29 Ekim 2021 22:24

Karanlıktan kara deliğe

Satranç

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Satranç camiası 5 Kasım’da yapılacak olan Federasyon Başkanlık seçimi tiyatrosuna odaklanmış durumda. Tiyatro dememin sebebi malum. Danıştay, Tahkim Kurulu ve Genel Kurul kararlarının hiçe sayıldığı, insanların korkutulup tehdit edildiği, demokrasinin katledildiği bir seçim ancak trajik bir tiyatro olabilir. Tahkim Kuruluna seçimin hukuka aykırı olduğunu, bu sebeple yürütmesinin durdurulması talebiyle yaptığımız başvuru üstünkörü bir şekilde üstelik Tahkim’in daha önce konu ile ilgili aldığı karara rağmen reddedildi.  Böylece Federasyonun hukuka aykırı olarak dayattığı, başkan adaylığı için gerekli sayıda delege imzasına ulaşamadığımız için ekibimle beraber seçim yarışının dışında kaldık. Adeta organize bir kötülüğe karşı mücadele verdiğimizi söyleyebilirim. En büyük hatamız karşımızdaki karanlığın boyutunu yeterince kavrayamamış olmaktı.

Satrancı, içinde bulunduğu bataklıktan kurtarmak adına çıktığımız yolda desteğini esirgemeyen değerli yol arkadaşlarıma ölene kadar minnettar kalacağım. Bu sürecin kişisel olarak iki katkısı oldu benim için. Birincisi, camiayı Matrix filmindeki Neo’nun gözleriyle gördüğüm için sistemin tıkandığı noktaları birinci elden tespit ettim. İkincisi, bu yolculukta kimlerin inandığımız değerlere sadık olduğunu, kimlerin neler karşılığında ruhunu sattığını, kimlerin Ajan Smith rolüne soyunduklarını gördüm.

Diğer iki adaydan Hulusi Cihangir’e gerek kendisinin satranççı olması gerek ekibindeki satranççılar nedeniyle birleşmek adına bir öneride bulunduk. Bu birleşme rüzgarını arkasına alabilirdi ancak kendisine desteğin çok büyük olduğunu, oy kaygısının olmadığı yönünde söylemleriyle önerimizi kabul etmediği gibi herhangi bir karşı öneride de bulunmadı. Sonuç olarak Hulusi Bey de gerekli delege imzasını alamayarak yarışın dışında kaldı. Başkan adaylığını ilk açıkladığı günlerde yaptığımız telefon konuşmasında ona seçimden önce ortalıkta yoktun, kaybettikten sonra da olmayacaksın maalesef demiştim. Bu konuda haklı çıkmak sonuç olarak çok hoşuma gitmese de şu an tam olarak bu noktadayız.

Bir diğer aday Prof. Selçuk Burak Haşıloğlu gerekli delege imzasını alarak Gülkız Tulay’ın karşısına aday olarak çıkacak. Selçuk Bey’in ekibinde az sayıda da olsa değer verdiğim satranççılar olmakla birlikte süreç içerisinde ne onlardan ne de bizden bir araya gelme talebi oluştu.

Seçimin sonucu ne olur? Gözlemlerime göre 200 delege üstünden kişisel bir tahmin yapmam gerekirse tahminim Gülkız Tulay’ın karşısına çıkacak olan Selçuk Bey’in 60-70 civarında oy alabileceğidir.

Hukuksuz, antidemokratik ve etik dışı tutumlarıyla bildiğimiz Gülkız Tulay’ın seçimi kazanması halinde neler olacağını kestirmek zor değil. Almanya’da bulunduğu için Diyarbakır’da düzenlenen Küçükler Şampiyonası’nda yer almayan bir sporcunun turnuvada oynamış gösterildiğini daha önceki bir yazımda belirtmiştim. İkinci Bitlis rezaleti diyebileceğimiz bu olayın gerçekleşmesinden aylar sonra bu suçu işleyen hakemlerin hâlâ disiplin kuruluna gönderilmemiş olması Gülkız Tulay’ın yönetim biçimine en güzel örneklerden biri. Aldığım bilgiye göre Merkez Hakem Kurulu olayda adı geçen hakemlere kısa süreliğine görev verilmemesi yönünde göstermelik bir görüş bildirmiş, Federasyon da Diyarbakır Gençlik Spor Müdürlüğüne bunu yazıyla bildirmiş. Suç var ama resmi bir ceza yok, disiplin kuruluna bile gönderilmemişler. Diğer yandan sosyal medyadaki ‘’bacım’’ hitabına disiplin soruşturması, turnuvada gönüllü hakemliğe disiplin cezası ve son olarak bu köşede yayımlanan yazıma disiplin soruşturması var.

Tüm bunların nedeni ne olabilir diye düşünürken birden Türkiye Satranç Federasyonu İktisadi İşletmesinin 2020 yılı Denetim Kurulu raporu düştü önüme. 2 milyon 160 bin 868 TL’lik satış yapan kurumun sadece 50 bin 54 TL kâr yaptığını görünce gerçekleri daha iyi anlıyor insan. Karanlık, kara deliğe dönüşmüş olabilir mi?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa