15 Ekim 2021 10:19

Taliban’ın Türkiye ziyareti: Kadınlar Taliban’ı tanımıyor, Taliban’ı tanıyanı da tanımıyor

Taliban'ın Türkiye ziyareti

Fotoğraf: Doğukan Keskinkılıç/AA

Paylaş

Taliban’ın üst düzey yetkilileri, Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun davetiyle ilk resmi ziyaretlerini Türkiye’ye gerçekleştirdi. Türkiye, Kabil'de büyükelçiliği bulunan ve diplomatların eskisi gibi çalışmaya devam ettiği tek NATO ülkesi.

İktidar, halen terör listelerinde yer alan, Afgan halkına, özellikle de Afgan kadınlara zulmeden Taliban’ın yetkilileriyle bu samimiyeti “insaniyet ve kardeşlik”le açıklıyor. Taliban’ın tanınmaması, meşrulaştırılmaması talebi Afgan zulmü nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan kadınların en temel taleplerinden biriyken, Taliban’ın Türkiye’yi ziyareti “Kadın ve kız çocuklarının eğitimi ve iş hayatında çalışabilmesi tavsiyelerimizi ilettik” cümlesi öne çıkarılarak sunuluyor. 

Afganistan’ın 2001 yılında ABD tarafından işgali “kadınları özgürleştirmek” bahanesiyle gerçekleştirildi. Bugün de Taliban’ı resmen tanıma ve meşrulaştırma anlamına gelen bu ziyaretlerin öne çıkarılan “gerekçeleri”nden biri Afgan kadınların eğitim ve çalışma hakkı. Asıl mesele, sonraki cümlelerde dillendiriliyor. AKP iktidarına göre “Türkiye’nin bölgede oyun dışı kalmaması, aksine bizzat oyun kurucu olması” için böyle görüşmeler yapması lazım. Hatta hem Erdoğan hem Çavuşoğlu “Uluslararası güçlerin Taliban yönetimiyle angajmana geçmesinin gerekliliğini anlatan, bunu sağlayacak olan aktör olduklarını” vurgulayıp duruyor. 

Zengin yer altı kaynakları ile iştah kabartan Afganistan’da uluslararası güçler yerin üstünde yaşayanlara ne olduğu konusuyla, bu konu o iştahın doyurulmasına hizmet ettiği oranda ve biçimde ilgileniyor. 

Afganistan; ABD, Çin ve Rusya’nın başını çektiği, Hindistan, Pakistan ve İran gibi bölge ülkelerinin dahil olduğu ve Türkiye’deki Erdoğan iktidarının da rol kapmaya çalıştığı egemenlik mücadelesinin önemli merkezlerinden biri. Bir taraftan Taliban’ı terör listesinde tutup diğer taraftan uluslararası meşruiyet kazanması için müzakere dahil bütün kanalları açan uluslararası güçler ve ülke iktidarları bunu “ülkenin istikrarı” ile açıklıyor. “İstikrar”dan anladıkları ise, “sıcak çatışmanın olmadığı, ticari ve diplomatik anlaşmaların yapılabileceği tek muhatabın bulunduğu, sınırlarından terörün ve kaosun taşmadığı şartların sağlanması.” Taliban gibi vahşi bir örgütle on yıllardır yaşayan Afganların can korkusu, yaşadıkları belirsizlik ve güvensizlik ise “kendi ülkelerine yaşanacak göç tehlikesi”nden başka bir şey ifade etmiyor onlara.  

Biliyoruz ki bu “istikrar”, Afgan kadınlar için yaşam kaygısının, hak gaspının, ekmek derdinin, şiddet sorunun, baskının yaşanmadığı bir ülke anlamına gelmiyor, gelmeyecek. Tam aksine, Taliban’ın meşrulaştırılmasıyla artan gücünün kadınların üstüne her geçen gün daha fazla bir karabasan gibi çöktüğü ortada. Sadece bir örnek; Taliban öncesi dönemde özellikle kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet suçları davalarına bakan 220 kadın hakim, Taliban’ın cezaevlerinden salıverdiği ve kendi saflarına kattığı şiddet suçlularının intikam planlarının hedefi haline geldiklerini, evlerinin Taliban güçlerince basıldığını, akrabalarının şiddete uğradıklarını anlattı. Her yeni gün, zulüm yönetiminin yeni suçları açığa çıkıyor. 

Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinin ardından hem Türkiye’de hem dünyada kadın örgütleri ortak tepkiler örgütlemişlerdi. Örneğin Eşitlik İçin Kadın Platformu “Afganistan’ın Taliban yönetimine terk edilmesini, Taliban yöntemleri kadar acımasız buluyoruz. Türkiye’yi yönetenlere hatırlatıyoruz. Taliban ‘tanınacak’, ‘inanç birliği içinde’ temasta bulunacak bir yönetim değil, kadın ve insan hakları düşmanı köktendinci bir suç örgütüdür! Bütüncül bir göçmen politikası oluşturarak, Taliban’ı değil, Taliban yönetimi altında ezilen Afgan sivillerini dikkate alan, onları ‘pazarlık nesnesi” gibi görmeyen, en temel yaşam haklarını gözeten bir yaklaşımı görmek istiyoruz. Bizler Taliban’ı tanımıyoruz, Taliban’ı tanıyanı da tanımıyoruz” demişti. 

AKP yönetiminin Taliban yönetiminin tanınması ve meşrulaştırılması anlamına gelen bu ziyareti organize etmesi, Türkiyeli kadınlara “Biz de size tanımıyoruz, ne dediğinizi, ne istediğinizi zerre umursamıyoruz” dediğini gösteriyor. Ziyareti Afgan kadın ve kız çocuklarının eğitim ve çalışma hakkıyla gerekçelendirmesi ise sadece mide bulandırmıyor, aynı zamanda büyük öfke uyandırıyor. 

Afganistanlı kadınların kaderiyle kaderimizin ortaklığı, bu ziyarete yönelik tepkilerimiz sadece “uzakta acı çeken kız kardeşlerimiz için duyduğumuz keder”den değil. Kendi Talibanlarımızla ve topyekûn içine itilmeye çalışıldığımız karanlıkla ancak bu ortaklığı görürsek mücadele edebileceğimizi bilmemizden. Bu ortaklığı, Afgan kadın örgütü RAWA, Ekmek ve Gül’e verdiği röportajda tane tane anlatmıştı. 

“Bizler, Taliban’ın ‘ılımlı’ yüzünün kısa bir süre için olduğunu ve önünde sonunda Orta Çağ’dan kalma suç yöntemlerine geri döneceklerini biliyoruz. Herhangi bir hükümet Taliban İslam Emirliği’ni resmi olarak tanır ve meşrulaştırırsa Afgan kadınlar bunu affedilemez bir ihanet sayar… Dünyanın diğer yerlerindeki kadınlar bizim kuvvetli sesimiz haline gelebilirler. Taliban vahşileriyle yaptıkları kirli anlaşmalara devam etmemeleri için hükümetlerine baskı yapabilirler.” 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa