Taburcu olmak/tezkere bırakmak
Fotoğraf: DHA
İki üç gün için hastaneye yattım. Altı hafta geçti, taburcu edilmedim. En azından bir hafta daha, özel odada da olsa hastanedeyim. Taburcu olmayı beklerken tezkere bıraktım.
Bir hastane odasında, bu kadar uzun süre ciddi konularda konuşulmaz, tartışılmaz, yazılmaz. Hastane odalarının keyfi ciddiyet bulamaçlı zevzekliklerdir.
Yıllar öncesinden tanıdığım bir arkadaşımın da kanser olduğunu öğrendim. Telefon ettim, önce hastalığın ciddi yönlerini konuştuk. Sonra, “Gençliğimizde devrim yapmaya çalıştık, beceremedik, şimdi kanserdaş olduk: Gel KDD’yi kuralım!” dedim.
“Nedir o?” diye sordu,
“Kanserdaşlar Demokratik Derneği…”
“Olur, ama adını KDDD (Kanserdaşlar Devrimci Demokratik Derneği) koyalım” dedi.
Sonunda KDDDD (Kanserdaşlar Devrimci Demokratik Dayanışma Derneği) üzerinde mutabakat sağladık.
Arkadaşımı kadın olduğu için dernek başkanı, üçüncü bir üyemiz bulunmadığından beni de dernek eş başkanı seçtik.
Öylece devam ediyoruz.
Biraz da ciddi konular üzerine düşüneyim dedim. Örneğin evi paylaştığımız kedi-köpekle ilgili yedi haftadır atılan tweetlerden gına gelmişti, bu konuyla ilgili klavye tuşlayabilirim. Kedi-köpeğin her an, her yerde tekrarladıkları olağan, sıradan davranışlarını sanki yeni bir şey yapıyorlarmış gibi fotoğraflayıp sanal alemde paylaşılmasındaki saçmalığı ya da cümleleri veya sözcükleri bozarak insan sesiyle taklit edince kedi-köpeğe Türkçeyi “tarzanca” konuşturdukları zehabına kapılanları yahut her kedi-köpeğe bir insan evi ayarlamayı dert edinenleri anlatabilirim; buradan da havada, karada, denizde yaşayan hayvan türlerinin sadece biyolojik programlanmışlarına uygun mu davrandıkları, yoksa bir yandan da “hislerinin”, yani “bilinçlerinin de var olup olmadığı” konusunda ahkam keser, kedi-köpeğe insan değer yargılarıyla, anne/baba/kardeş gibi akrabalık payeleriyle yaklaşarak onlarla, onların “hissettikleri biçimde” birlikte yaşamayı ıskalayanları tartışabilirim.
Bir başka ciddi konu, biyolojik toplumsallaşma-toplumsal toplumsallaşma konusundaki düşüncelerimin özetini paylaşıp buradan da belki hukuka atlayarak bir başka alanda da “bilgiçlik” taslayabilirim.
Biyolojik yetilerinin toplumsal toplumsallaştırılmasındaki tuzağı fark etmeyip sömürü üzerine kurulu toplumsal yapının kaderini tayin eden karar mekanizmalarını-süreçlerini elinde tutan iktidarların kurguladıkları sömürü girdabında kaybolur gibi olan emekçi sınıfların tarihsel hikayelerini anlatabilirim; bu hikayelerdeki “maddi gerçeğin” ancak “tarihi materyalist” yöntemle araştırılıp ortaya çıkarılabileceğini ileri sürebilirim.
Onlarca ciddi konu….
Yedi haftalık hastane serüveninde onlarca ciddi konu benden uzaklaşıyor ya da ben onlarca ciddi konuya yabancılaşıyorum.
Hastane zevzekliği daha bir cazibe kazanıyor, sanki “iyileştiriyor”.
Kısa sürede bu cazibenin etki alanından çıkarım umarım.
- Yücel Sayman'ın eşinden veda notu 17 Aralık 2021 04:40
- YAE atışması üzerine 17 Ekim 2021 00:14
- Gülünç bile olmayan bilinçli davranışlar 12 Eylül 2021 00:12
- Makul ve makbul olmayan dilin yakın tarih serüveni 05 Eylül 2021 00:12
- Yıllara meydan okuyan kitap 22 Ağustos 2021 00:13
- Güvenlik/Özgürlük: Son aşamalara doğru 08 Ağustos 2021 00:12
- Sınırları aşan kitlesel hareketlilik 01 Ağustos 2021 00:12
- Yansımalar 27 Haziran 2021 00:30
- Yeşiller Partisi 13 Haziran 2021 00:15
- Yetilerimi kamulaştırmışlar!.. 06 Haziran 2021 00:50
- Şaşırtabildiklerimizden misiniz?.. 09 Mayıs 2021 00:02
- Şimdiden tartışalım (mı?)... 02 Mayıs 2021 00:30