‘Bizi siz delirttiniz’
Görsel: Deliler Balosu filminden bir kesit
On gün kadar önce Toronto Film Festivali’nde dünya prömiyerini gerçekleştiren, geçen hafta itibarıyla da birçok ülkede vizyona giren “Deliler Balosu” (Le bal des folles), Amazon Prime Türkiye’de gösterilmeye başlandı. Victoria Mas’ın Türkçeye de aynı adla çevrilen (Fol Kitap) romanından uyarlanan yapım, 19. Yüzyıl Paris’inde burjuva/aristokrat bir aileye mensup Eugénie Cléry adlı genç bir kadını alıyor odağına…
Zengin ailesinin onun için biçtiği role girmeyi kabul etmeyen, balolarda, kır gezmelerinde “Bir hanıma yakışmayacak” davranışlarda bulunan Eugénie yine de hoş görülebilirdi. Ama egemenlerin hiç affetmeyeceği bir yeteneği var onun. Ruhlarla konuşabiliyor. Bu yeteneği sanrı olarak algılayan aile sakinleri, genç kadın bir gün dedesinin ruhuyla konuşup yıllardır kayıp olan kolyeyi ortaya çıkarınca onu akıl hastanesine kapatmakta buluyorlar çareyi.
Kendisi gibi onlarca kadınla birlikte, ‘sözde’ bilim adına üzerlerinde deneyler yapan bir grup doktorun kobayı haline getiriliyor Eugénie de. Bir tür hapishaneye dönen, yazının başlığındaki gibi kahramanımızın doktorların yüzüne dönüp “Bizi siz delirtiyorsunuz” diye haykırdığı bu mekanda çare de yine kadın dayanışmasından çıkıyor tabii ki. Hastanenin kurallara sonuna kadar sadık, sorumluluk bilince yüksek Başhemşiresi Geneviève’in hastalarına karşı ördüğü duvarlarda gedikler açmayı başaran Eugénie, karşılaştığı direnci de kırmayı başarıyor bir süre sonra.
Filmde aynı zamanda Geneviève’i canlandıran (Kendisini oyuncu olarak en son Netflix yapımı ‘Oksijen’ filminde izledik) Mélanie Laurent, bu beşinci uzun metraj filminde feodal ilişkilerin, aile kurumunun, erkeklik iktidarının ‘normal’ olarak tanımladığı alanların dışına çıkan kadınların bedenleri üzerinde kurulan tahakkümü anlatıyor asıl olarak. Bu bakımdan sert de bir film “Deliler Balosu”. Eugénie’nin kapatıldığı akıl hastanesinde kayıp olduğu söylenen ruhunu kurtarmak için bedenine işkence yapılıyor en çok. Buza yatırılıyor, tecride atılıyor. Ki, bu bedensel sömürü bir doktorun, bir hastayı istismar edişiyle de somutlaşıyor giderek.
Film, ‘Gerçek olmayan şeyler görmek’ konusundaki egemenlerin ikiyüzlülüğünü de seriyor gözler önüne. Genç kadının bir doktora “Meryem Ana’yı gördüğünü söyleyen genç kız için hepiniz sıraya girdiniz” diye seslenişi bunun kanıtı gibi duruyor. Pozitivizmi ve aydınlanmayı kendisine kılavuz edinen burjuvazinin halkı (bu film özelinde kadınları) kontrol altında tutmak için gerektiğinde gerçeküstü dünyayla da el sıkışmaktan imtina etmeyeceği seriliyor gözler önüne böylece.
Tam da bu noktada Eugénie’nin gerçekten ruhlar görüp görmediğinin de bir anlamı kalmıyor. Kaldı ki, film boyunca onun gördüğünü biz hiç göremiyoruz. Yani uyduruyor da olabilir. Bu onun hayatta kalma mücadelesinin bir parçası da olabilir. Bildiğimiz tek şey onun mücadelesinin bulaşıcı bir hal aldığı ve hastaneye yayılmaya başladığı…
Bitirirken Eugénie’ni canlandıran Lou de Laâge’a dair bir kelam edelim. 2015 tarihli “Bekleyiş” (L'attesa) filmini, bu oyuncuyu sıkça göreceğimiz kehanetiyle bitirmişiz. Aradan geçen zamanda çoğu önemli festivallerde gösterilen filmlerle çıktı karşımıza. Burada da kusursuza yakın bir performans sunuyor bizlere.
Hafta sonu sinemaya gitmek zor gelirse, iyi bir seçenek “Deliler Balosu”.
- Zamanı eğip bükmenin şehveti 21 Aralık 2024 04:15
- Uçucu bir peri masalı 02 Kasım 2024 04:15
- Altın Koza ve kronik festival problemleri 05 Ekim 2024 04:30
- Dibini görmeyen... 31 Ağustos 2024 04:25
- Silahlı kuvvetler sermayeye hükmetmeye yelteniyor! 10 Ağustos 2024 04:50
- ‘The Boys’ evreni nasıl kuruldu? 03 Ağustos 2024 04:15
- Roma’nın gurbet kuşları! 27 Temmuz 2024 04:25
- En güzeli uzaktan sevmek belki… 20 Temmuz 2024 04:42
- Analardır, adam eden adamı! 13 Temmuz 2024 04:40
- Amerika kimin rüyası? 06 Temmuz 2024 04:46
- Türkiye’nin film festivali rejimi 11 Mayıs 2024 04:15
- Müslüm’ün yapımcısından: Amy Winehouse! 04 Mayıs 2024 04:37