Peker’in ortak karar icabı yaptığını iddia ettiği ‘silahlanın’ çağrısının Nevzat Tarhan’ın psikolojik savaş konsepti ile bağı var mı?
Fotoğraf: Pixabay
Aldığım bir kısım eleştirinin özeti:
Medya sayfasında yazıyorsun ama medya eleştirisi yapmıyorsun nicedir…
Politik attırmalarımı beğenmiyor musunuz?
Diye mukabele etsem de biraz ihmal ettim; kabul...
Tam “Alın size…” niyetiyle medya kritiğine hazırlık olarak, CNN Türk programlarından deşifre yapıyordum ki…
Ooo…
Sedat Peker bombardımanı -mesleki tabirle- ‘asitledi’ bizim yazı planını…
Evet, Peker’in önceki akşam (14 Ekim 2021) tivit salvosundan söz edeceğim…
Bir cümle ile hülasa edersem:
Saray rejimini gayri meşru tahtına oturtacak vesikalar klasörü, zirvenin etrafındaki ateş çemberini daraltacak şemalle lebaleb doluyor…
Adliye de nereye uzanacağını kestirmenin tedirginliğinden olsa gerek, eli belinde ıslık çalarak görmezden gelip ötesinden geçmeye devam ediyor…
Fakat hazırlanacaksa ileride iddianame, görevli savcı şanslı:
Daha şimdiden hatırı sayılır kısmı hazır gibi iddianamenin…
***
Son ifşaların en kritik iki başlığı:
İlki malûm; SADAT’a sesleniş: “
'Silahlanın' çağrısını yapmam ortak fikirdi, 'oluk oluk kan dökülme çıkışını yapacağından haberdar değildik' diyemezsiniz.”
Bence ikinci çarpıcı nokta, Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Nevzat Tarhan’a dair iddiaların yer aldığı paragraflar (aynen):
- nevzat tarhanı melaike bir adam haline getirmişler. Bu kişi ergenekon davasında savcıların sanıklar aleyhine olan tanığıdır (yani zekeriya özün tanığıdır).
Peker, kısa künyesini verdikten sonra Prof. Nevzat Tarhan’ın Ergenekon sürecindeki kritik rollerine dair iddialarda bulunuyor ve:
- Tabii FETÖcüler tasfiye edilince Nevzat Tarhan gemisini yeni limanlara kırıp bir anda SADATÇI oldu.
SADAT bilahare…
Nevzat Tarhan’ı kestirdim gözüme bugün…
Yoklayın hafızayı, gelsin:
Peker’in bahsettiği dönemde akil adam olarak sık sık görüşlerine başvurulurdu, ekranlarda filan...
Eski -İslamcı- Tabip asker olarak askeri vesayete karşı mücadelesinin kıymetlilerindendi…
“Asker kökenli ama demokrat” muamelesi ile baş göz üstüneydi...
Psikolojik Savaş üzerine çalışmıştı…
Nitekim bende de bir iki kitabı vardı...
Akşam hercümerce daldım, nihayet buldum, Psikolojik Savaş kitabını…
Bu kitap üzerinden yürüyeceğiz mevzuya...
Biraz farklı bir metin olacak ancak lazım diye düşündüm:
Psikolojik Savaşın hırtlıklarına aşina olmak şart!
Hadi bakalım…
***
Nevzat Tarhan’ın, kitabın arka sayfasına da alınan Psikolojik Savaş tarifi şöyle:
“Psikolojik Savaş; klasik anlamdaki savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde, savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde yahut sorunların çözülmesinde insanların ruh haline etki ederek sonuç almak olarak tanımlanır.”
Cımbızlayarak altını çizeceğim:
- “Savaşın kazanılmasında…”
- “Savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde…”
- “Sorunların çözülmesinde…”
Vurgulayarak dikkatinize sunmamın sebebi açık:
Önsözünde kitabın amacı açıklanırken, “klasik psikolojik savaş bilgileri dışında” değinilecek sahalar belirtilirken geniş bir yelpaze çiziliyor.
Zaten neredeyse sadece girişinde “Askeri Psikolojik Savaş” ele alınıyor…
“Propaganda yöntemleri… bilgisayar devrimi, internet taarruzu…” gibi başlıkların da işaret ettiği üzere…
Kitap esas olarak toplumsal – siyasal mücadele ya da “savaş”ta iktidar tekniği olarak psikolojik savaş verme- karşı koyma kılavuzu olarak hazırlanmış…
İddiamı bir adım daha öteye taşıyacağım:
Yayım tarihinin (2002) handiyse AKP’nin iktidarı devralışıyla aynı zamana denk gelmesinin çok da tesadüf olmadığını düşündürüyor…
28 Şubat’tan “ikna odaları”na…
90’lardan itibaren İslamcı cenahı meşgul eden tüm sorunları irdeleyen başlıklar açılmasını da şahit göstererek…
Nevzat Tarhan’ın bahse konu Psikolojik Savaş kitabını AKP İktidarının olduğu kadar AKP tabanının, İslamcı kesimin el kitabı olması hevesiyle yazdığını sanıyorum…
Dil, üslup ve kısa kısa dokunmalarla örülmesi Kitabın, zaten hedef kitlesini ele veriyor…
Ez cümle:
Sedat Peker’in son (14 Ekim 2021) İfşasıyla süfli sürece dair iddialarda adı geçen Prof’un…
NEVZAT TARHAN’IN PSİKOLOJİK SAVAŞ KİTABI, AKP’NİN İKTİDAR MÜCADELESİNİN YOL İŞARETLERİNİ GÖSTERMEK ÜZERE HAZIRLANMIŞ...
Elbette Parti liderliği ve yönetiminin bu kitapla yetineceğini düşünecek değiliz…
VİP danışmanlık ki, zaten Peker de o süreçteki rollerine işaret ediyor, Tarhan ve SADAT’ın…
Kitabın misyonunu tartışmamın bir amacı da şu:
Nevzat Tarhan’ın kitabında yaşadıklarımızın ayak izlerini ararken bizi bekleyen geleceğe dair İktidar planlarının flu/teorik ipuçlarını -varsa- taramak…
Daha net ifadeyle:
Yüz yüze geldiğimiz (ve geleceğimiz) kimi (muhtemel) tuhaflıkların psikolojik savaş kitabındaki yerine göre anlamlandırmak…
Neye tekabül ettiğini görmeye çalışmak…
Çoğu parantez içi müdahaleler dışında yaptığım alıntıların kaynağı:
Prof. Nevzat Tarhan, Psikolojik Savaş Gri Propaganda, Timaş Yayınları, 15. Baskı, Ocak 2011…
Sayfa numaralarını alıntıların yanında vereceğim…
Başlarken bilvesile Psikolojik savaş tanımın vermiştik…
Kara propaganda ile devam ediyorum…
Tarhan, ‘kara propaganda’ya dair tanımlayıcı kritik notlar düşer (s. 41…43):
KAYNAK BELİRLİDİR AMA BAŞKA KAYNAKLARDAN ÇIKIYOR GİBİ GÖSTERİLİR
- ** Kara propaganda yönteminde hile, entrika, yalan, iftira, fitne, sinsilik ve sahte delil serbesttir.
(Size de Ergenekon Davası’nın sahte delillerini hatırlattı mı? Psikolojik Savaş kitabının yazarını, psikolojik savaşla ilişkisi sadece teorisyenlik mi? Nevzat Tarhan’ın Ergenekon sürecindeki rolü sadece FETÖ savcısının tanığı olmakla mı sınırlı?... Merak işte. - era)
- Kara propagandanın malzemesi yalan, iftira, bozgun çıkar’cı her türlü yol, sahte delil olduğu için, varolmayan her şeyi var gibi gösterir.
- Yalan gerçekmiş gibi ortaya atılır.
- Kara propaganda nifak sokup ortalığı karıştırmak için çok kullanılan bir yöntemdir.
- Kara propagandada kaynak daima gizlidir. Her ne sebeple olursa olsun kaynak ortaya çıktığında her türlü sorumluluk reddedilecek şekilde önceden hazırlıklı olunur.
- Amacı, muhatap insanları ruhi çöküntüye götürmektir.
- Akla gelebilecek her şeyi hedef olarak alır.
- Her şey kullanılacak bir malzemedir.
- Amacı temiz, yöntemi pis olan bir propaganda tekniği olarak…
KÖTÜLEMEK AMACI İLE YAPILACAK PROPAGANDA İÇİN PROPAGANDACI, KARŞI TARAFIN OLUMSUZ BİR TARAFINI BULUR. EĞER KÖTÜ BİR YAN BULAMAZSA UYDURUR
- Propagandacı sürekli uydurma konuları icat eder ve bunu sürekli gündemde tutarak işlemeye çalışır.
(İktidarın maiyetindeki medya yayınları bu öğüde hayli sadık mesela. -era)
- Kara propagandanın ana amacı, yerleşmiş bir inancı yıkmaktır.
- İnsanları şüpheli, kaygılı, mutsuz ve zihni karışıklık içinde tutmak arzusundadır.
“Kara Propagandanın imkânları” başlığı altında (s. 42):
‘KORKU DUYGUSU UYANDIRARAK İNSANLARDA BULUNAN DİRENME GÜCÜNÜ KIRARLAR. BÖYLECE İNSANA SIĞINACAK GÜÇ ARAMA İHTİYACI HİSSETTİRİRLER.’
- “Karşıtlarının kendi içlerinde hain elemanların bulunduğu hissini uyandırırlar. Bu nedenle muhataplarında moral çöküntüsü oluşur ve güvensizlik artışı ile durum sonuçlanır.
İKTİDAR MEDYASININ DÖNE DÖNE ‘MİLLET İTTİFAKI’NI KURCALAMASININ SEBEBİNİ İZAH EDİYOR SANKİ
Psikolojik savaşın amaçları arasında yer alır: Düşman/hasım/muhatap cephe içinde, kendi aralarında olan uyuşmazlık ve kavgalarını yaymak…
Kavga yoksa uyuşmazlık noktalarını üzerinde uzlaşılamaz, hatta konuşulamaz hale getirerek kavgaya dönüştürmek…
Enerjilerini içe hapsetmek…
Nevzat Tarhan, Psikolojik Savaş kitabında, Psikolojik Savaş ve Üniversiteler bölümü içinde Beşinci Kol Faaliyeti (s. 236) olarak ele alır bunları:
- “Aile içinde kavga çıkarılır. Sorunlar, fikir farklılıkları çatışmaya dönüştürülür…. Laf taşınır, dedikodu çıkarılır.”
Misal. CNN Türk’ün zihin zaptiyesi programlarının yayın çizgisini ve bilhassa en hırçın ve hırslısı (Hakan Bayraktar mı yoksa?) Hulki Cevizoğlu’nun performansını şekillendiren tam da bu plan...
Üstünde dururuz bu meselenin, ileride...
Koşar adım kitabı taramaya devam…
Nevzat Tarhan’ın açığı “Kitlesel iç düşman bilinci oluşturmak” başlığı (s. 234) ‘nedense’ şak diye ilgimi çekiyor:
KENDİLERİ GİBİ DÜŞÜNMEYEN HER BİREY VE GRUP, İÇ TEHDİT OLARAK ALGILANIR
- Yasalara uyan… insanlar bile niyetlerine göre potansiyel tehlike olarak algılanır ve ilan edilir.
- Yangın çıkarılmasına karşı bilinç oluşturmak için bütün kibrit ve çakmak taşıyanlar tehdit olarak algılanır…
- Niyetlerinin yangın çıkarmak olacağı propagandası ile blok oluşturulmaya çalışılır…
Keza “Gözdağı vermek” (s. 235) bölümü…
Sedat Peker “Oluk oluk kan akıtacağım” açıklamasını birlikte kararlaştırdık, dememiş miydi SADAT’la?..
Misallerle “Arif olana” anlatıyor Nevzat Tarhan; okuyalım:
- “Tarihte Moğol orduları savaş alanına gelmeden önce kendilerinin çok büyük ordu olduklarını, karşı taraftan güçlü olduklarını, direnç ile karşılaşırlarsa yakıp yıkacaklarını propaganda ederler ve düşmanı psikolojik olarak çökertirler.”
“Çökertme" faslını geçiniz…
Size de hani şu Rize’de Akşener’e yapılan saldırının akabinde (26 Mayıs 2021) sarf edilen “Bunlar daha iyi günleriniz” tehdidini çağrıştırdı mı?..i
“İstikametini kaybetmiş olanlara İktidarı teslim edemeyiz” (8 Temmuz 2021) heyheylenmelerini…
Yahut ne bileyim muhalefete (7 Ekim 2021) yekten verilen, “Ülkenin yönetimine talip olduklarını söylemekten vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını da hatırlatmak istiyoruz" ultimatomunu… hatırlattı mı?
Pekala…Yürüyelim…
Nevzat Tarhan’ın Psikolojik Savaş kitabında yaşananların fikrî izini sürmeye devam…
Alın size hep etrafında dolaşılan o “Kontrollü Gerilim Stratejisi”; sayfa 236’da yer bulmuş:
SİSTEMLİ, ORGANİZE, PSİKOLOJİK FAALİYETTE KONTROLLÜ GERİLİM UYGULANARAK HEDEF GRUBU PSİKOLOJİK ÇÖKÜNTÜ İÇERİSİNE SOKMA AMAÇLANIR
- ** Kendilerine güvende hissetmeyen, kızgın, memnuniyetsiz, öfkeli bir ortam oluşturularak hatalar yaptırılır.
- ** Böylece kalede gedik açılmış olunur… gediğin üstüne gidilerek gedik büyütülür, büyütülür.
(Sahi İktidar medyasında ha bire Millet İttifakını” “aday kim olacak” sorusuna kilitlemeye çalışarak, aday kavgası başlatarak, “millet” cenahında “gedik açılmak” isteniyor olabilir mi? Yoook canııım… da; işte çağrıştırıyor, yine de be!)
- ** Kontrollü gerilim yöntemi ile, ana mesele kullanılarak tali ve siyasi sonuçlar elde edilmeye çalışılır.
- ** Bunun için kutuplaşmayı (Dikkat: son noktası 2002’de konulan kitaptan bunlar) artıracak krizler ortaya çıkarılır.
- ** Krizler esnasında kamuoyu maniple edilir.
- ** Böylece hedef gruplar psikolojik operasyonun parçası haline gelirler.
- ** “Kamu düzenini bozuyorlar” propagandası yapılır. Bu, egemenliği elinde tutmak isteyenlerin geliştirdiği bir yönetmedir…
Şimdi anladık mı, “Kamu düzenini bozuyorlar” retoriğinin sık karşımıza çıkmasının hikmetini!..
Satır altından notlar…
HAYRETTİN KARAMAN’IN ‘ALGI OPERASYONU UZMANI’ KİM ACABA, SUALİ CAİZ MİDİR?
Propaganda bakanından (Hilal Kaplan misali) medya mürettebat şeflerine…
Konvansiyoneldekilerden sosyal medyadaki elemanlarına…
Rejimin zihin zaptiyelerinin “alayı” …
Söylem ve pratikleriyle…
Hitler’in propaganda tekniklerini harfiyen bellediklerini…
Goebbels yöntemlerine nasıl hâkim olduklarını taklitleriyle göstermekten ayrı bir tat aldığına, öteden beri aşina olduğumuzdan, dikkatimi celp etti…
Tabii daha mühimi:
Cumhuriyet döneminin hiçbir...
Ama hiçbir iktidarı, -misyonları icabı olmalı- Erdoğan iktidarı denli, neredeyse tüm kademeleriyle, psikolojik savaş taktik ve terminolojisiyle iç içe görünmemişti…
Rejim böyle fotoğraf verince…
De facto Saray uleması da aynı tedrisattan geçirilmiş olabilir mi, suali çengel attı zihnime…
Vesile olan Hayrettin Karaman’ın Yeni Şafak’taki yazısından bir pasajdı…
Hayrettin Karaman (esasında güya yakınırken, kendisinin hedef olmasından) bilvesile anlattı okurlarına (10 Ekim 2021):
“Algı operasyonu konusunda uzmanlaşmış bir grup mensubu vaktiyle şöyle demişti: 'Bana, hangi algıyı yaygınlaştırmamı istediğinizi bildirin, birkaç gün içinde ülkede, doğru olsun yalan olsun, gerçek olsun sahte olsun o algıyı oluştururum.'”
“Mensup” akraba hısım, eş dost ve spontane ortam muhabbetinde olsa, zikrederdi herhalde, hoca…
Bilakis…
‘Algım’ yanıl(tıl)mıyorsa Karaman, “algı operatörü” bir profesyonelden söz ediyor…
‘İşi’ bu (bir nevi psikolojik savaş) olan “bir grup mensubu” tarif ediyor…
Merak ettim, “Algı operasyonu konusunda uzmanlaşmış bir grup mensubu” ile bir din adamının ne alışverişi olabilir?
Ne, nasıl ve hangi ortamda; yalnız mı, bir heyet ile mi görüştü acaba, Hayretten Karaman?..
Gaye?
Propaganda – karşı propaganda usul ve inceliklerini öğrenmek mi?..
Kitle zihni nasıl yönlendirilir, ele geçirilir? tekniklerine vakıf olmak mı?
“Algı operasyonu uzman grup mensubu”nun anlattıklarından faydalandı mı; nasıl, nerede ve ne oranda? (Hı?? “Fevkalade” mi?)
İsterse rejimin uleması kimliğiyle…
İsterse Ziraat Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Üyesi ilahiyat profesörü unvanıyla cevaplayabilir:
“Dimyata giderken evdeki bulgurdan olmamak” için icabında “kurtlu bulguru da yerim” sözleriyle endişeli AKP seçmenine, ”yemeli kurtlu murtlu ve şükretmeli bugününe” mesajı verirken mi?
Velhasıl:
İktidara her ne pahasına olursa olsun sahip çıkılması fetvası salarken ahaliye, o dinlediklerinden (aldığınız ‘brifingden’ mi demeli yoksa) ne ölçüde yararlandı, Hayrettin Karaman?..
Daha mühimi:
Türkiye’de “Algı operasyonu konusunda uzmanlaşmış bir grup” kim; nerede, hangi sıfatla (şirket mi vakıf bünyesinde mi mesela) bu faaliyeti sürdürüyor?
“Devlet sırı” ise (amanınnn!) sorulmamış sayın lütfen; değilse:
“Resmi” müessese mi, paramiliter odak mı?..
Kim?..
Misal. SADAT ile var mı bir bağı?..
Yahut Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Nevzat Tarhan ile?..
HABERTÜRK’ÜN ALÇI YAZARINA SORU: ATATÜRK VE ABDÜLHAMİTTEN DAHA GÜÇLÜ TÜRK TARİHİNİN TEK LİDERİ İLAN ETTİĞİN ERDOĞAN’A, SİYASİ LİTERATÜR HANGİ UNVANI LAYIK GÖRÜR?
Ezber etti ahali; punduna getirdikçe belirtmen sayende
Eyvallah; Boğaziçi’nde siyaset bilimi kıraat ettin…
Lakin aldığın diplomanın kifayetsiz kaldığını -aşağıda göreceğimiz üzere- ettiğin lafla açık ettin… (yine)
Siperden hocan…
Liberal Düşünce Topluluğu’ndan Atilla Yayla da sufle verebilir…
R.O. Kütahyalı da ...
Son ibare olmasa dahi…
Çoğunuz Nagehan Alçı’dan söz ettiğimi anlamış olmalısınız…
Lafın nereye gideceğini, önünü arkasını kestiremeden iri iri laflar edecek, -hem de- yazar/yorumcu mevkiinde kaç kişi bulunabilir ki memlekette…
Bu müstesna hasletlerin sahibi yazarımız yine geçenlerde kulaklarını çınlattı atalarımızın; “akım derken bokum” demenin temsilini sergiledi… (Andığım tesellemeyi -atasözü- hijyen bulmayanlar: kaş yapayım derken gözünü çıkarmış da diyebilirsiniz…)
Alçı yazar…
'Tayyip Bey düşecek… ağır bedel ödeyecek. O yüzden Nagehan Alçı değişiyor' yazılarının neden ve nasıl gülünç bulduğunu göstermek isterken…
Bir bakıma, kendi açısından hâlâ ‘Tayyip Beyci olmaya devamın rasyonalitesini’ izah ederken, öyle bir çam devirdi ki…
Öyle bir paradoksun parantezine kilitleyiverdi ki savunduklarını…
Alın; muhtemelen iftiharla sunduğu şu tespit ondan:
“Tayyip Erdoğan bu rejimin başı. Atatürk ve Abdülhamid döneminden bile daha fazla devlet gücü olan Türk siyasi tarihindeki tek lider.” (4 Ekim 2021)
Çerçeveleyelim; “… daha fazla gücü olan lider.”
Lazım olur bir gün hesabıyla olsa gerek; lüzumlu hallerde İslamcılarla arasına mesafe koyma hassasiyetiyle…
Ultra liberal kimlikli görünmekten hazzettiğini sakla(ya)mayan bu zat…
Ailecek, güya memleketi “demokrasi”den mahrum bırakması nedeniyle Kemalizm düşmanı olan Nagehan Alçı, “güç sahipliği” skalasında Erdoğan lehine Atatürk mukayesesi yapıyor…
Fakat devamını getirmiyor…
Kendi vurgusuyla; Türkiye tarihinde eşi menendi bulunmayan bu güç sahipliğinin ne(re)ye tekabül ettiği faslına girmiyor…
Soru şu:
Bu benzersiz yetki ve güç sahipliği ile Erdoğan mesela Atatürk…
Ve (bilhassa) Abdülhamit’ten daha mı demokrat (nasıl?), yoksa misal, Abdülhamit’i aratacak denli müstebit (despot/diktatör) mi oluyor?
Birileri, etrafında yok mu sevenleri, dürtmeli Alçı yazarı:
Kızzııım…
Atatürk’ten, yetmiyor, Abdülhamit’ten daha çok devlet gücünü elinde toplamış Erdoğan ve İktidarını ‘tek adam rejimi” olarak tarif edenlerle benzer panorama çizdiğinin farkında mısın?
Demeli…
Ki hiçken hep olmanın diyetini ödeme mecburiyetiyle tenakuza düşmesin…
- 'Zamanın Ruhu' söyle bize: Sputnik’ten Sabah’a; grev kırıcıları ne yana düşer, bizim eski Beko İşçisi Kamber ne yana?.. 30 Eylül 2023 04:17
- ‘Beşli Çete’nin Nihat Özdemir’i ile İbrahim Çeçen Akbelen’de hayatı katlediyor ey insanlık… Desek, hedef mi göstermiş oluyoruz?.. 29 Temmuz 2023 04:40
- Muhasebe aynasına bakarak iğneli fıçıda dertleşme yazısı: Anlatılan sizin de hikayeniz olabilir mi? 18 Temmuz 2023 04:10
- Soner Yalçın’a Sözcü’deki okuru da sormalı: Kılıçdaroğlu’nu elimine etme karargahı olarak gösterilen, RTE’nin “Eski Özel Kalem Müdürü” Hasan Dağcı’nın yalısını yurt edindiğin iddiası doğru mu? 06 Mayıs 2023 04:38
- "Kılıçdaroğlu kazanamaz" yargısına iman ederek "millet"i devirmeye kalkmak, muhalefeti bölerek "Erdoğan kazansın" demenin Akşenercesi olur!.. 04 Mart 2023 04:22
- Atacağım hiçbir başlık, bu alengirli işleri izah edemez, isterseniz buyurun bir de siz deneyin… 24 Aralık 2022 04:48
- Otopsi Masası Raporu 2: Hulki Cevizoğlu gibi ikametgahını Saray’ın Bekçi Kulübesine aldıran ‘Ulusalcılar’ bakın kime benziyor… 10 Aralık 2022 04:27
- Otopsi masası raporu: Ahmet Hakan "gereğini yapıyor" olmanın gözünü çıkarırken, "yayın yasağını savunan genel yayın yönetmeni" olarak tarihe geçti 03 Aralık 2022 03:32
- Embedded Cüneyt (Özdemir) "Z Kuşağı"nı Saray'a "iliştirme" mesaisinde 03 Eylül 2022 04:20
- Halkı, basın özgürlüğü mücadelesiyle dayanışmaya çağırdığımız destek kuvveti saymakla yetinmeyelim… Medyanın demokratikleştirilmesi mücadelesinin kurucu öznesi, ikinci asli ayağı olarak örgütlemeyi tartışalım… 13 Temmuz 2022 04:40
- Rasim O. Kütahyalı herhangi bir devlet kurumunun elemanı mı? Değilse, neden ‘devletin bazı kurumlarındaki üstadlarımız’ diyor? Kim bu üstadları? 07 Haziran 2022 04:10
- İmamoğlu otobüsü devirdi – 2: Sol muhalefetin huzuruna Özkök ve Alçı ile çıkmanın, Cem Küçük ile ‘sivil ölüm’ mahkûmu 'Barış akademisyenleri’ni ziyarete gitmekten ne farkı var!.. 17 Mayıs 2022 00:06