Sahte bir antiemperyalizm ve ABD karşıtlığı

Recep Tayyip Erdoğan ve Emine Erdoğan, New York'taki Türkevi binasının açılışında | Fotoğraf: DHA
“Şu andaki gidiş pek hayra alamet değil. Sayın Biden ile iyi başladık diyemem.” BM Genel Kuruluna ABD Başkanı Biden ile görüşme yapma umudu ile giden Erdoğan, bu görüşmenin gerçekleşmemesinin hayal kırıklığı ile yukarıdaki değerlendirmeyi yapıyordu. İktidar destekçisi medya da bu açıklamadan bu yana ABD karşıtı, sözde antiemperyalizmi içeren bir yayın çizgisi izliyor. Onların söylemlerine bakılırsa ABD ile ipler koptu kopacak, NATO ile ilişkiler de pamuk ipliğine bağlı!
Erdoğan işte bu ortamda Putin ile görüşmeye gitti. Öyle anlaşılıyor ki Putin ile görüşme öncesinde estirilen bu ABD ve kısmen NATO karşıtı hava yardımı ile Putin’den Suriye vb. konusunda bazı tavizlerin koparılabileceği hesaplanıyor. Yeni bir S-400 sistemi alınabileceği dahi konuşulmakta. Ama çok iyi biliniyor ki, Rusya bazı tavizler verse de, iktidarın elinde Rusya’ya karşı kullanabileceği önemli bir koz yok ve görüşmede zayıf olan taraf iktidardır. Bu yazı yayımlandığında görüşme gerçekleşmiş olacak ve sonucu hep birlikte göreceğiz. Zaten bu yazının amacı da bu görüşmeyi ve Rusya ile ilişkileri irdelemek değil.
Bu yazının amacı başlıkta ifadesini bulan içerik kapsamında, Erdoğan iktidarının ABD ile ilişkilerde neden gerginliği tırmandırdığının kısa bir değerlendirmesini yapmak. İktidar gerek dış politikada, gerekse de içeride, özellikle ekonomik çöküntünün tahribatıyla oldukça kötü bir döneme girdi. Libya, Doğu Akdeniz, Suriye vb. sorunlarda manevra alanı oldukça kısıtlandı. Ekonomi ise dışarıdan gelecek paraya endekslenmiş durumda. Ama bu para muslukları verilen yüksek faizlere rağmen açılmıyor. Uluslararası finans kurumları asıl olarak ABD’nin ve ondan bağımsız iş yapmayacak olan IMF’nin vereceği işaretlere bakıyorlar.
IMF ise ülkenin daha fazla soyulmasına yol açacak yeni borçlanmalar için yeni bir anlaşmayı şart koşuyor. Kısacası ‘Anlaşma yoksa para da yok’ diyorlar. Geriye tefeci faiziyle borç aramak, borçlanmak kalıyor. İşsizlik ve yoksulluk hızla daha fazla yaygınlaşıyor, hayat pahalılığı can yakıyor. Göstermelik market denetimleri, sorunun gerçekte dışa bağımlılıkta tavan yaptırmış olan izlenen ekonomi politikalarında olduğunun üstünü örtemiyor. Kısacası dış ilişkilerde, iç sorunlarda her geçen gün biraz daha köşeye sıkışan, bu sorunları çözecek olanaklara, kapasiteye ve yeteneğe sahip olmayan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Durum böyle olunca Erdoğan iktidarı tanıdık, bildik klasik yöntemlere baş vuruyor. Yani “Ülkeye komplo kuran dış güçler ve onların içteki uzantıları.” Bu ülkenin halkı ABD ve emperyalizm konusunda küçümsenmeyecek bir tecrübeye ve bilince sahip. ABD emperyalizmi nefret edilen dış güçlerin başında geliyor. Buna diğer batılı emperyalistlerin soyguna ve talana dayanan iki yüzlü politikaları da eklendiğinde ortaya kullanılacak malzeme bolluğu çıkıyor. Ama iktidarın onlarla bağımlılık ilişkisi içerisinde uyguladığı politikalarda da, bu politikaların zararlı sonuçları halkı vurduğunda bu “dış güçleri” övme ve yermede de bir sınırı bulunmuyor. Kapalı kapılar ardında bunlarla pazarlık ve uyuşma, kapı dışında halkın bilincini bulandırmak üzere sövgüler ve yermeler.
Bu iktidar ülkenin gördüğü en büyük özeleştirme dalgasını yönetti, ülkenin zenginliklerini, kaynaklarını emperyalizme peşkeş çekti. Onlar emretti tarımı mahvetti. Ülke borç batağında. Ülke adeta TL ve dolar olmak üzere ikili bir para sistemine sahip hale getirildi. Ama onlar hâlâ belli başlı emperyalist güçlerin çelişkilerinden yararlanma, bıçak sırtında ilerleme hevesindeler. Ama yolun sonuna gelindi. Bu politikalarla artık yürüyebilecekleri bir yol yok. Sahte bir antiemperyalizm, kof bir ABD karşıtlığı bu ülkenin halkını kandırmayacaktır ve kandıramıyor. Yalanla, demagoji ile, dini kullanma politikaları ile, milli ve yerli söylemleri ile daha fazla gidebilecekleri bir yol yok. Attıkları her adım, söyledikleri her yalan, yaptıkları her çağrı onları biraz daha kendi sonlarına yaklaştırıyor. Söylemlerin etkili olduğu değil, bugüne kadar yaptıklarının acı sonuçlarının karşılarına dikildiği bir dönemde bulunuyoruz.
Evrensel'i Takip Et