75. yıl: Dört dönemde NBA (1)

Fotoğraf: New York World-Telegram and the Sun staff photographer / Wikimedia Commons

75 yıl önce kuzeyin sanayi kentlerinde, buz hokeyi salonu sahiplerinin boş günleri doldurup gelirlerini artırmak için kurduğu BAA (Basketball Association of America), 1949’da NBL (National Basketball League) ile birleşti ve NBA adını aldı. Ligin bugünkü görkemli haline erişmesi zamanla, bir yandan büyük emek ve mücadelelerle öte yandan yaratıcılık ve cesaretle oldu. NBA’in 75. yıl için hazırladığı “NBA Lane” tanıtım filminde Bill Russell’ın dediği gibi “Oyun gittikçe daha güzel oluyor.” Kareem’in çengel atışından atletik uçuş deneyimlerine, mesafe tanımayan üçlüklerden beş pozisyonu da oynayabilen çokyönlülüğe oyunun evrimini takip etmek keyif verici.

NBA’in 75. yıl reklamı açıkçası bana da ilham verdi. Bu iki yazılık seri, NBA’in 75 yıllık “yol”unu dönemlere ayırmayı hedefliyor. Tarihin akışı, oyunun ve ligde/ülkede olup bitenlerin evrimine paralel şekilde dönemleri açıp kaparken tek bir yılı ya da gelişmeyi öne çıkarmaktan uzak duracağım. Ancak ligin değişiminin oyunun gelişiminden fazlası olduğunu göstermeye çalışacağım.

KURULUŞ

NBA, mütevazı kuruluş yıllarında ulusal değil bölgesel bir ligdi. “Batı” o dönemlerde en fazla “Ortabatı” olarak adlandırılan Illinois, Ohio, Minnesota, Missouri gibi eyaletleri imliyordu. İletişim ve ulaşımın sınırları bu durumu zorunlu kılıyordu.* Lig beyazların ligiydi ve “Bay Basketbol” lakaplı George Mikan tek hakimdi. Mikan o döneme kadar “kısaların oyunu” olan basketbolu değiştiren ve 40 yıllığına uzunların krallığına teslim eden isimdi. Takımı New York’a geldiği zaman MSG’nin afişlerinde “MIKAN VS KNICKS” yazılıyordu.

Mikan, Red Auerbach’ın deyimiyle “İnsanların arasındaki dev”di. Yeni bir türün habercisiydi ve hakimiyeti sınırlanmalıydı. Mikan’ın etkisiyle üç saniye koridoru genişletildi ki Mikan tipi oyuncular topu potaya daha uzaktan almaya zorlansın. Ayrıca şut sonrası inişe geçen topa müdahale “goaltending” kuralıyla yasaklandı. Mikan o dönemde bu kadar yükseklere erişebilen nadir isimlerden biriydi, bu yüzden NCAA’e 1944’te getirilen kural profesyonel basketbola adapte edildi.

Oyunu güzelleştiren en önemli değişim 24 saniye kuralıydı. 22 Kasım 1950’de Fort Wayne Pistons, Mikan’ı yenebilmenin tek yolunun “Topa maç boyu hakim olmak” olduğunu keşfetti. Pistons, mümkün olduğunca top dolaştırıp, pas yaptı, tempoyu düşürdü ve maçı 19-18 kazandı. NBA tarihinin en düşük skorlu müsabakası sonrası Lakers Koçu Johnny Kundla “Böylesi bir oyun profesyonel basketbolu bitirir” dedi. Dört yıl sonra bir şeyleri değiştirmezse yok olup gideceğini gören NBA 24 saniye kuralını getirdi. Artık oyun hızlanacak, atletizm önem kazanacak, yeni yetenekler ortaya çıkacak, siyah oyuncular lige girecek ve iş değişmeye başlayacaktı. Aynı yıl zorlu çalışma koşullarına karşı oyuncular kendi aralarındaki birliği kurarak Oyuncular Sendikasını ete kemiğe büründürdü.

MÜCADELE

Yeni dönemin getireceklerini ilk fark eden Boston Celtics Koçu Red Auerbach’tı. “Hokeyci basketbolu”ndan zarif ve atletik oyuna giden yolda en doğru adımları o attı. Zaten 1950 draftında ilk siyah oyuncuyu (Chuck Cooper) seçen de oydu. Celtics hanedanının ilan edildiği 1957 finalinde sahadaki tek siyah Bill Russell yeni dönemin simgelerindendi. Profesyonel basketbol geniş kitlelere hitap etmeye başlarken takım sahibi profili de “hokey salonu sahipleri”nden daha zengin ve gaddar para babalarına doğru değişmeye başladı. Ekonomik fırsatlar artıyordu ve lig, NFL ve MLB’nin ardından 1960’ta Batı’ya açıldı. Minneapolis Lakers’ın Los Angeles’a taşınması bir milattı.

NBA bir yandan tekel konumunu koruyabilmek için ABL ve sonrasında ABA gibi rakiplerini, bir yandan patronların kârlılığını sürdürebilmek adına oyuncularını ezmeye çalışıyordu. Gittikçe daha çok siyahın lige girmeye başladığı ’60’larda oyuncular bu öncülükle sert bir mücadeleye girişti.**

ABL’in üç sayılık atışı, ABA’in oyunculara daha cömert imkanlar sunması ayrıca siyahlara karşı adı konmamış bir kotayı koruyan NBA’e göre onların kendilerini daha rahat ifade ettiği şartları sağlaması ligin üzerindeki baskıyı artırıyordu.

Ülkede mücadele halindeki ezilen kesimlerin büyüyen etkisi altında 1970’te sporun en büyük yıldızlarından Oscar Robertson’ın lige karşı açtığı antitekel davası NBA-ABA birleşmesini engelleyerek oyunculardan yana esen rüzgarı güçlendirdi. Davanın 1976’da kazanılmasıyla bugünkü serbest oyuncu yasaları kabul edildi. Artık hem oyuncuların statüsünün değişeceği hem ligin büyüyeceği yeni bir çağ başlıyordu. Haftaya buradan devam edeceğiz.

* ABD gibi devasa bir ülkede LA’den New York’a gitmek ciddi bir meseleydi. Bunu kaldırabilecek bir spor endüstrisi henüz ortada yoktu. Bu yüzden “Batı açılımı” NFL’in LA Rams’i ve 1950’den itibaren SF 49’ers’ı ile sınırlıydı. MLB bu akıma 1958’de Giants’ın San Francisco’ya, Dodgers’ın LA’e taşınmasıyla katıldı. NBA ise 1960’ta Lakers’ın Minneapolis’ten LA’e transferini bekleyecekti.

** Bu süreçleri daha ayrıntılı okumak isteyenler üçer yazılık “NBA’i değiştiren emek mücadelesi” ve “NBA’e sendika nasıl girdi?​” serilerine bakabilir.

Evrensel'i Takip Et