06 Ekim 2021 23:40

Karakter koymak, reaksiyon göstermek!

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Şimdilerde futbolu tuhaf terimler aracılığıyla yorumlama alışkanlığı var. Mesela “Sahaya karakter koymak” diye bir ifade uydurdular. Neredeyse bütün teknik direktörlerden hatta yöneticilerden bu lafı sık sık duyuyoruz. Medya geri kalır mı? Yorumcular da tepe tepe kullanıyor. Bir ortamda cehaletin ağırlığı ne kadar fazlaysa böyle boş laflar da o oranda kabul görüp yaygınlaşır…

İyi oyunu ya da galibiyeti, sahaya karakter koymakla açıklamak tam bir garabet. Oyun; sistemle, plan programla, doğru analizle ve rakibi etkisiz kılma hedefi doğrultusunda belirlenen taktiksel varyasyonlarla kazanılır...

Tabii “Sahaya karakter koyma” yorumu doğal olarak sadece kazanılan maçların ardından dile getiriliyor. Yoksa kaybedilen ya da puan yitirilen maçların ardından hiç kimse olayı sahaya karakter koymayla ilintilendirmiyor. Öyle ya, bu durumda “Oyuncularımız sahaya karakter koyamadığı için kazanamadık” demeleri gerekir ki, bu tam bir saçmalık olur. Gerçi “Sahaya karakter koyduk” ifadesi de bundan daha az saçma değil…

En son, Rizespor galibiyetinin ardından Fatih Terim’in ağzından duyduk bu lafı. Rizesporlu oyuncu maçın bitmesine birkaç dakika kala kazandıkları penaltıyı dışarıya atınca Galatasaray kayıp zaman dakikalarında bulduğu iki golle sahadan üç puanla ayrılmayı başardı. Terim de galibiyeti, oyuncularının sahaya karakter koymasıyla açıkladı. Rizesporlu oyuncu 87. dakikada kazandıkları penaltıyı gole çevirse ve Karadeniz ekibi maçı kazanmış olsa, Terim tabii ki “karakter” kelimesini hiç ağzına almayacak ve bambaşka şeyler konuşacaktı. 87. dakikaya kadar neredeydi ki bu karakter? “İte kaka” kazanılan bir maçı, ancak gerçekleri görmek istemeyen birisi “karakter” kavramıyla açıklar…

Son zamanlarda moda olan bir başka ifade de, “Reaksiyon göstermek”...

Gol ya da goller yedikten sonra gol ya da goller atılıyorsa bunu “Reaksiyon göstermek” şeklinde açıklıyorlar. Oysaki takımlar sahaya oyunun her dakikasında ellerinden gelen mücadeleyi ortaya koymak için çıkar. Kuşkusuz oyunun gidişatında yaşanan bazı gelişmeler her iki takımdaki bazı oyuncuların moralini, güvenini, motivasyonunu olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir ancak bu durumdan yekpare bir “takım reaksiyonu” çıkmaz.  

Söz gelimi gol yemek, her oyuncuda tepki olarak motivasyon yükselmesine yol açmayabilir. Bazı oyuncuların yenilen gole tepkisi moral bozukluğu, motivasyon kaybı, güvensizlik ve umutsuzluk şeklinde olabilir ki bu da son derece doğaldır.

Bütün oyuncular, elinden gelenin en iyisini ortaya koymak için sahaya çıkar. Maç öncesindeki hazırlıklar kapsamında, gol yedikten sonra da morali, motivasyonu bozmadan, mücadeleyi aynı seviyede sürdürmenin teknik, taktik ve psikolojik çalışmaları yapılır. Dolayısıyla yenilen gol ya da gollerle dağılmamak, oyun disiplininden kopmamak ve hiçbir şart altında mücadeleyi bırakmamak, takımların sahip olması gereken özelliklerin başında gelir.

Skor olarak geriye düşen takımların sahadan galibiyetle ayrıldığı karşılaşmalar az değil. Bu durum, anlık ortaya çıkan bir reaksiyon göstermenin değil, oyun disiplininden kopmadan mücadeleyi aynı kararlılıkla ve umutla sürdürmenin bir sonucudur.

Takımlarda en başından olması gereken temel bir özelliği, “reaksiyon” kavramıyla süsleyerek(!) anlatmanın, “Bakın ne kadar bilgiliyim, ne kadar güzel şeyler söylüyorum” ukalalığından başkaca bir anlamı yok.

“Karakter koymak”, “Reaksiyon göstermek” gibi kavramlar, oyunun teknik anlamda yanlış algılanmasına neden olup eksikliklerinin, yanlışların, kusurların doğru biçimde saptanmasının ve giderilmesinin önünü tıkayabilir.

Bu tür açıklamaların aynı zamanda fanatik yığınların oyunu farklı şekilde algılamasına hizmet edebileceği ve zaten kaybedilen maçların ardından günah keçisi aramaya meyilli bu grupların, bazı oyuncuları “karaktersiz”, “ruhsuz”, “tepkisiz”, “Elinden geleni ortaya koymayan” gibi ifadelerle suçlamasına yol açabileceği de göz ardı edilmemeli.

Bilgisizliği kamufle etme amaçlı ya da farklı görünme çabasının sonucu olarak ortaya çıkan ukalalık da futbolumuzun ciddi sorunlarından biri…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa