Hekimleri öldüren çalışma koşulları ve uzun çalışma süreleri
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/196816.jpg)
Bursa | Fotoğraf: Evrensel
Pek çok sağlık çalışanı ve o arada hekimler, koronavirüs salgını (pandemi) döneminde yaşamını yitirmişti. Olağanüstü bir çaba gösteriyorlardı ve bir meslek hastalığı olarak kabul edilmesini de içeren taleplerini kamuoyu ve siyasi otoritelerle paylaşmışlardı.
Geçen hafta Ankara’da, 36 saatlik nöbetten dönüşte otomobili ile bir kamyona çarpması sonucu yaşamını yitiren 25 yaşındaki Asistan Hekim Rümeysa Berin Şen, hekimlerin çalışma şartları ve uzun çalışma süreleri konusunun tartışılmasına vesile oldu.
İnsan hakları bölünmezdir, bütündür. Medeni ve siyasi haklar ile ekonomik, sosyal ve kültürel haklara bu bütünsellik açısından yaklaşmak gerekir. Çalışma hakkı, aynı zamanda adil ve elverişli koşullarda çalışmayı, ücret ve çalışma sürelerini, dinlenmeyi içerir. İLO’nun ilk Sözleşmesi (1 No’lu Sözleşme) 1919 tarihlidir ve çalışma saatleriyle ilgilidir. Türkiye’nin bu sözleşmede onayı yoktur. Bu sözleşme sanayide çalışanların çalışma saatlerinin günde 8 saat ve haftada 48 saat olmasını öngörüyordu.
30 sayılı İLO sözleşmesi ile (1930) çalışma süreleri bakımından sadece sanayi çalışanlarının değil ticaret sektöründe çalışanlar, büro çalışanları için de günlük 8 saat ve haftalık 48 saat kuralı geçerli kabul edildi. 1934 yılında kabul edilen 43 sayılı İLO Sözleşmesi ile cam sektöründe çalışanlar ile ilgili günlük ve haftalık çalışma süreleri belirlendi. 1935 yılında ise 46 sayılı Sözleşme ile maden çalışanlarının madene giriş/çıkışlarının çalışma süreleri ile ilgili düzenlemeler yapıldı. 1935 ve devamı yıllarda da 47, 49, 51, 61, 67 sayılı sözleşmeler çeşitli sektörlerdeki çalışanların çalışma sürelerini düzenliyordu. Türkiye çalışma sürelerini düzenleyen sözleşmelerden 14, 146 ve 153 sayılı sözleşmeleri onaylamıştır.
İLO’nun 29 No’lu Sözleşmesi (1930), cebri veya mecburi çalıştırmaya ilişkin Sözleşme’dir. Sözleşme’nin 2. madesindeki tanıma göre, “herhangi bir kişinin ceza tehdidi altında ve bu kişinin tam istediği olmadan mecbur edildiği tüm iş ve hizmetler” cebri ya da mecburi çalıştırma”dır.
Birleşmiş Milletler 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 23 ve 24. maddeleri, makul çalışma süreleri, izin, dinlenme ve adil ücret alma haklarını hüküm altına alır. Bildiri, teknik açıdan bağlayıcı olmamakla birlikte jus cogens (amir buyruk) niteliğini taşır. Amir buyrukla çelişen normatif düzenlemeler yapılamaz.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kölelik kulluk ve zorla çalıştırma yasağını düzenleyen 4. maddesi de konumuzla ilgilidir.
Gözden geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı, 3 Mayıs 1996 tarihinde imzaya açılmış ve 1 Temmuz 1999 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Türkiye, Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nı 6 Ekim 2004 tarihinde imzalamıştır. Şart, Türkiye bakımından 1 Ağustos 2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Şart’ın 1. bölüm 2. maddesinde “Tüm çalışanların adil çalışma koşullarına sahip olma hakkı vardır.”
3. maddesinde- “Tüm çalışanların güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarına sahip olma hakkı vardır.”
11. maddesinde, “Herkes, ulaşılabilecek en yüksek sağlık düzeyinden yararlanmasını mümkün kılacak her türlü önlemden yararlanma hakkına sahiptir” hükmü vardır.
Şart’ın tarafı olan devletler, bölüm 2/madde 2’de,
“Adil çalışma koşulları hakkı
Akit Taraflar, adil çalışma koşullarına sahip olma hakkının etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak üzere;
1- Verimlilik artışı ve ilgili diğer etkenler izin verdiği ölçüde haftalık çalışma süresinin aşamalı olarak azaltılmasını öngören makul günlük ve haftalık çalışma saatleri sağlamayı;
2- Ücretli resmi tatil imkanı sağlamayı;
3- En az dört haftalık ücretli yıllık izin sağlamayı;
4- İçinde bulunulan tehlikeli ve sağlığa zararlı işlerdeki riski ortadan kaldırmayı ve bu risklerin henüz yeterince azaltılamadığı ya da kaldırılamadığı durumlarda bu işlerde çalışanlara ücretli ek izin verilmesini veya bunların çalışma saatlerinin azaltılmasını sağlamayı;
5- İlgili ülke veya yörenin geleneklerine göre dinlenme günü olarak kabul edilen günle olabildiğince bağdaşmak üzere, haftalık bir dinlenme günü sağlamayı;
6- Çalışanların, derhal ve en geç çalışmaya başladıkları tarihten itibaren 2 ay içinde, sözleşmenin ya da iş ilişkisinin asli unsurları hakkında yazılı olarak bilgilendirilmelerini sağlamayı;
7- Gece çalışması yapan çalışanların, yaptıkları işin özellikleri göz önünde tutularak alınacak önlemlerden yararlanmalarını sağlamayı; taahhüt ederler” hükmü yer alır.
Şart’ın 3. maddesinde ,“Güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları hakkı” ile ilgili taahhütlerde bulunurlar.
Şart’ın 22. maddesinde de
“Çalışma koşullarının ve çalışma ortamının düzenlenmesine ve iyileştirilmesine katılma hakkı”na dair taahhütlerde bulunurlar.
Sonuç olarak, yukarıda işaret ettiğimiz, ulusalüstü insan hakları belgelerindeki ilke ve kurallar karşısında, hekimlerin, aralıksız 36 saat “nöbet” adı altında çalışmaya mecbur bırakılmaları, çalıştırılmaları insan haklarına aykırıdır. Bu uygulamadan vazgeçilmelidir.
Evrensel'i Takip Et