04 Kasım 2021 00:41

Kıdemli Amerikancılık

Erdoğan ve Biden ülke bayraklarının önünde poz veriyor

Fotoğraf: Murat Çetinmühürdar/TCCB

Paylaş

Beyaz Saray şefleriyle herhangi yerde ve herhangi vesileyle selamlaşmak bile Türkiye yönetenleriyle onların eteğinde yiyip-içen ‘haramzadeleri’ galeyana getirmeye yetiyor. El ovuşturup gülücükler dağıtıyorlar. Biden Erdoğan ile görüşünce ve görüşme yirmi dakika değil de 70 dakika sürünce, televizyonlarda özel programlar düzenleyip, gazete köşelerinde düzinelerce makaleyle bu görüşmeyi büyük bir başarı gibi gösterenler, 70 yılı aşkın süredir devam eden Amerikan stratejisinde yürüme politikasının yarattığı yerli ruh halini dışa vurdular. 

Türkiye egemenleri, Türkiye’yi yönetenler hastalıklı derecede Rus düşmanı, tutkun Amerikancı olageldiler. Rusya komşuydu, Çarlık-Osmanlı savaşları yaşanmıştı. Osmanlı’nın yenildiği son savaşlardan biriyle Kars-Ardahan ta Erzurum’a dek Çarlık otokrasisinin eline geçmiş ve Ekim Devrimi’ne dek yaklaşık kırk yıl öyle kalmıştı. Lenin önderliğindeki devrimci yönetim Çarlık ordularını geri çekti ve dağıttı. Bu toprakları Türkiye’ye bırakmakla kalmadı, Türkiye’nin paylaşılması hedefli emperyalist politikaları deşifre etti. “Türk kurtuluş savaşı”nı ve Türk burjuva devrimini fiilen destekledi. M. Kemal yönetimi bir yandan “yoldaş Lenin” başlıklı mektuplar döşenip sosyalist Sovyetler Birliği ile “dostluk ilişkilerinin önemi” üzerine açıklamalar yapıyor, ikili anlaşmalar imzalayarak bu ilişkileri geliştirmeye çalışıyordu, ama diğer yandan Batılı kapitalist emperyalist devletlerle ilişkilerini geliştirmeye çalışıyordu.

Bu ikili politikanın “kırılma noktası”, İkinci dünya Savaşı sonrası olarak alınabilir. Her ne kadar 1930’ lu yıllarda bir yandan İngiliz-Amerikan emperyalistleri, diğer yandan Alman faşistleriyle “iki arada bir derede” politikası izlendiyse de, faşizmin yenilgiye uğratılması, ABD’nin dünya kapitalizminin jandarmalığı rolüyle öne çıkması, Trumann Doktrini kapsamında Türkiye’ye kredi verilmesi, NATO’nun kuruluşu ve Türkiye’nin Kore’de Amerikan emperyalizmine yedeklenerek “rüşt ispatı”na soyunması, yeni bir dönem ve durumun ortaya çıkması demekti. Ayrıntılar bir yana bırakıldığında, 1947’den bu yana, Türkiye’nin devlet politikası ana doğrultusu ve esaslarıyla Amerikancı çizgide şekillendi ve yürütüldü.

Hem sosyalizm döneminde hem de sonrasında Batılı emperyalist devletlerin Sovyetler Birliği’ne karşı ön cephe ülkesi rolüyle bölgede taşeronluğa soyundu. Kafkasya’dan gelme şoven milliyetçiliği oralarda yeniden diriltmeye yönelik provokatif politikalar izledi. “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Büyük Türk Dünyası” lafazanlığıyla Osmanlı yayılmacılığına imrenip Amerikan atıyla bozkır seferlerine çıkma hayallerine daldı vs, vb.

Arada, Kıbrıs sorunu gibi kimi aykırı politikaları nedeniyle ABD ile yaşadığı pürüzler olduğunda Rusya’ya yakınlaşma şantajlarına başvurarak efendiyi sıkıştırma taktiklerine baş vursa da Amerikan emperyalist stratejisine bağlı kalmaya devam etti. DP’den AKP’ne, Türkiye’nin sağ gerici, islamist, faşist partilerinin ve onların kurdukları hükümetlerin tümü Amerikancı politika izlediler. Kendilerine Kemalist diyenleri de dahil generaller ve devlet üst bürokrasisi Batılı emperyalistlerin ve özellikle de ABD’nin dünya politikasının ülkedeki ve bölgedeki işbirlikçi sürdürücüleri arasında yer aldılar.

Bu stratejik konumlanma ve benimsenen politika özellikle son on yıllarda ve özellikle de Ortadoğu’daki gelişmeler kapsamında -ki Kürt sorunu bunun en önemli başlıkları arasındadır-, ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle sıkıntıya girmiştir. Ortadoğu ülkelerine yönelik askeri saldırı politikaları, yönetimleri değiştirme, petrol-doğal gaz kaynaklarına hakim olma ve iletim yollarını denetleme, Rusya’yı bölgede daha fazla sıkıştırarak etki alanını daraltma vb. gibi emperyalist-kapitalist politikalar, Türkiye’yi yönetenleri, yayılmacı emperyal politikalara daha fazla teşvik etmiş, Erdoğan yönetiminin Rusya-ABD ve diğer Batılı emperyalistler arasındaki çelişkilerden yararlanarak alan fethi harekâtlarına girişmesi mümkün olabilmiştir. 

Gerçek o ki, tüm diğer şeyler gibi, kapitalist-emperyalist ilişkiler de değişime mahkumdur. Kapitalist gelişmenin ve pazar ilişkilerinin çelişkilerden bağışık olmaması, büyük güçler arası çelişkilerin yeni ‘savaş taktiklerinin pratiğe geçirilmesi’ni kaçınılmaz kılması, bağımlı ülkelerin de bu daha tayin edici güçler arası rekabet ve çelişkilere adapte olmaya çalışması kaçınılmaz olmaktadır. Son yıllarda Türkiye’nin ABD ile çelişkili müttefik, Rusya ile “yakınlaşan komşu” görünümü vermesi, Türkiye’nin Amerikan rotasından ayrılmakta olduğu yanılgısının güç bulmasında rol oynadı. Putin yönetimindeki Rusya’nın, ABD ve diğer Batılı emperyalistlerin Rusya’yı kuşatma stratejisine karşı izlediği politika  kapsamında Türkiye ile geliştirdiği ilişkiler, füze anlaşması, doğal gaz hattı, ticaret hacminin artırılması, turizm ilişkileri vb. bu yorumların yapılmasında rol oynadı. Suriye’de gerçekte karşı karşıya duran Rusya ile Türkiye’nin “sorun çözümü için görüşme trafiği”  bir diğer etken oldu.

Ne var ki, Türkiye yöneticileri Amerikancılığı sürdürmekten hiçbir zaman vazgeçmediler. Türkiye NATO üyesi ve ABD ile ikili askeri anlaşmaları var. Türkiye’de çok sayada Amerikan askeri üssü bulunuyor. Rusya’nın Türkiye’de üssü yok. Türkiye Suriye’de, Libya’da, Kafkasya’da, Ukrayna’da Rusya karşıtı politikalar izliyor vb.

Türk devlet iktidarı ‘müzmin Amerikancı’dır. Erdoğan ve ekibi, ABD’den icazet alarak yönetime geldi. Soros’un AKP’nin kuruluşu döneminde, AKP kurucularıyla yakın ilişki içinde olduğunu, dönemin basın-yayın organları genişçe vermişti. İlişkilerin seyrinde yaşanan pürüzlere rağmen, Amerikan emperyalizmiyle işbirliği politikası, “temel ilkeleri”yle devam ediyor. Belirleyici olanın güç ilişkisi olması kaçınılmazdır. Görüşmeci, görüşmelerin sınırını da, kapsamını da, nasıl yürüyeceğini de belirleyecektir. İşbirlikçilerin ‘tıpış tıpış’ gitmesi-gelmesi işin doğasında vardır. Bu baskı, şantaj ve yüklerden kurtulmak için, emperyalist kapitalist barbarlığın ve onun uşak yönetimlerinin saltanatının son bulması gerekir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa