Selim Ölçer ve yoksullukla mücadeleye ceza
Mehmet Selim Ölçer | Fotoğraf: MA
1996 tarihli Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın 30. maddesi, “Herkes, yoksulluğa ve toplumsal dışlanmaya karşı korunma hakkına sahiptir” der.
Kim koruyacak?
Yoksulluğa karşı korunma bir insan hakkıdır. Bu hakkı savunmak demek, insanların, barınma, beslenme, sağlık, eğitim hakkını da savunmak demektir.
Birleşmiş Milletler (BM) Dünya İnsan Hakları Konferansı Viyana Belgesinin (haziran 1993) 5. maddesinde, bütün insan haklarının evrenselliğinden, birbiri ile irtibatından, birbirine bağlı oluşundan, bölünmezliğinden, bütünselliğinden söz edilir.
Yoksulluğa karşı mücadele bir insan hakları mücadelesidir ve çeşitli formlar altında yapılabilir. Kimi durumlarda da hak temelli mücadele ile yardım ve ihtiyaç temelli çalışma bir arada sürdürülebilir. İnsan hakları savunucuları, hak sahibi olup da hakları ihlal edilen kişilere tıbbi, psikolojik, hukuksal destek sunarlar ve onlarla dayanışma gösterirler.
Derin Yoksulluk ve İnsan Hakları Kılavuz İlkeleri, BM İnsan Hakları Konseyi tarafından 21/11.2 sayılı ilke kararıyla 27 Eylül 2012 tarihinde oy birliğiyle kabul edilmiştir (Derin Yoksulluk Ağı çevirisi için bakınız: https://www.ihd.org.tr/derin-yoksulluk-ve-insan-haklari-kilavuz-ilkeleri/).
Belgenin ön sözünde (2 ve 3. paragraf) yoksulluğun ve derin yoksulluğun tarifi vardır. Tarif BM Ekonomik, Sosyal Kültürel Haklar Komitesi tarafından yapılmaktadır: İkinci paragraf şöyledir: “Yoksulluk yalnızca ekonomik bir sorun değil, daha ziyade hem gelir eksikliğini hem de onur içinde yaşayabilmek için gereken temel imkanlardan yoksunluğu içeren çok boyutlu bir olgudur. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi 2001 yılında, yoksulluğun ‘Bireylerin, yeterli bir yaşam standardına ve diğer medeni, kültürel, ekonomik, siyasi ve sosyal haklara sahip olmak için gerekli olan kaynaklardan, becerilerden, seçme haklarından, güvenlikten ve güçten sürekli veya kronik olarak yoksun bırakılmasıyla ortaya çıkan bir insanlık hali’ olduğunu belirtmiştir (E/C.12/2001/10, para. 8). Derin yoksulluk ise “Gelir yoksulluğu, insani gelişim yoksulluğu ve toplumdan dışlanma unsurlarının bir arada görülmesi” olarak tanımlanmıştır (A/HRC/7/15, paragraf 13); bu koşullar altında, uzun süreli temel güvenlik yoksunluğu, insanların hayatlarının birçok alanını aynı anda etkilemekte ve haklarını öngörülebilir gelecekte geri kazanma imkanlarını ciddi ölçüde tehlikeye atmaktadır (bkz. E/CN.4/ Sub. 2/1996/13).
Üçüncü paragraftaki değerlendirme de şöyledir: “Yoksulluk, başlı başına acil bir insan hakları sorunudur. İnsan hakları ihlallerinin hem nedeni hem de sonucudur ve başka ihlallere de yol açan bir koşuldur. Derin yoksulluk yalnızca medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların pek çok kez ihlal edilmesiyle değil, aynı zamanda yoksulluk içinde yaşayan insanların genellikle onurlarından ve eşitliklerinden düzenli olarak yoksun kalmasıyla ortaya çıkar.”
Kısa adı Sarmaşık Derneği olan Sarmaşık Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği, Nisan 2006 yılında Diyarbakır’da, aralarında Selim Ölçer’in de bulunduğu 32 kişi tarafından yoksullukla mücadele amacıyla kuruldu.
Selim Ölçer kimdir diye soracak olursanız; O, çok değerli bir insan hakları savunucusudur. Kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı bir hekimdir. Daha önceki yıllarda TTB başkanlığı ve TİHV genel sekreterliği görevlerinde bulunmuştur.
Sarmaşık Derneği, 22 Kasım 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 677 sayılı KHK ile (6 sayılı listede kapatılan 375 derneğin adı yazılıdır ve Sarmaşık Derneği 126. sırada yer almaktadır) kapatılmıştı.
Dernek, kapatılmadan önce 3 binden fazla yoksul aileye, gıda, sağlık, eğitim, yakacak, barınma konularında yardım ediyordu.
Dr. Selim Ölçer de Sarmaşık Derneğinde yöneticilik yapmıştı.
Dr. Selim Ölçer, 11 Ekim 2021 tarihinde Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmıştır.
Derneğin yoksullukla mücadele programı doğrultusundaki faaliyetleri (yoksul ailelere, gıda, sağlık, yakacak, barınma konularındaki yardım faaliyetleri) yasa dışı örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme faaliyeti olarak değerlendirme konusu yapılmıştır. Bu büyük bir yanlıştır.
Suç ve cezalar şahsidir. Bir aileden bir kişi bir suç işlemişse, o ailenin bütün fertleri suçlu ilan edilemez ve cezalandırılamaz.
Kolektif cezalandırma Orta Çağ hukukunda geçerlidir. Çağımızda ceza yasaları istihbari raporlara, bilgilere ve değerlendirmelere göre değil somut kanıtlara dayalı olarak uygulanır.
Dernek çalışmalarının ve elbette dernek yöneticisi olarak Dr. Selim Ölçer’in, bilerek ve isteyerek yasa dışı bir örgüte yardım yaptığı şeklindeki bir değerlendirmenin hukuksal hiçbir dayanağı bulunmamaktadır.
Bu tür değerlendirmeler insan hakları çalışmalarını kriminalize etme çabası anlamına gelir ve kabul edilemez.
- Sonrası... 22 Haziran 2023 04:20
- İnsan hakları standartları ve değişim 15 Haziran 2023 04:10
- İnsan haklarının korunması sorunu 08 Haziran 2023 04:21
- Yeni bir güne uyanabilmek: Yaşamak! 01 Haziran 2023 04:21
- AYM kararlarına uyum ve uygulama sorunu 25 Mayıs 2023 04:22
- PKK ve ETA'nın savaşı ve aileler 18 Mayıs 2023 04:19
- Yeşil Sol Parti Çankaya'dan: Sekiz paragrafta atılacak devrimci adımlar 11 Mayıs 2023 04:41
- AİHM kararlarına uyum göstermek 04 Mayıs 2023 04:19
- Hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygı ihtiyacı 27 Nisan 2023 04:21
- Devletin savaş harcamaları üzerine 20 Nisan 2023 04:18
- Cumartesi Annelerinin toplanma özgürlüğü, polis ve Anayasa Mahkemesi 13 Nisan 2023 04:01
- Yeni dönem mi? 06 Nisan 2023 04:21