24 Ekim 2021 00:00

‘Üçüncü seçenek’ tartışması ve Sungur Savran’ın açık mektubu

Sıkılmış yumruklar dan oluşan bir görsel

Görsel: Pixabay

Paylaş

Türkiye seçime nasıl bir siyasal dizilimle girecek? Sorunun iktidar ve düzen muhalefeti açısından yanıtı belli: AKP ve MHP’li Cumhur İttifakı bir tarafta, Davutoğlu ve Babacan takviyeleriyle genişletilmesi büyük ihtimal Millet İttifakı diğer tarafta... HDP’nin açıkladığı tutum belgesinde ise Millet ve Cumhur ittifakları dışında bir seçenek vurgusu yapılmıştı. Sosyalist parti ve grupların da Millet ve Cumhur’lu eksenlerde yer almaları zaten düşünülemez. Şimdi kendisini emek ve demokrasi güçleri olarak tanımlayan sol-sosyalist parti ve gruplar ile HDP çerçevesinde kurulabilecek bir üçüncü seçenek görüşmeleri, tartışmaları yapılıyor.

Selahattin Demirtaş’ın konferans önerisi bu cephede sayılabilecek güçler açısından genel itibariyle olumlu bulundu. Ama sosyalist güçler arasında seçimler de dahil güçbirliği meselesinde ihtiyacın sosyalistlerin birliği olduğunu öne süren, yıllardır her vesileyle ortaya çıkan bir eğilim ve pratik de bulunmakta. Olabilir. Bu da bir tercihtir. Güçbirliği ya da demokrasi blokları oluşturmayı adeta programatik birliklere indirgeyen bu ‘titizliğin’ eleğinden geçmek biraz zor tabi. Çokça örneğini yaşadık, gördük. Özellikle HDP konusu tartışmaların odak noktası olageldi. Denklem şöyle kuruluyordu: İhtiyaç sosyalistlerin birliğidir, HDP’nin bu birlikte yer alması ihtiyaç değildir. Bugün bu tartışmalar nasıl yürüyor? Değişen bir şey var mıdır? Göreceğiz.

İktidarın niteliğinden güçler dengesine, sınıfın, sınıf hareketinin bilinç ve örgütlenme düzeyinden demokrasi meselesine, birçok boyutu gözeterek konuşulması gereken bir konu. Burada mümkün değil elbette. Ama sadeleştirirsek, son tahlilde hareket noktası şu soru olmalıdır: Sosyalistlerin birliği mi demokrasi ittifakı mı? Aynı şeyler değildir. Ayrıntıya girmeyip basitçe soyutlarsak, demokrasi ittifakı sosyalistleri içerebilir ama sosyalistlerin birliği diğerini kapsamaz.

Bir örnek üzerinden konuşalım. Demirtaş’ın bahsettiğimiz konferans önerisine DİP Genel Başkanı Sungur Savran ‘açık mektup’la yanıt verdi. Demirtaş’ın (bizim ‘Demokrasi ittifakı’ diye adlandırabileceğimiz) ‘Sol Blok’ önerisini olumlu buluyor ama şu hatırlatmayla: “Sen adını Sol Blok koymuşsun. Biz Devrimci İşçi Partisi olarak daha ekim ayı başında yayınladığımız bir görüşte bir ‘Bağımsız Sosyalist Odak’ önerisi yapmıştık bütün sola. Ama Sol Blok diyelim şimdilik en azından...”  Demirtaş’ın önerdiği ‘sol blok’ ile Sungur Hoca’nın daha önceden dillendirdiklerini söylediği “Bağımsız Sosyalist Odak” aynı şeyler değil. Bunun basit bir isimlendirme tercihi olmadığı açık. İki farklı kapsama işaret eden iki farklı öneridir. “Hadi şimdilik Sol Blok diyelim” demekle aynı şeyi söylemiş olmuyorsunuz Demirtaş’la. Nitekim, öyle oluyor. Sonradan HDP’nin işçi sınıfına ve sınıf hareketine ilişkin pratiğinden örnekler veriyor ve değişmediği sürece (bu HDP’yle) ittifakın zor olacağını ima ediyor Savran: HDP işçi grevlerini ziyaret etmiyor. Sınıf mücadelelerini bir kenara bırakmış. İşşizliği, yoksulluğu dert etmiyor. Zaten KESK’teki varlığıyla da “sınıf mücadelesine karşı cepheden ideolojik taarruz” içinde, vs... Bütün bu sayılanlar doğru olabilir. Bu, HDP’nin işçi sınıfı devrimcisi ya da sosyalist olmadığına işaret eder. Ki işçi sınıfını örgütlemeyi, sınıf mücadelesinin farklı boyutlarını bizim Kürt demokratik hareketinin legal siyasal temsilcisi olarak tanımladığımız HDP’ye havale etmek de ayrıca manidâr. Evet, HDP neden işçilere yönelmiyor diye bu ölçüde sorun yapmak bir sosyalist grup-parti açısından kendi asli işini, asli alanını havale etmek gibi bir anlam da içerir ki o mevzuya hiç girmeyelim burada. Soru şudur: HDP’nin sosyalist ya da işçi sınıfı devrimcisi olmaması (ki bildiğimiz kadarıyla programında kendisini ‘sosyalist’ olarak da tanımlamamakta) onu ‘sol blok’tan dışlamaya yeter bir gerekçe midir? Sungur Hoca’ya ve bu eğilimde olduğunu bildiğimiz epeycesine göre öyledir. Çünkü ‘sosyalistlerin birliği’nden hareket etmektedirler. Ölçütler bu çerçevededir. Bunu açıkça söylemekte bir beis yok. İhtiyaç sosyalistlerin birliğidir der ona yoğunlaşırsın. Ama ‘sol blok’ ya da ‘demokrasi ittifakı’ gibi bir siyasal oluşum ihtiyacını ‘sosyalistlerin birliği’ ölçütleriyle ele alamazsın. Alırsan ne olur? Boşuna zaman ve enerji kaybı, gerilimler... Yıllardır her seçim dönemi yaşadıklarımız, en azından buna ihtiyaç olmadığını göstermedi mi?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa