22 Ekim 2021 00:01

Bir kez daha sanat manat

Tank üzerinde bir tabut. Tankın namlusunda boş bir fotoğraf çerçevesi asılı.

Görsel: Özcan Yaman/Evrensel

Paylaş

Ahmet Güneştekin’in Diyarbakır, Keçi Burcu’nda açtığı ‘’Hatıra Odası” sergisi hem siyaset hem de sanat dünyasında hâlâ yankılanıyor. Üzerine çokça tartışılabilir, eleştirilebilir. 2013 yılında yine Evrensel’de yazdığım “Sanat-Manat” isimli yazımı aklıma getirdi. Güncelliği bakımından alıntılıyorum.

“… Son yıllarda çokça duyduğumuz, katıldığımız sanat festivalleri, sanat günleri, bienaller, contemprorayler ve bazıları daha spesifik halde gerçekleştirilen fotoğraf, sinema, kısa film vd. adlarla düzenlenen etkinlikler ne işe yararlar?

İlk bakışta büyük, çok büyük sanat etkinlikleri. Paraların su gibi aktığı, boy boy reklamların yapıldığı yerli ve yabancı bir sürü sanatçının katıldığı organizasyonlar. Bu konu değişik yönleriyle ele alınabilir. Benim üzerinde durmak istediğim, organizasyon ve izleyici ilişkisi.

Şimdi bazı arkadaşlar onca sorun varken bula bula sanat faaliyetlerini mi buldun diyecekler. Doğrudur, güncel bir yığın sorun yaşanırken bir grup insanın / iktidarın sanat manat derdi o kadar önemli mi? Evet önemli… “Noviembre” isimli İspanyol filminin son sahnesi şöyledir. “Sanat, geleceği içinde barındıran bir silahtır.” 

Ve sanat-manat…Hem izleyen olarak hem katılımcı olarak bazılarının içinde yer aldığım bu etkinlikler de şunu gördüm;A) Devlet ve kurumları (resmi), büyük sermaye şirketi ya da her ikisinin organize ettiği bol sponsorlu etkinlikler hem reklam (Yalnızca paralı değil, ana haberlere bile konu olabilen haber niteliğiyle de medyada yer alan / gizli reklam diyelim) hem katılımcı sanatçı bolluğu, hem izleyici sanatçı bolluğu  hem de sanatseverler (izleyici) gibi  yani reklam diliyle ‘hedef kitle’yi vuran organizasyonlar olabiliyor.B) Dernek, vakıf, oda, parti gibi kurumların kendi tabanlarına hitap eden küçük çaplı etkinlikler de yapılıyor. Bunlar daha çok bağış toplamaya yarayan kültür ve sanat faaliyetleri olarak düzenlenen konserler şeklinde gerçekleşiyor.C) Sanat kurumlarının başında olup, yaptıkları etkinlikler vardır. Bursa Fotofest, Tekirdağ Fotoğraf Günleri gibi. Film günleri vd. Bunlar da sponsorluk ilişkilerine göre izleyicilerle buluşabiliyor ya da buluşamıyorlar. Bazıları gelenekselleşebiliyor ya da kaybolup gidiyor.D) Bir de yerel yönetimlerle iş birliği yapılarak destekle (sponsorluk değil!) uluslararası veya ulusal sanat etkinlikleri var. Amaç sanatın aracılığı ile yaşamın sorgulanması… Bazen izleyicisi ile buluşan bazen de buluşamayan.E) Sanattan elde edilen birikimle “ücretsiz” yapılan, büyük kitlelerle buluşulan, sanatçıların kolektif destek verdikleri Grup Yorum’un gelenekselleştirdiği halk konserleri var.Bu şekilde daha birçok kategorilere ayırabiliriz…

Peki neden sanat bu kadar çok sevilir? Başta büyük sermaye olmak üzere devletin kurumları destek olur? Çünkü sanat İDEOLOJİKTİR. Çünkü sanat SİYASİDİR. Çünkü sanat GÖRÜNÜRLÜK sağlar…

Onun içindir ki her sanatsal etkinlik sınıfsal bir içerik taşır. İktidarlar sanatı çok sever. (bk. Hitler ve Almanya Tarihi) İktidara gelmek isteyenler sanatı kullanır. (bk. Mediciler/Floransa) Sermaye sanatı çok sever (bk. Sosyal sorumluluk projeleri vs.) Hükümetler icraatlarını sanatı kullanarak görünürlüklerini arttırırlar. (bk. AKP’nin projeleri) neyse uzatmayayım.

Sanat dendiğinde yukarıda saydığımız sorunlu alanlarla ilişki içinde olanlar var. Siyasi ve ideolojik yanı bir kenara bırakıp (bıyık-sakal hikayesi gibi) sanatsal etkinlik(!) yaptıklarını iddia edenler, hem de meseleyi sınıfsal boyuttan, ekonomik ihtiyaçlar boyutuna çekip haklılık peşinde koşan kişi ve kurumlar. İçeriği muhalif, biçimi iktidardan yana neyse…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa