Birlikte ölüyoruz: Sağlıkta iş cinayetleri

Fotoğraf: Evrensel
Beş dakikada hasta muayenesi olmaz ama cinayet işlenebilir. Misal atipik kalp krizini tıp profesörü de olsanız anlayamazsınız, beş dakikada reçete edilen olası midede reflü ilaçlarını almaya gittiğiniz eczane kapısında ölüverirsiniz. Faili kim?
36 saat aralıksız çalışma olmaz. ‘Olur’ diyorsanız bu çağ dışı uygulamanın hastası olursunuz. Misal apandisitiniz patlamak üzeredir, tanı süreci yavaşlar, ya apandisitiniz patlar ya da ameliyatta ekibin gözleri kapanır, bir de bakmışsınız diğer organlarınız hasar görmüş. Ya yoğun bakımdasınız ya da bir tabutta. Faili kim?
Beş dakikada hasta muayenesi olmaz, 36 saat aralıksız bilfiil hekimlik, hemşirelik yapılamaz. Ama bu emri verenler, uygulamanın sorumluları Sağlık Bakanlığı bürokratları ve Sağlık Bakanı bu sürede istifa edebilir.
Bu her iki uygulama sayısız hastanın ölümüne, sakat kalmasına yol açıyor, açmakta. Farkında mıyız? Sağlık çalışanlarının başka hiçbir iş kolunda olmadığı kadar uzun sürelerde çalıştırılmasını, onların özlük hakkı sorunu saymanın bedelini tüm toplum yaşamı ile sınıyor nihayetinde.
Kadın da olsa (adet döneminde de olsa, hamile de olsa), erkek de olsa, altmış yaşında da olsa başta asistanlar her daim; diğer sağlık çalışanları zaman zaman hafta içi her gün, tüm gün çalışmaya ilaveten ayda 3 ile 10 gün arası fazladan 16 saat gece de çalışmak zorunda. 24 saatin üzerinde kesintisiz mesai dayatması olan tek meslek grubu sağlıkçılar.
Bu sistem hem hastaları öldürüyor, sakat bırakabiliyor hem de sağlıkçıları öldürüyor. Bunun adı cinayettir.
En son 3 gün önce Ankara’da Asistan Hekim Dr. Rümeysa Berin Şen, otuz altı saatlik kesintisiz, uykusuz zorunlu mesai sonrası evine ulaşamadan adına resmi kayıtlarda trafik kazası denen bir iş cinayeti ile yaşamını yitirdi.
Dün çalışma arkadaşları Ankara Şehir Hastanesinde iş bıraktı ve Sağlık Bakanlığına “alkışlı protesto yürüyüşü” düzenledi. Diğer birçok kentte ise sağlıkçılar basın açıklamaları yaptı. Taşınan dövizler sorunu özetliyordu: “Kaza değil cinayet”, “36 saat nöbet öldürüyor”, “Nöbet ertesi izin lüks değil, haktır”, “Angaryaya, mobbinge, şiddete son”.
Yapılan basın açıklamasında asistan hekimler “Kışkırtırmış sağlık talebinin, basamaklandırılmamış sağlık sisteminin, belirsiz yönetmeliklerin, adaletsiz görev dağılımının yükünü sırtlanmayacağız” derken ne kadar da haklılar...
Hekim meslek örgütü TTB geçtiğimiz ay “Emek bizim söz bizim” şiarı ile bir mücadele süreci başlatmıştı. Talep ve tespitleri çok netti: “5 dakikada hekimlik yapılmaz“, “Meslek hastalığı yasası ve her yıla 120 gün yıpranma payı istiyoruz“, “Çalışma koşullarımızda iyileştirme istiyoruz. Güvenli, sağlıklı çalışma alanları istiyoruz“, “Bu sağlık sistemi iflas etmiştir, sağlık hizmetlerinin toplumcu bir anlayışla yeniden inşa edilmesini istiyoruz”
Şimdi halkın sağlığı için sağlık çalışanlarının ve TTB’nin yanında olma zamanı. Bu hayat bizim, hayatlarımıza hep birlikte sahip çıkalım.
Sağlıcakla kalın
Evrensel'i Takip Et