25 Eylül 2021 00:12

‘Haymatlos’ öğrenciler, saray rejimini toplumsal meşruiyet imtihanına soktu

parkta yatan öğrenciler

İzmir | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Haymatlos, Almancası… (imiş)
Yaygın tabiri, Heimatlos… (imiş)
Yurtsuz, demek:
“Hiçbir devletle uyrukluk (vatandaşlık) bağı olmayan kişileri tanımlamak için kullanılan terim. (wikipedia.org)
Yok, şükür, bizimkilerin kapı gibi kafa kağıdı var:
T.C. vatandaşı(cümleten)
Lakin ‘uyruk’ çığlık çığlığa; ‘haymatlos’:
Yersiz yurtsuzuz…
‘Nasıl?​’ı, şöyle:
‘Uyruk’ olarak öğrenci, hayat memat imtihanını geçmiş…
Üniversiteyi kazanmış… (nihayetinde)
Ana kucağından baba ocağından kalkmış, gurbete tahsile gitmiş…
Gitmiş de: Nereye?!
Yurt yok!!..

‘BARINAMIYORUM ANNE’ SESLERİ ÇARE ARAMIŞ, BİRLEŞMİŞ: ‘BARINAMIYORUZ HAREKETİ’ OLMUŞ…

Devlete/İktidara sesleniyor:
Kamusal sorumluğunu İslamcı odakların inisiyatifine bırakma…
Siyasal İslamcı örgütlere yem etme öğrencileri… 
Mecbur bırakarak...
İtme potansiyel -yeni- FETÖ’lerin kucağına bizi…
Cemaat tarikat ağına* atma beni…

KAMU YURDUNDA BARINDIR ÖĞRENCİ YURTTAŞINI!

Diyor..larrrr…
Cari Anayasa’da yeri (2. madde) var:
“Türkiye Cumhuriyeti… Sosyal bir hukuk devletidir.”
“Konut Hakkı” başlığı altında:
“Devlet konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır.” (57. madde)
2013’te uzlaşılan yeni anayasa çalışmasında yeri (46. madde) var:
“Herkes temel insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan haysiyetine yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahiptir.”
Anayasa’da mukim madde; öyle kağıtta durduğu gibi dur(a)maz… (diyor, Anayasa!..)
Buyurur devlete; devlete hükmeden** İktidara:
‘Yürütme’… derken…öyle değil, tersten anlama, yeter; yürütme ödevini yerine getir:
“Sosyal bir hukuk Devleti”ne yaraşacak tarzda…

ÖĞRENCİLERİN İNSANA YARAŞIR ŞARTLARDA YAŞAMA VE BARINMA HAKKINI SAĞLA…

Emreden kim:
Anayasa...
Yani:
Madem öyle addediyorsunuz; “toplum sözleşmesidir Anayasa”…
Devlet ile uyruğu/yurttaşı arasında karşılıklı hak ve ödevlerini kayıt altına alan belgedir…
Sözleşmenin tarafı olarak her kim ki taahhüt ettiği sözleşmeyi ihlal ve ihmal eder...
Bedelini öder…
Sadece yurttaş değil, devleti ‘yürüten’ yürütmesi de… ödemeli…
Öyleyse:
Ahit belgesi olarak Anayasa’ya uyması koşuluyla…

ANAYASA’DA ÇERÇEVELENEN SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMESİNDEN ALIR MEŞRUİYETİNİ, UYGULAYICI/İKTİDAR…

Şayet uymazsa…
Uyarır İktidarı…
Uyruk olarak öğrenciler uyarıyor:
Kamu yurdunda kalmamızı sağla…
Barınma hakkımızı yok sayma…
Anayasal ödevlerini yerine getir, eyyy…
Sonuç:

UYRUĞUN DEVLETİ/İKTİDARI NE YAPIYOR: YURT YOK, POLİS VAR, DİYOR… (CEBREN)

- Burayı boşaltın gidin yoksa…
- Gidecek yerimiz yurdumuz yok ki…

Ve gözaltılar…
Ve…
Fasit daire… (fiiliyat)
İyi ama geçen haftadan kavlimiz bu değildi ki… (İtirazları gelebilir…)
İktidarın toplumsal meşruiyeti (krizi) tartışmasını sürdürecektik…
Yersizlik yurtsuzluk, planı bozdu… (mu?)
Akışı rayından çıkardı…(mı?)
Yoksa…
Yoksa meşruiyet krizini besleyen damarlardan birisi tam da bu mu?

İNSAN HAKKI OLARAK BARINMA HAKKINI SAĞLAYAMAYAN İKTİDARLARIN TOPLUMSAL MEŞRUİYETİNİN HİKMETİNDEN SUAL OLUNUR…

Mu?..
Siyasal düzlemin mevzusu iken ‘meşruiyet’ ile ‘barınma ihtiyacının tatmin edilememesi’ arasında rabıta kurmak çok mu saçma?..
Ya tersi doğru ise…
Zira “…Bazen devletler, ekonomik veya idari birtakım sorunlardan dolayı da meşruluk kaybına uğrayabilir ya da Jurgen Habermas’ın ifadesiyle ‘meşrulaştırma kriziyle’ karşı karşıya gelebilirler.”***
Yine “Habermas’a göre… halkın talepleri artmakta ve devlet bu talepleri karşılamakta güçlük çekmeye başlayınca da meşruluk kaybı ortaya çıkmaktadır.” ***
“Yani”?
 “Devletlerin performansları ile meşrulukları ilişkilidir.”***

***

Kılıçdaroğlu’nun bu ay başında….
“Elektriğe -yeni- yüzde 15 zam gelecek” söylentisi üzerine nasıl ikaz etmişti:
“Saray, gözüm üzerinde; hanelere ne elektrik ne de doğal gaz zammını aklından bile geçirme” (2 Eylül 2021)“Aklından bile geçirme”; yazdık…Keza...CHP’li Veli Ağbaba’nın aynı bağlam üzerine sözü de -mealen- kulağımızda:“Halkımızla sivil direnişe geçeriz.”Onlar ne yapar bilemeyiz ama…
İktidarın toplumsal meşruiyetle imtihanını sorgulamaya biz buralardan devam ederiz…

--- 

* Tüm Yurt ve Barınma Hizmetleri İşverenleri Sendikası (TÜYİS) Başkanı Umut Gezici, “Çaresiz yoksul gençler, hiç istemeseler de tarikatlara itiliyor. 50 bin yatak tarikatların elinde.” ; T24 , 24 Eylül 2021

** Devlete’ hüküm-et’ eden, diyemiyoruz, zira ‘hükümet’ yok; devlete hükmeden ‘tek adam’ iktidarı var; malûm…

 *** Editörler Prof.Dr. Davut Dursun Doç. Dr. Mustafa Altunoğlu, Siyaset Bilimi, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, Ağustos 2021 s.50 (Web’den)


 SATIR ALTINDAN NOTLAR... 

AMAN ONLAR DUYMASIN…

Ulaşabildiğim şu veri diyor ki:
Konutta arz fazlası “Son verilere göre 12 aylık arz fazlası 168 bini aştı.” (18 Ağustos 2021)
Bir yanda evsiz barksız halk…
Yersiz yurtsuz öğrenciler…
Öte yanda on binlerce “arz fazlası” konut…
Ne demeli…
Eşitsizliğinden de israf ve üretim anarşisinden de sen sorumlusun kapitalizm… mi?
Yoksa…
Kapitalizmi kendine reva görmeye devam eden sende bende be kardeşim suçun çoğu… mu?
Demeli?
Sizce?


AKP, ‘CHP’NİN KÜRT AÇILIMI’NA EL YÜKSELTEREK Mİ VAZİYET ALIR, YOKSA…?

Haklısınız; evvela şu “CHP’nin Kürt Açılımı” adlandırması üzerinde durmak lazım…
Doğrusu kullanıldı mı, yaygın kabul gördü mü bilmiyorum…
Fakat zannımca çekinceli olarak da olsa ben kullanacağım - “tırnak içine” alışım bu temkine sayılsın…
“CHP’nin Kürt Açılımı” şeklinde tanımlamamın ilk nedeni, tarihsel…
Elbette Baykal SHP’sinin 1989’daki “Kürt Raporu”nu hatırda tutarak söyleyelim…
Kılıçdaroğlu’nun “çıkışı” ile “Devleti kuran parti” olarak CHP’nin adlı adınca “Kürt sorunu”nun kabul ve çözümünde rol üstlenmeye girişmesi, bir dönemece işaret ediyor…
İkincisi, Kılıçdaroğlu’nun malum açıklaması…
Kürt sorunun çözümünde, “Zemin TBMM, muhatap HDP” formülü ile “çıkış”…
Esasında ve doğrusu çok yeni bir yaklaşım değil bu- hiç değilse Kılıçdaroğlu CHP’si için..
Nitekim Kılıçdaroğlu’da yeni dolaşıma çıkan bir belgesele 2020’de konuşmuş…
Ama şimdi gündeme “düştü”
Böyle iken:

KILIÇDAROĞLU’NUN ÖNERİSİNİ GÜNDEM DEĞİŞTİREN ‘ÇIKIŞ’ HALİNE GETİREN NE?..

İki sebebi var:
İlki, Kılıçdaroğlu’nun (tek) muhatap saydığı partinin, HDP’nin kapatma dosyasının Anayasa Mahkemesinde görüşülüyor olması…
Ki Rejim, “kapatılması” mevzusunda hayli ısrarlı profil vermekten çekinmiyor -daha çok -sanki iş bölümü varmışçasına - Bahçeli üstünde de olsa…  
İkinci sebep:
Kılıçdaroğlu’nun, ‘Çözelim’ diyerek yolunu yordamını formüle ettiği ‘sorunun’, muhatabınca, Rejimce ‘yok’ sayılması...
Erdoğan dahil önde gelen AKP’lilerin ifadesiyle, “Kürt sorunu yoktur…”
Bu lafın Bahçeli’ninkinden tek farkı; MHP lideri “Türkiye’nin hiç Kürt sorunu yok” havasında konuşması…
Beridekilere, Saray cenahına göre ise ‘Vardı ama biz çözdük’:
“Türkiye’nin Kürt sorunu çözülmüştür.”
Resim açık:
İktidarın “yok” dediği “Kürt sorunu”nu ana muhalefet kabul etmekle kalmıyor, çözüm için muhatap ve zemin formüle ediyor…
Genel Başkan Yardımcısı Salıcı’nın (24 Eylül 2021) Kürt sorunu var, ortada bir gerçeklik var” dedikten hemen sonra…“Bu görmezden gelinerek siyaset yürütülemez” sözleri ile yol geleceği bağlamıyor mu?CHP’nin siyaset yapış parametrelerinin sinyalleri olarak değerlendirilebilir pekala…
CHP ısrarlı olur mu bu noktalarda bilinmez fakat Kılıçdaroğlu’nun “muhatap HDP, çözüm TBMM” çıkışı kritik siyasi odaklardan yeşil ışık aldı sanki…
Dahası bu neredeyse -hiç değilse kritik odak olarak İyi Partiyi de yordamınca yanına alarak- muhalefetin ortak kabulü haline geliyor…
Burjuva siyasal merkezler arası bu yarılma ile…
Belirginleşen paradoksun yönelim ve sonuçları, kimi nereye savuracağını zaman gösterecek.
Fakat işaret etmeden geçilemeyecek hatır sayılır bir husus da şu:
Erdoğan ve Bahçeli’nin “HDP ile ilişki” üstünden Millet İttifakını dağıtma teşebbüsleri tam püskürtülmese de askıya alınmış gibi -hiç değilse şimdilik öyle görünüyor...

HDP’Yİ KAPATMASI İSTENEN HAKİMLERİN ELİNİ SOĞUTAN YENİ İKLİM KALICI OLUR MU BİLİNMEZ AMA…

İhtiyacı vardı yoktu ayrı bir hadise; HDP kıymetli bir meşruiyet sahası kazanmış oldu, burjuva siyasi arenasında -ki bunu “kapatma” davasında karar alıcıların elini soğutacağına yoramaz mıyız?
Gelelim İktidar cenahına…
Her şeyden önce galiba şu kesin:
CHP’nin son hamlesi AKP’nin “bölge”ye yönelik sadece tahmin edebildiğimiz hazırlığını açığa düşürdü…
Diyanet İşleri Başkanının Diyarbakır’da dindar Kürtlerin “kanaat önderleri” ile teması gibi işaretlerini gördüğümüz, rejimin -adı konulmamış- Kürt Planı bundan sonra nasıl bir seyir izler?
Bana kalırsa “afallamış” görünen rejim unsurlarının da kafası karıştı…

REJİMİN MUHTEMEL HAMLELERİ

Temelde fazla seçenek yok…
Sıralayarak özetlemeye çalışırsak:

  • CHP’nin çıkışını “El yükselterek” boşa düşürüp muhalefetten rol çalmak -ki en zayıf, hatta çok radikal bir hat değişikliğine gitmeden, imkansıza yakın seçenek gibi duruyor…
  • Din Diyanet İşlerine asılmaya devam ederek, Batı yakasındaki Siyasal İslamcı eksene oturan stratejiyi “bölgeye” uyarlayarak yola devam etmek…
  • İkinci şıkla uyumlu hale getirerek, milliyetçi retoriğin dozunu “HDP=PKK” eşitlemesi üzerinden yükseltmek- Kürt muhalefetinin HDP öncülüğünde “blok”laşmasını önleyecek parazitler yaratmak; giderek paralize olmuş dağınık Kürt muhalefeti için her yolu denemek…
  • Sezai Temelli’nin açtığı (Muhatap Öcalan) yoldan yürüyerek -hemen üstteki şıkta anlatılan gaye doğrultusunda- Öcalan-HDP/Demirtaş ilişkisine dair kurgular sahnelemek…

Olan ve olacaklarıyla…
Muhtemel yönelimleriyle…
Vaziyet bu merkezde görünüyor bana…
Kılıçdaroğlu formülünün Kürt siyasi cenahındaki muhtemel yansımalarına ayrıca bakarız…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa