasıyla ilişkiliydi. Bulunduğu 16. sokağın adıyla anılan kilise hem kent merkezine yakın, hem de kalabalık toplantılara ev sahipliği yapabilecek denli genişti. Alabama eyaleti ırkçılığa karşı verilen mücadelenin merkezlerindeydi. Eyalet Valisi George Wallace ırkçılığı bütün gücü ile savunuyor; siyahların verdikleri mücadeleye karşı her türlü araca başvurulmasını teşvik ediyor, işlenen suçların cezasız kalması için büyük çaba gösteriyordu. Kiliseye yönelik saldırı öncesi başka bombalı saldırılar da gerçekleştirilmişti.

Birmingham siyahlara yönelik ayrımcılığının kalesi gibiydi ve tam da bu nedenle ırkçılığa karşı verilen mücadelenin merkezine konulmuştu. 2 Mayıs 1963’de başlatılan sivil direniş kampanyasında çocuk ve gençlerin haklarını bizzat talep etmeleri düşünülmüştü. Eylemciler kiliseden merkeze dek yürüyecek ve belediye başkanından ayrımcılığa karşı çıkmasını isteyeceklerdi. Yürüyüşe geçen çocuk ve gençler polis tarafından gözaltına alındılar. İzleyen günlerde yürüyüşler ve gözaltılar sürdü. Çok sayıda çocuk ve gencin göz altına alınması ABD çapında gündeme yerleşti; polis ve ırkçı yönetimine karşı baskının artmasına neden oldu. 10 Mayıs’ta eylemler sona erene dek hem çocuklar ve gençler, hem de çok sayıda yetişkin çeşitli şekillerde yaralandılar. Ama eylem başarılı oldu. Göz altına alınan tüm eylemciler serbest bırakıldı ve kentteki birçok ayrımcı uygulama kaldırıldı.

Bu kazanımlar ırkçılığa karşı verilen mücadelenin güçlenmesini sağladı. Eylemlerin merkezinde yer alan kilise ise ırkçıların gözünde bir hedefe dönüştü. Eyalet çapında saldırılar hemen 11 Mayıs’ta başladı. Yaz boyu artan gerilim sırasında Eyalet Valisi Birmingham’da kazanımları geri çevirmeye çalıştı ve 9 Eylül’de federal hükümet kazanımları korumak üzere eyalete müdahale etti. Kiliseye yönelik saldırı aynı zamanda bu müdahaleye bir yanıt anlamı taşıyordu. Saldırıyı düzenleyenlerin ceza alması yıllar aldı. Bir saldırgan kasım 1977’de, bir diğeri 2001’de, bir başkası ise 2002’de hüküm giydi. Bir diğer saldırgan ise hiç yargılanmadan öldü.

Bombalı saldırıdan kurtulan Sarah o gün ve sonrasında yaşadıklarını, “5. Küçük Kız” başlıklı kitapta dile getirdi. Yıllar sonra Sarah’ın öyküsünü çocuklar için aktaran bir başka kitap da yayımlandı. Geçtiğimiz hafta düzenlenen etkinliklerde bu kitaplar ve yazarları da yer aldılar.

Günümüzde ABD’de ve dünyada Sarah’ın ve diğer kızların öyküsünü hiç duymamış çok insan var. Oysa ırkçılık unutmaya gelmez. George Floyd’un bir polis tarafından öldürülmesi ardından sokaklara taşan öfke ve alevlenen tartışmalar tam olarak bunu gösteriyor. Irkçılık hep hortlamaya hazır bir canavar gibi bekliyor. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Yunanistan veya Türkiye’de. Cezasızlık, ırkçılığın ve nefretin güçlenmesinde önemli rol oynuyor. Önümüzdeki hafta, henüz 6 yaşında yaşamını yitiren Efe Tektekin’in ölümüyle ilgili duruşma var. Cezasızlık ve ırkçılığı bu duruşmayı izlerken de akılda tutmak gerekiyor.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa