Yazılıkaya Şiir Yaprağı
Fotoğraf: Rahmi Emeç
O şehir biraz da şairi değil midir? Yolları, köprüleri, garları ve ören yerleriyle, nehirleri ve denizleriyle, müzeleri ve kütüphaneleriyle bir şehir… O şehir biraz da şairinin adıyla anılmaz mı? Kitapçıları yok mudur şehrin, anıları ve masalları, ninnileri ve türküleri olduğu gibi şiiri de yok mudur?
Lefkoşa deyince aklıma hep Fikret Demirağ geliyor. Neden bilmiyorum bir ada olan ülkesinde denize, kıyıya, güneşe dair düşünemiyorum onu. Hep Lefkoşa’nın dar sokaklarında, beyaz badanalı evinde yaşamış ve yazmış gibi gelir bana. Kocaeli deyince kim olacak elbette Ruşen Hakkı, bir akşam işten çıkıp eve gitmeden önce iki tek atmanın sakin adımları, masadakilerden biri de Behçet Aysan’dır mutlaka. Büyük Ekspres’ten transfer olmuştur, kadrosuyla.
Ankara için tercih sıralaması uzayabilir ama bir zaman Ahmet Erhan’dı, nicedir Mahmut Temizyürek görünüyor bozkırda. Bizim kuşağın şairlerini yazmaya kalksam ayrı bir yazı eder. Borcum olsun.
Sennur Sezer deyince Eskişehir’in akla gelmiyor olması çok tuhaf. Nedenini merak edenler çıkacaktır, onun bilgisine ulaşmak için sağı solu kurcalamak gerekir. Rahmi Emeç, Haydar Ergülen kırmızı siyah kentin diğer şairleri değil mi?
Listeyi uzatacak olursak daha Kayseri’ye, Bursa’ya, İzmir’e gitmek gerekecek. Diyarbakır, Trabzon, Zonguldak derken memleket sathını dolaşacağız bir güzel.
Konuyu yeterince dağıttık ve mevzunun etrafında dönmekten bir hâl olduk.
Yeni bir soru cümlesiyle girizgahı açayım madem: Bir şehirde şair olur da dergi olmaz mı? Hakikaten düşüne dergi girmeyen şair var mıdır? Peki kıyısından, köşesinden, ucundan da olsa dergicilikle uğraşmamış şair var mıdır?
Bizde dergicilik bir şairlik hastalığıdır.
Bu hastalığı geçirenlerden biri de Rahmi Emeç’tir efendim. Bildim bileli Eskişehir’de yaşıyor Rahmi Emeç. Kafaya dergi çıkarmayı koyunca gideceği kişiler de belli elbette. Erol Büyükmeriç ve Necmi Selamet’e konuk oluyor ilk elden. Eskişehir’de üniversite öğrencisi olan Olcay Özmen de katılıyor kadroya.
Kervan yola koyuldu. Yazılıkaya Şiir Yaprağı için çalışmalar başladı ve nihayet ilk sayısı Ocak 2006’da okurla buluştu.
Derginin adını nereden aldığına dair ayrıntıları Rahmi Emeç çeşitli biçimlerde yazdı, okurla paylaştı. Bu kaynaklara ulaşmak mümkün. Adı gibi bir şiir yaprağı oldu dergi, arkalı önlü iki sayfa. İçeriğinin nasıl oluşturulacağı, derginin ebatı, kağıdı, işçiliği öncesinde konuşulmuştu zaten. 28X40 ölçülerinde yayın hayatına başlayan Yazılıkaya Şiir Yaprağı’nın ilk konuğu Haydar Ergülen oldu. Eskişehirli dergi Eskişehirli şairle başladı ilk sayısına. Haydar Ergülen derginin dördüncü sayısında yayın kuruluna katıldı. Sonraki sayılarda Yücel Kayıran ve Medine Sivri de yer aldı yayın kurulunda.
Ben bilmezdim ama Erol Büyükmeriç’in ressamlığı da varmış, nice şairin portresini çizdi dergiye, her sayıda bir başka şairi konuk eden dergi el yazısı şiir de yayımladı. Aman dostlar başına Egemen Berköz’ün el yazısını okumak kolay mı zannediyorsunuz? Küçük İskender’in o güzelim, şıkır şıkır el yazısının yanında Egemen abinin okuyanı zorlayan el yazısı unutulur gibi değil doğrusu.
Neredeyse her sayısında bir şairi konuk etti yaprağına Yazılıkaya. Konuk şair, poetikası hakkında bir yazı kaleme alıyordu mutlaka. Yukarıda belirttiğim gibi Erol Büyükmeriç’in (birkaç sayı olmak koşuluyla başka çizerlerin de portre çizdiğini belirtti Rahmi Emeç) çizdiği portre ve şairin el yazısıyla bir şiiri oldu dergide.
43 ay boyunca aylık olarak yayımlanan Yazılıkaya Şiir Yaprağı sonrasında, okura veda etmek durumunda kaldığı, 55. sayıya kadar iki aylık olarak yayımlandı. Dergi 33. sayısından sonra iki sayfa ve dört yaprak olarak yayın hayatına devam etti.
Necmi Selamet derginin ikinci sayısında ayrıldı. Erol Büyükmeriç bir köy tutkunu olarak şehirden uzaklaşınca Olcay Özmen yazı işleri müdürü oldu, isim sahibi ve kurucu üyelerden Rahmi Emeç de başından sonuna kadar derginin sahibi olarak yer aldı künyede.
Yazılıkaya Şiir Yaprağı’nın bir özelliği de ücretsiz olmasıydı. Her dergici gibi elbette matbaa ve posta ücretleri belini büktü bizimkilerin de. Ama işte iflah olmaz şiir aşkı, dergiciliğin olmazsa olmazı değil mi? İnat ve ısrarla Eskişehir’in şiir yaprağı da yıllarca dayandı yoksulluğa. Derginin üstünde fiyat olmayınca kitabevleri almak istemedi. Alanlar da aman bir minnet ki sormayın. Niyet güzel de akar da lazım dergiye. Vecihi Timuroğlu kendince bir katkı yaptı, adına yakışır bir üslupla teşekkür etti dergi ekibi ve Yazılıkaya anıtının bir maketini gönderdi destekçisine. Bir süre de Eskişehir’deki İnsancıl Kitabevi destekledi dergiyi. Yaprağının bir köşesinde duyurularına yer vererek meşrebince teşekkür etti İnsancıl Kitabevi’ne dergi.
Porsuk Nehri’nin kıyısından Türkiye’nin muhtelif yerlerine gönderilen dergi Aralık 2011’deki son sayısını çıkardığında bir hoçakal yazısı yayımladı mı bilmiyorum ama ilk sayısında “Başlamak…” başlığıyla çıktığı doğrudur. Şaire, şiire ve yazıya verdiği kıymet için Yazılıkaya’ya ve onun şiir yaprağına aşk olsun. İçinden tren ve nehir geçen bir kentin şairlerinden bize kalan miras için teşekkürle…
- Öteki-Siz 16 Ekim 2021 23:30
- Ayışığı şiir ve yaşam ısrarı 03 Ekim 2021 00:18
- Basın tarihimizden bir cimrilik hikayesi 26 Eylül 2021 00:09
- Pencere ya da penceye 19 Eylül 2021 00:05
- Suzy Storck ile kanat hareketleri 11 Eylül 2021 23:40
- Yanlış kokan dizeler 05 Eylül 2021 00:28
- Doğan Ergül’e mektup 31 Temmuz 2021 23:41
- Ahmed Arif’in saklı kitabı 17 Temmuz 2021 23:44
- Kutlu Adalı’ya mektup 10 Temmuz 2021 23:59
- Dönemeç’teki tanıdık insanlar 27 Haziran 2021 00:20
- Sennur’a durum mektubu 13 Haziran 2021 00:16
- İğne, iplik, söyleşi 05 Haziran 2021 23:31