Biden’la Erdoğan: Atsan atılmaz satsan satılmaz!..
Fotoğraf: Aytaç Ünal/AA
Kim atsa atamaz satsa satamaz? Biden mı Erdoğan mı? ABD mi Türkiye mi?
Öncelikle Erdoğan kesinlikle ABD’ye ve dolayısıyla Biden’a boş veremez, başından atamaz, ABD ve Biden olmadan yapamaz.
Nasıl yani? Daha geçtiğimiz hafta boyunca ABD ve belli başlı Avrupa ülkelerinin büyükelçilerinin “İstenmeyen adam ilan edilmesi” konusunu konuşmadı mı Türkiye? Dışişleri Bakanına “Hallet bu büyükelçilerin gönderilmesi işini” talimatını veren Erdoğan değil miydi?
Kızdığında “Eyyy… Amerika”.. “Eyyy… Avrupa” diye söze başlayan da Erdoğan’dı, gidip Rusya’dan S-400’leri alıp ABD’ye rest çeken de. Yabancı askerlerin çekilmesi tartışması baş gösterdiğinde, “ABD 5 bin mil öteden geldiği Suriye’den çekilsin” diyen de oydu. Suriye’de ABD’ye karşı Rusya kartını oynayıp “Rus oluru” alarak, “Fırat Kalkanı” ve “Barış Pınarı” harekatlarını gerçekleştirme emrini veren de yine Erdoğan’dı.
“Büyükelçi göndermeler”, “Eyyy… ABD” diye söze girmeler, tamamen yabancı karşıtı iç kamuoyuna yönelik milliyetçilik taslama gösterileriydi ve gerçeklikle en küçük bir ilişkileri yoktu. Zaten sadede gelindi. S-400 meselesi ayaklara dolandı. Suriye’de ise, olacak dua değil, ama aradan sıyrılıp küçük lokmalar kaparak özel çıkarlar doyurulmaya çalışılıyor.
Ancak ne olursa olsun “Biden’le görüşme” diye uykuları kaçan da yine Erdoğan. 20 Ocak’ta başkanlık mesaisine başlayan Biden’le onca uğraş sonucu 23 Nisan’da kısaca telefonla görüşebilen Erdoğan, ancak 14 Haziran’daki NATO zirvesinde ilk yüz yüze görüşmesini yapabilmişti. Son olaraksa Beyaz Saray’dan sürekli “belli değil” yanıtı alındığı için Roma’da mı olur Glasgow’da mı diye papatya falı açılan görüşme Roma’da gerçekleşti ve 70 dakikayla beklenenden uzun sürdü. Erdoğan çok umutlar bağlamış, çok önem vermişti.
Hatta ilk görüşmeyi kolaylaştırmak için ABD çekildikten sonra Afganistan’ın bekçiliğine talip olunmuş, o çok efelenilen Doğu Akdeniz’in üzerine bir çırpıda kalın bir çizgi çekilmişti. ABD’siz yapamayacağını en çok Erdoğan bilir. Türkiye F-35 projesinden dışlanmış, Halk Bankası yargılanacak olsa bile, ABD olmazsa F-16’lar olsun nereden alınacak? S-400’lerden dil yandığı için, şimdi yoğurt üflenerek yeniyor ve Rus MİG’lerini almak akla bile getirilmiyor.
ABD, sadece ABD değil, NATO’su ve Avrupalı müttefikleriyle aslında bütün bir Batı’dır ve Türkiye’nin sadece dış ticareti değil, ülke içi yatırımları bile Batıya endekslidir. Eksen değiştirme boş laftır ve rüyası bile görülemez.
Peki, Erdoğan ABD ve Batı’dan vaz geçemez de Biden Türkiye ve dolayısıyla Erdoğan’dan vaz geçebilir mi?
Büyükelçilerin bildirisinde açığa vurulduğu gibi, Batı’nın Erdoğan’a önemli eleştirileri olduğu biliniyor. Bunlar, hatta suçlama düzeyinde ve yeni başlamadı. Öncesi bir yana, Halkbank’ın dahil olduğu İran’la altın ticareti, S-400 sorunu ve Suriye’de iki ülke politikaları arasındaki makasın açılmasından bu yana Erdoğan sadece eleştirilmiyor, ama ileri gidilip yurt dışındaki mal varlığı bile konu edilip sıkıştırılıyor. Şu son görüşmede de Biden, Beyaz Saray’dan açıklandığına göre, neredeyse Millet İttifakı programını savunuyormuş gibi, “Güçlü demokratik kurumların, insan haklarına saygının, barış ve refah için hukukun üstünlüğünün önemini” vurgulamaktan kaçınmıyor!
Ama Erdoğan hâlâ Türkiye’nin cumhurbaşkanı ve Türkiye’den vazgeçilemediği için ondan da vazgeçilemiyor ve istenmeyerek de olsa görüşülüyor. Yoksa, yine Beyaz Saray’a göre, Biden “Savunma ortaklığını ve Türkiye’nin bir NATO müttefiki olarak önemini teyit” etmezdi. Biden’ın Türkiye’ye ve başka türlüsü olamayacağı için dolayısıyla Erdoğan’a da Suriye, Libya, Doğu Akdeniz ve Güney Kafkasya’da ihtiyacı var ve bu konuları onunla görüşmekten kaçınamıyor. Yeter ki makası açmayıp ABD’nin politikalarına uyum sağlasın. O nedenle tatlı sert tutum alıyor ABD. O da atsa atamıyor, satsa satamıyor. ABD de Türkiyesiz edemiyor!
Sanki kendisi insan haklarına pek saygılıymış, barış ve hukukun üstünlüğünden yanaymış pozu takınan Amerikan emperyalizmi ve bildiğimiz Erdoğan birbirlerine muhtaçlar, ama Türkiye halkı ikisine de muhtaç değil. Ve ikisinden de kurtulmak zorunda.
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50