23 Ekim 2021 23:29

‘İtibar’ meselesi

Tepsideki ekmekleri tutan çocuk elleri.

Fotoğrağraf: MA

Paylaş

Kirvem,

Şu günlerde halkımızın kahir ekseriyeti doğru dürüst kaynayamayan tencerelerinin derdine düşmüşken, keza hemen her yaştan bilumum işsizler ordusu memleket sathında sabahın köründen akşamın geç saatlerine kadar kapı kapı gezip belki bir baltaya sap, bir testiye kulp olmanın umuduyla çırpınıp, aynı zamanda da dur durak demeden kaldırım mühendisliğine soyundukları halde elleri boş kulübelerine dönerken, beri yandan  ülkemizin en şatafatlı, en tepedeki koltuklarını “mesken”  tutmuş muhterem zevatın neredeyse tümü, ikide bir “Benim halkım, benim milletim” deyip, kendilerince sözde “baş tacı” yaptıkları halkın hal ile ahvali, her geçen günün ardından hangi dipsiz kuyulara doğru sürüklendiğini sanki görmemek için ellerinden gelen her türlü hileli hurdalı yolları, Ali Cengiz oyunlarını deneyip, bir nevi “Cambaza bak” taktiğiyle günlerini gün etmekle meşguller…

Nitekim her biri bilmem kaç “asgari ücret” veya “yoksulluk sınırı”nı yine bilmem kaç kez sollayan fiyatlarıyla el yakıp dudak uçuklatmanın yanı sırra, ayrıca hepsi de kim bilir hangi gavurun döllerinin tezgahlarında üretilen, kimileri; Ray-Ban, Mustang, Prada, Chanel, Fendi, Dolce & Gabbana, Cartier, Daniel Klein, Guess, Osse, Safilo, Vogue, Inesta, Hawk, Miu Miu gibi lakaplarıyla ünlü güneş gözlüklerini her fırsatta, en önemlisi de “şehit“ cenazelerindeki bayrağa sarılı tabutların önünde takıp, takıştırıp, ardından da ortalarda “avara kasnak“ misali gezinirken, öte yandan karga burunlarının üstüne yerleştirdikleri bu fiyakalı, bu pahalı gözlüklerinin aslında tam anlamıyla memleketimizin gerçek manzaralarını görmeyi engelleyen birer  “at gözlüğü” olduğunun acaba farkındalar mı?

Özüme kalırsa, daha da doğrusu kendi payıma boyumdan büyük bir laf edip, bu konuda illa da ahkam kesmem gerekirse; diyeceğim şu ki, ülkemizin sathında birbirinin peşi sıra dizilen şu veya bu baptaki meselelerimizi görmekten aciz olan bu at gözlüklü siyaset erbabının, el alemin üretip piyasaya sürdükleri bu gözlükleri takarken, kendilerince belki de “İtibardan tasarruf olmaz” hükmünce gerçekleştirmeye yelteniyorlar ama, diğer taraftan da sabah akşam, her şeyi  “yerli ve milli” gözle görmekten yana mangalda kül bırakmayacak kertede yağıp gürleyenler, itibar sevdasıyla taktıkları bu cafcaflı gözlüklerle etraflarını seyreylerken, acaba camından çerçevesine, vidasından boyasına varıncaya kadar tümüyle yabancı diyarlardan ithal edilen bu gözlüklerle amiyane deyimiyle etraflarını dikizlediklerinde, gerçekten de, dünya alem nezdinde itibarlarının kaç kırat olduğunu acaba merak ediyorlar mı?

Yine özüme kalırsa; itibarı güneş gözlüklerinde ya da kravatlarda arayıp, bundan medet uman iktidardaki muhteremlerin bu “itibar sevdası” yüzünden  “milli”  paramız resmen pula dönüştüğü için el alemin kapılarında, tefecilerin eşiklerinde tıpkı bir zamanlar olduğu gibi, “yetmiş sente muhtaç” haldeysek, ol vakit milletçe halimiz ahvalimiz, öncelikle de üzerine tir tir titreyip, kem gözlerden sakladığımız itibarımız, belki de “Şinanay yavrum şinanay…” havalarında mı sürüp gidecek, kim bilir  Kirvem!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa