Eğitim sistemi bedenimize de zararlı

Fotoğraf: DHA
Mevcut hali ile okula gitme edimini ‘çocuk işçilik’ bağlamında ele almak gerekiyor. Öğrenme ve hayata hazırlık için mi yoksa bir iş olanağının gerekliliği olarak mı gitmekteyiz okullara?
MEB’in 16. eğitim analiz ve değerlendirme raporundan LGS’de (Liseye Geçiş Sistemi) altı testte, 180 bin 714 öğrencinin sıfır çektiğini görüyoruz. “Sıfır netlerde matematik, 72 bin 783 öğrenciyle ilk sırada”.
Durum üniversiteye giriş sınavlarında daha da vahim. İlk aşama olan TYT’de bir milyonu aşkın öğrenci baraj altında kaldı. Barajı geçebilmelerden 217 bin 504’ü matematikte ve 312 bini de fende sıfır çekmiş oldu sonrasında.
Yıllarca dört duvar arasında kah okulda, kah özel etüt merkezinde, kah evde çalışma masasında geçen yaşamın en verimli olması gereken yılları...
Bu hali ile mevcut eğitim sisteminin seyirlik olma hali üzerinden internet, televizyon bağımlılığından ne farkı var?
12 yılın ardından sınavda sıfır çekmek ile ücretsiz kölelik arasındaki sınır çok belirsiz. Yıllarca zamanını vakfedip sonrası eli boş dönmek hayata!
2021 yılında gerek liseye gerek üniversiteye giriş sınavında sıfır çeken milyonlar aynı zamanda 2019 sonrası artık Avrupa’nın en obez yani en sağlıksız çocukları.
Mevcut eğitim sistemi gerek beden sağlığı gerek ruh sağlığı bağlamında son derece yıkıcı bir hal almış durumda.
Türkiye aynı zamanda şeker hastalığının da en hızlı arttığı ülkelerin başında geliyor. İnsülin direnci gençlerde, çocuklarda almış başını gidiyor.
Eğitim sisteminin çarkları çocuklarımızı yani geleceğimizi öğütmeye devam ediyor. İlkokuldan başlayan sınav odaklı, elemeli eğitim pratiği, 8-17 yaş aralığının ev-okul-dershane kıskacında masaya bağımlı yani hareketsiz olmasını sağlıyor. Yanı sıra bu koşuşturmacada yani okul-dershane maratonunda fastfood tüketimi artıyor. Hareketsizlik ve hatalı beslenme ise gerek diyabet gerekse obezitenin temel nedeni.
Obezite ve şeker hastalarının geç yaşlarda artmaya başladığı toplumlarda, bunlarla ilintili diğer metabolik hastalıkların da devreye girmesi ile ülke bazında tedavi maliyetleri doğal olarak artıyor. Denebilir ki mevcut eğitim sistemi bu yolla Sosyal Güvenlik Kurumunun da (SGK) altını oymakta.
Hafıza denince akla nedense önce beyin gelir. Oysa bedenin de bir hafızası var. Hatta her birimizin metabolik hafıza diye bir başka hafızamız da mevcut. Metabolik hafızamızı dahi çocuk yaşta bozan bir eğitim sistemimiz var.
Yaşantılarımız yalnızca zihinde depolanmaz. “Duyumlarımızın, duygularımızın, yaşadıklarımızın bedensel yansımaları da vardır. Her biri bedende kodlanır ve böylece beden kendi belleğini oluşturur.”
Şimdi çocuklardan başlayarak bedenlerimizi hatırlamakta yarar var. Hiçbir ruh kendisine ev sahipliği yapan beden zinde olmadan huzur bulamaz.
Sadece zihnimizi değil aynı zamanda bedenlerimizi hatta metabolizmalarımızı bozarak hücrelerimizi rehin alan eğitim sistemini vakit geçirmeden gözden geçirmeliyiz.
On yıllarca zorunlu askerlikte yasa zoru ile eratın cebine sigara koyan anlayışın okul versiyonu kantine konulmuş abur cuburlardı. Şimdi hepten obez oldu çocuklarımız.
Hasılı kapitalizm öldürmeye, daha çocuk yaşta ruhlarımızı ve bedenlerimizi rehin almaya devam ediyor. Çözüm dayanışmada, örgütlü mücadelede.
Sağlıcakla kalın.
Evrensel'i Takip Et