AB raporu ne diyor?
Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye raporunu açıkladı. * (https://www.avrupa.info.tr/tr/pr/2021-turkiye-raporunun-temel-bulgulari-10685).
Rapor, Haziran 2020-Haziran 2021 dönemini kapsıyor ve Türkçe 132 sayfa. ** (https://www.ab.gov.tr/siteimages/2021_trkiye_raporu_tr.pdf)
Türkiye 3 Ekim 2005 tarihinden beri katılım müzakereleri yürüten bir ülke. O nedenle de 35 fasılda yürütülmesi gereken müzakerelerde gelinen ‘aşama rapor’da yer alıyor. ”Katılım sürecinin temel ilkeleri” başlıklı bölüm ise 10-55 sayfalarda yer alıyor. ”Demokratik kurumların işleyişi ve kamu yönetimi reformu” başlığı altında, ”Demokrasi, kamu yönetimi reformu” alt başlıkları yer alıyor. ”Hukukun üstünlüğü ve temel haklar” başlığı altında da, 23. fasıl olan yargı ve temel haklar faslı ile 24. fasıl olan adalet, özgürlük ve güvenlik fasılları yer alıyor.
AB raporu özetle şunu diyor: Türkiye’de demokratik gerileme süreci devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yapısal eksiklikleri var ve eksiklikler giderilmemiştir. Avrupa Konseyinin tavsiyeleri yerine getirilmemiştir. Parlamento hükümete hesap soramaz haldedir. Yürütme organı sadece seçimlerde hesap verebilir haldedir. Rapor döneminde Cumhurbaşkanı iki kez Merkez Bankası başkanını değiştirmiştir. OHAL 2018’de sona ermesine rağmen OHAL yetkileri tanıyan yasa hükümleri varlığını sürdürmüştür. OHAL komisyonu, dosyaları hâlâ sonuçlandırmamıştır.
Hükümetin muhalefet partilerinin belediye başkanlarına baskısı devam etmiştir. Güneydoğuda zorla görevden almalar devam etmiş ve seçilmiş olan insanların yerine kayyum atanmıştır. Vatandaşlar seçtikleri insanlar tarafından temsil edilmemektedir. Yüzlerce seçilmiş insan terörle bağlantılı diye tutuklanmıştır. Güneydoğu’daki durum endişe verici olma niteliğini sürdürmüştür.
Rapor’da, Halkın Demokratik Partisinin (HDP) aralarında bazı milletvekillerinin olduğu yaklaşık 4 bin üye ve yöneticisinin cezaevinde olduğu, Anayasa Mahkemesinin HDP’nin kapatılmasını talep eden ve 451 yöneticisi hakkında siyasi yasaklılık talep eden ve aynı zamanda banka hesaplarının da dondurulmasını isteyen iddianameyi kabul ettiği kaydedilmektedir.
Raporda “Sivil toplum konusunda ciddi gerilemeler devam etmiştir. Sivil toplum sürekli bir baskıyla karşı karşıya kalmış; özgürce faaliyet gösterme alanları da ifade ve örgütlenme özgürlüklerini sınırlayarak daralmaya devam etmiştir.” denmektedir.
Raporda, yargı sistemine dönük eleştiriler de yer almaktadır. Şöyle: “…2016 yılından başlayarak görülen ciddi gerileme devam etmiştir. Özellikle yargının sistematik olarak bağımsızlıktan yoksun olması ve hakimler ve savcılar üzerindeki aşırı baskı konusundaki endişeler devam etmektedir. Yeni insan hakları eylem planında bazı olumlu önlemler öngörülmekte; ancak, yargı bağımsızlığıyla ilgili önemli eksikliklerin hiçbiri ele alınmamaktadır. Özellikle, Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyinin uzun süredir devam eden tavsiyeleri olarak kuvvetler ayrılığı ilkesine saygıyı iyileştirmek veya Hakimler ve Savcılar Kurulunun yapısı ile üyelerinin seçim sürecini iyileştirmek için hiçbir tedbir öngörülmemiştir. Darbe girişimi sonrası ihraç edilen hakim ve savcıların hiçbiri, beraat etmelerine rağmen görevlerine iade edilmemiştir. Hakim ve savcıların işe alınması ve terfi ettirilmesinde objektif, liyakate dayalı, tek tip ve önceden belirlenmiş kriterlerin olmayışı, bir endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Sulh ceza hakimliği kurumunun yetkileri ve uygulamalarıyla ilgili endişeler devam etti.”(…)
Raporda, “İnsan hakları ve temel haklar alanındaki kötüleşme devam etmiştir. Olağanüstü hal döneminde getirilen tedbirlerin çoğu halen yürürlükte kalmaya devam etmektedir. Yasal çerçeve, insan hakları ve temel haklara saygı için genel güvenceleri içermekle beraber, mevzuat ve uygulamanın hâlihazırda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarıyla uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Gazetecilerin, yazarların, avukatların, akademisyenlerin, insan hakları savunucularının ve eleştirel seslerin faaliyetlerine getirilen geniş çaplı kısıtlamalar, [bu kişilerin] özgürlüklerini kullanmalarını olumsuz yönde etkilemeye devam etmiş ve otosansüre yol açmıştır. Türkiye’nin, özellikle Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala davalarında, AİHM kararlarını uygulamayı reddetmesi, yargının uluslararası standartlara ve Avrupa standartlarına bağlılığına ilişkin endişeleri daha da arttırmıştır. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, bu tür standartlara bağlılığının sorgulanmasına sebep olmuştur. Bir dizi alanda reform sözü veren yeni insan hakları eylem planı, kritik konuları ele almamaktadır.” denmektedir.
Raporda, ifade özgürlüğü konusundaki ciddi gerilemenin devam ettiği, barışçıl gösterilere orantısız ve aşırı güç kullanılarak müdahale edildiği ve toplanma ve örgütlenme özgürlüğü alanında ciddi gerileme yaşandığı değerlendirmesi yapılmıştır. Raporda “Romanların, kayıtlı istihdamdan dışlanması büyük ölçüde devam etmiş ve yaşam koşulları ciddi şekilde kötüleşmiştir. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, ayrımcılık, azınlıklara ve özellikle de lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks ve queer (LGBTIQ) kişilere yönelik nefret söylemi, hâlâ ciddi bir endişe kaynağıdır” denmektedir.
AB Raporunun bize söylediği, Türkiye hakikatidir.
Eksiği var, fazlası yoktur.
Evrensel'i Takip Et