Fizik, kimya, biyoloji: Canlılar

Fotoğraf: DHA
Bedenlerimizi nicedir salt biyolojik bir alan olarak görüyoruz, ama yine de bunun gereklerini yapmaktan imtina ediyoruz. Unuttuğumuz temel gerçek ise canlıların fizik ve kimya altyapısı üzerinden biyolojik bir varlığa dönüşmeleri.
O yüzden hastane laboratuvarları ‘mikrobiyoloji ve biokimya’ olarak iki başlık altında toplanır. Fizik ise radyoloji, ortopedi ve göze emanettir.
Mevcut eğitim sistemimin bilimi ayrıştırıcı özünün gözden geçirilip bütünlükçü bir bakışla ele alınmasında yarar var. Salt bir canlı bedeni üzerinden fizik, kimya, biyoloji, psikoloji ve hatta iktisat bilimini anlaşılır kılmak mümkün. Dersin adı ‘insan’ olsa misal; fizik, kimya, biyoloji ve matematik öğretmenleri için anlatacak çok şey ve soru çıkar.
Arz talep ilişkisinin ve buna dair anlık üretim, depolama, arz organizasyonlarının, hiçbir işletmede olmadığı kadar mükemmel çokça örneğini bir insan bedeninde gözlemlemek mümkün. Tiroid hormon üretim mekanizmasına bakmak yeterli bu bağlamda.
Ham madde girdisinde azlık veya ilgili ham maddenin geri dönüşüm yolağında tıkanıklığın ne anlama geldiğini, sonuçlarını bir canlı bedeni netliğinde hiçbir işletme gösteremez. Misal demir eksikliği...
İnsan bedeni için demir elementinin ana temin yolu gündelik hayatımıza benzer: Geri dönüşüm. O yüzden adet kanaması nedeni ile kadınlar dezavantajlıdır. Kanımıza kırmızı rengini veren eritrositlerin toplam sayısı 4-5 milyon kadardır ve ömürleri maksimum üç ay olup, sonrasında içerdikleri demir bir daha kullanılır. Adet ve diğer nedenlerle kanama, bir yarı kapalı sistem olan insan bedeninde kan yapımının ana ham maddesi olan demir açığına neden olur. Beden önce malzemeden çalıp hücrelerin boyutunu küçülterek gerekli sayısal üretime yetişmeye çalışır, sonrasında birim zamanda üretilmesi gereken eritrositler de azalmaya başlar ve anemi yani kan eksikliği gelişir.
Demir insanlık tarihinde kritik bir element. Daha fazla sahip olanlar için iktidar alanları yaratmıştır hep. İnsanlar için de öyle: Kadınların erkeklere göre daha kırılgan bir bedene sahip oluşunda ve toplumsal görünürlüklerinin görece azalmasında demir eksikliğinin tarihsel olarak rolü yadsınamaz.
Savaşların, savunma sporlarının filmlerini izliyor, öykülerini okuyoruz. Oysa bir mikroorganizmanın vücuda giren ve düşman olarak algılanan bir organizmaya yanıtı hiçbir savaşta olmadığı kadar yıkıcıdır kimi zaman. Misal Covid 19 virüsünün insan bedeninde yarattığı savaş hali (Biz ona enfeksiyon hastalığı diyoruz) gelişen film teknolojisi ile akıcı bir filme dönüşebilir.
Fizik+kimya+matematik her bir canlı bedeni için eşittir biyoloji...
Kapitalizm bunun farkında. Ama o bizleri biyolojiden azade fiziksel ve kimyasal nesne olarak kullanmak istiyor. 24 saat aralıksız çalıştırma, uzun çalışma süreleri bunun sınaması. Ne iyi ki biyolojiyi alt edemiyor henüz kapitalizm. En azından uyuyoruz; ama evde, ama işliklerde bir tezgahın başında...
Zor dönemlerden geçiyoruz insanlık olarak. Pandemi ile insanın biyolojik sağ kalışı öne çıkarıldı şimdilerde. Bedenlerimiz üzerinden rehin alınmak isteniyoruz.
Şimdi dayanışma zamanı: Bedenlerimize ve ruhumuza musallat olanlar dahil...
Sağlıcakla kalın.

Evrensel'i Takip Et