23 Ekim 2021 00:05

Bir parmak bal

Görsel: Dune-Çöl Gezegeni afişinden alınmıştır.  

Paylaş

Frank Herbert’in 1965’te yayımlanan “Dune” romanı yalnızca bilim kurgu edebiyatında değil, sinemada da kalıcı etkiler yarattı. Romanın yayımlanmasından bir süre sonra Şilili büyük Yönetmen Alejandro Jodorowsky, kitabı sinemaya aktarmak için kolları sıvadı. Yetenekli bir ekibi de etrafına toplayarak “Dune”un dünyasını yaratmaya soyundu. Gezegenler, mekanlar ve karakterler görselleştirildi. Jodorowsky’nin bu yoğun çabası filmi hayata geçirmeye yetmedi ve proje sinema dünyasında “Çekilememiş en iyi film” olarak anılmaya başlandı. Bu konuda daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler 2014 tarihli “Jodorowsky’s Dune” adlı belgeseli izleyebilirler.

Modern bilim kurgunun, özellikle de epik uzay maceralarının temel yapıtları arasında yer alan “Yıldız Savaşları” ve “Yaratık”ın görsel dünyası Jodorowsky’nin ekibinde yer alan kişilerce inşa edilirken o çalışmalardan hayli yararlanıldığı ortaya çıkmıştı. Yani filme çekilememiş olsa da Jodorowsky’nin hayal gücü bilim kurguya büyük katkı sağladı. Bu çok ses getiren roman 1984’te David Lynch tarafından beyaz perdeye aktarıldı. Övgüler aldı almasına ama hayranlarını tam olarak tatmin ettiğini söylemek zordu.

Şimdi büyük beklentinin ardından Denis Villeneuve’in yönetmen koltuğunda yer aldığı yeni uyarlama vizyonda: “Dune Çöl Gezegeni”. Villeneuve yanına Jon Spaihts (Karanlık Saat, Prometheus, Uzay Yolcuları) ve Eric Roth’u (Forrest Gump, Münih, Benjamin Buttton’un Tuhaf Hikayesi) da alarak yazmış senaryoyu. Film Lynch’in yorumu kadar karanlık değil öncelikle. Hikaye olarak da Frank Herbert’in metaforlarına sadık kalmaya çalışıyor.

10000’li yılların başında Arrakis adlı gezegende açılıyor yapım. Evrendeki birçok şeyin devamlılığını sağlayan özel bir baharat bulunduğu için sömürge haline getirilen bu gezegen zalim Harkonnen’ler tarafından işgal edilmiştir. Bir gün imparator bu imtiyazı Harkonnen’lerin elinden alır. Yine imparatorluk emriyle Atreides hanedanından gezegeni işgal etmesi ve baharat üretimini sürdürmesi istenir. Antreides dükü Leto kötü sonuçları öngörse de bunu kabul etmek zorunda kalır. Öte yandan Leto’nun sevgilisi ve bir rahibeler örgütü üyesi Jessica’nın başka bir ajandası vardır. İkilinin çocuğu Paul, annesi tarafından özel olarak yetiştirilmiştir. Filmin hemen başında onun ‘seçilmiş kişi’ olabileceğini öğreniyoruz. Yaşadıkları güzel gezegeni bırakıp Arrakis’e giden Atreides hanedanı bir kompo sonucu ortadan kaldırılır, Paul ve Jessica bu kıyımdan kurtulur ve çöle sığınırlar. Orada onları yıllardır her türlü işgale karşı direnen çöl halkı Fremenler beklemektedir.

Evet, ilk bölümün hikayesi bu kadar. Haliyle film de yukarıdaki özet gibi yarım kalıyor bir anda. Hikayeyi bilenler, romanı sevenler açısından devamını beklemek bir motivasyon kuşkusuz. Ama bilmeyenler için durum daha farklı olabilir. Öte yandan Yönetmen Denis Villeneuve (Düşman, Scario, Arrival, Blade Runner 2049) ve Görüntü Yönetmeni Greig Fraser’ın (Rogue One, Foxcatcher, Kibarca Öldürmek, Kanıma Gir) çarpıcı bir görsel dünya yarattıklarını söylemek mümkün. Fakat bu mümkünlerin arasına hikayeye dair bütünlüklü bir şeyler söylemeyi koyamıyoruz maalesef. Yukarıda da ifade ettiğim gibi yarım kalmışlık hissi ağır basıyor filmin hikayesi düşünüldüğünde.

Oysa tamamlandığında üzerine çokça konuşulacak malzeme de var. “Büyük insan liderlik peşinde koşmaz, ona bunun için çağrı yapılır” gibi havalı lafların, ‘seçilmiş insan’ masallarının bu çağda bir anlamı var mıdır? Paul’un temsil ettiği beyazlığın, çöl insanları Fremen’lerin neye karşılık geldiğinin üzerine kafa yormak icap eder mi? Ve daha birçok soru sorulup yanıtların peşine düşülebilir fakat bu malzeme olanak tanımıyor şimdilik. En nihayetinde 2. Dünya Savaşı sonrası konseptinin bir yansıması olarak inşa edilen Dune evreninin bugün nasıl yorumlanacağı merak konusu. Açıkçası bu ilk film dünyayı görselleştirmekte mahir ama hikayeyi derinleştirmekte biraz cimri görünüyor.

Filmin esas oğlanı Paul olmasına rağmen, açılışın bir Fremen kadını Chani’nin sesinden yapılmış olması hikayeyi de onun gözünden izleyecekmişiz hissi uyandırıyor. Bu sonraki film için bir umut kapısı olarak anlamlı ama o kadar şimdilik.

 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa