İşçi ve emekçiler gelişmelere seyirci kalamazlar
Fotoğraf: TCCB / Murat Çetinmühürdar / AA
İşçi ve emekçi kitleleri içinde etkin olan yanılgılardan biri de, içinde bulunulan durum ve koşulların burjuva devlet iktidarı, sermaye partileriyle bağının doğru şekilde kurulamaması; bürokratik askeri aygıtın eteklerine tutunarak sömürüden pay alan asalak kesimlerin emekçi düşmanı hummalı faaliyetinin görülememesidir. Oysa her gün ve neredeyse her saat, milliyetçi duygular ve dini etki de kullanılarak emekçilerin cenderesi olan kapitalist sömürü koşullarının, bu koşulların hem ürünü hem de koruyucu zor gücü olan burjuva iktidarının savunusunu üstlenen bu düşmanca faaliyetle yüz yüzedirler.
Güncel ve “en son” gelişmeler fazlasıyla uyarıcıdır: en popüleri, Erdoğan’ın on dış ülke büyükelçisine “posta koyması”(!) olmak üzere savaş ve yayılma tezkerelerinin yeniden meclise getirilmesi, birbirini izleyen benzin zamları, yükselen enflasyon ve TL’nin değer kaybı, baskıya karşı ses çıkaran üniversite öğrencilerine polis şiddeti bunlardan bazılarıdır. Buna, tümü de siyasal-ekonomik ve sosyal koşulların halk kitleleri aleyhine olacak şekilde kötüleşmesine işaret eden yüzlercesi daha eklenebilir. Hapishaneleriyle, tutuklu ve hükümlü sayısıyla, zindanlara tıkılan gazeteci, politikacı ve çocuk sayısının çokluğuyla, uluslararası ve iç yasaların devlet yönetimini elinde tutanlarca açık çiğnenmesinde başkaca bir emsali olmamak üzere başı çekmesiyle, yolsuzluk ve yandaş zenginleştirme operasyonlarıyla Türkiye kimisinde Avrupa, kimilerinde ise Dünya ölçeğinde “birinci”leri oynuyor! Kadınlara karşı süreklilik gösteren canice saldırılar, pompalı sokak eylemleri, mafya çetelerinin icraatları, çürümüş sistemin beslemelerine kan taşıyor. Durumu istismarla para, mal-mülk ve ikbal kazanıyorlar.
Ama gel gör ki, Türk Anayasasının ve AHİM’in kararlarını ayaklar altına almayı göze alan bir iktidara burjuva ve uluslararası hukuk çerçevesinde yapılan herhangi çağrı gerekçe edinilerek “Türkiye’nin büyüklüğü”, “parmak gösterilemeyecek devlet” oluşu, hık diye ses çıkaran kim olursa olsun gırtlayacak güçte olduğu üzerine burjuva söylemi tozu dumana katabiliyor! Emperyalistlerle, uluslararası sermaye ile, tekelci şirketlerle iş birliği yapılmıyormuş, ABD ve AB’nin büyük emperyalist güçlerinin rotasında yürünmüyormuş gibi yapılarak “bağımsızlık” üzerine ikiyüzlü propagandanın frekansı yükseltiliyor. Kitleleri aldatma, şoven milliyetçiliğe güç aktarma, dış baskı var birlik olalım riyakarlığıyla muhalif potansiyeli etkisizleştirme manevralarına bir yenisi ekleniyor. Yetmiyor, çirkefe batmış gazetecilik ve televizyonculuk yayınlarıyla “büyük dış güçlerin nasıl da geri adım attığı” propaganda edilerek saldırgan, savaşçı ve yayılmacı iktidar pratiği ve politikasının güç kaybı önlenmeye çalışılıyor. “Dış baskı ve tehdit” çığırtkanlığıyla Erdoğan’a savaş ilanı da demek olan dışarıya asker gönderme, ülkeye asker çağırma yetkisi veren tezkere için onay isteniyor.
İşçi-emekçi kitleleri bu gelişmeleri, bu gelişmeler dolayısıyla alınan tutumları, bu tutumların kime, hangi toplum kesimlerine ne türden yarar ya da zarar verdiğini, ekonomik yüklerin kimlerin sırtına yıkıldığını, dışarıya asker göndermenin, Siyasal İslamcı terör çeteleriyle işbirliği içinde Suriye, Libya, Irak ve başkaca ülkelerde sürdürülen askeri harekâtların halk kitlelerini ne tür belalarla yüz yüze getirdiğini, yaşamı nasıl da daha çekilmez kıldığını tartışmalı, sonuçlar çıkarmalı ve bir tutum almalıdırlar. Tekelci burjuvazi, farklı grupları, klikleri, güçleriyle kapitalist sınıf çıkarları doğrultusunda politikalar geliştirmekte, işbirlikçi iktidar bu politikaları kendi çıkar ve geleceğini öne alarak uygulamaktadır. İşçi ve emekçiler buna karşı kendileri yararına sınıfsal bir tutum geliştirmeden, günlük ve olası gelişmelerden halk yararına sonuçlar beklenemez.
- Yeni bir çılgınlık döneminde miyiz? 30 Ocak 2025 11:00
- Erol kardeşe 26 Ocak 2025 00:40
- Burjuva devletleri halklar için mi savaşıyorlar? 16 Ocak 2025 04:59
- Bölgesel gelişmeler ve devrimci yayıncılıkta ‘tekrar’ın yeri 09 Ocak 2025 05:31
- 2025’e ilk yazı: Kim av kim avcı? 03 Ocak 2025 07:20
- 2025’e ilk yazı: Kim av, kim avcı? 03 Ocak 2025 04:00
- Yıkım, yoksullaşma ve savaşlar yılı 26 Aralık 2024 06:32
- Emperyalistlerin maşaları ! 19 Aralık 2024 05:58
- Kaosun geniş mezarlığı 12 Aralık 2024 05:20
- ‘Suriye pastası’ ve duvarların dışına bakmak! 05 Aralık 2024 06:50
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52