Seçim ayı

Arjantin | Fotoğraf: Muhammed Emin Canik / AA
Kasım ayı Latin Amerika’da üç önemli seçimi takip edeceğimiz bir ay olacak. Arjantin, Honduras ve Şili bölge için de önem arz eden seçimlere sahne olacak. Arjantin’de Peronistler haftaya Temsilciler Meclisi ve Senatonun yarısını yenileyecek seçimlerde tüm diğer bölgelerde kaybetseler de en azından Buenos Aires’te kazanarak bir Pirus zaferi kazanmayı hedefleyecekler. İktidarın kemer sıkma politikalarına karşı çıkan Başkan Yardımcısı Cristina Fernández de Kirchner, eylül ayında yayımladığı ‘mektup’ ile hem partisini hem iktidarı hem de Arjantin’i tabiri caiz ise yerinden oynatmıştı. Kabinedeki değişikliklerle birlikte iktidar genel tüketim maddelerinin fiyatlarını dondurdu, yeni iş olanakları yaratılması için teşvikler getirildi. Enflasyonun, kurdaki değer kaybının ve işsizliğin tüm ağırlığı ile devam ettiği ülkede bu politikaların kısa bir süre için bile olsa yaratacağı rahatlamanın seçimlere ne kadar etki edeceğini haftaya görmemiz mümkün olacak.
Bir başka önemli seçimi ise kasım ayı sonunda Honduras’ta izleyeceğiz. 2009 yılında o sıralar Hugo Chavez ve sol dalga ile flört halinde bulunan Başkan Manuel Zelaya bir darbe ile görevden uzaklaştırılmıştı. 12 sene sonra ülke büyük bir yoksulluk ve kurumsal kriz ile karşı karşıya bulunuyor. Seçimlerin iktidardaki Ulusal Partinin Adayı Nasry Asfura ve sol eğilimli Özgürlük ve Yeniden Kuruluş Partisi (LIBRE) Adayı Xiomara Castro’nun arasında geçmesi bekleniyor. Bazı önemli adayların Castro lehine adaylıktan çekilmesi sonrasında ise seçimlerde asıl meselenin seçim usulsüzlüklerini önlemek olabileceğini düşündürüyor. Xiomara Castro, seçilmesi dahilinde ülkeyi yeniden bölgenin bir parçası haline getireceğini, nüfusun yüzde 70’ini aşan yoksulluğu sonlandıracağını iddia ediyor. Hiç şüphesiz Honduras’taki seçimlerin Orta Amerika açısından önemli sonuçları olacağını tahmin etmek güç değil.
Ancak tartışmasız en dikkatle takip edeceğimiz seçimler Şili’de gerçekleşecek olan başkanlık seçimleri. Şili’de 2019’daki ‘toplumsal patlama’ sonrasında gerçekleşen kurucu meclis seçimlerinde solun ve ilerici güçlerin büyük bir zafer kazanması sol lehine önemli bir politik atmosfer yaratmıştı. Bununla birlikte kurucu meclis seçimlerine katılımın oldukça az olduğunu unutmamak gerekiyor. Şili sağı bu bağlamda hem kurucu meclis sürecini baltalamak hem de başkanlık seçimlerini kazanmak için elinden geleni yapmakta. Bugün için ise seçim sonuçlarının ikinci tura kalacağı yavaş yavaş belli olurken, anketlerde ikinci tura kalacak olan adayların da belli olmaya başladığı söylenebilir.
Son anketlerde Başkan Piñera’nın desteklediği Sebastián Sichel’in yerini Hristiyan Demokrat Yasnaya Provosteye bırakarak dördüncü sıraya geçtiği görülüyor. İlk ikide ise sol cephenin adayı 35 yaşındaki Gabriel Boric ile Pinochet rejimini açık bir biçimde savunan aşırı sağ aday José Antonio Kast bulunuyor. Kast, son haftalarda sürekli bir yükseliş ivmesi göstererek bazı anketlerde Boric’in önünde yer almaya başladı. Cadem adlı şirketin son ankette Kast’ı, Boric’in 6 puan önünde göstermesi ve muhtemel bir ikinci turda da kazanacağını tahmin etmesi hem sol cenahta hem de ülke genelinde şok etkisi yaratmış bulunuyor. Her ne kadar tüm anketlerde kararsızların oranı yüzde 20’leri buluyor olsa da Kast’ın göstermekte olduğu ivme endişe verici. Sichel ve diğer merkez sağ adaylar eridikçe otoriter ve demir yumruk imajı çizen Kast sağın en güçlü adayı olarak konsolide oluyor.
2011’deki öğrenci hareketinin içinden yükselen Boric, kamusal ve demokratik bir eğitim sistemi, yeni ve adil bir ekonomik model, hak ve özgürlüklerin ve toplumsal hareketlerin güçlendirilmesi üzerine kurduğu bir politik hat üzerinde ilerliyor. Kast ise Boric’in, kurucu meclisin ve genel olarak solun ortaya koyduğu hattın belirsizlik yaratacağı vurgusu ile ‘düzen’ olgusunu öne çıkarmaya çalışıyor. İklim değişikliğine şüphe ile yaklaşan, insan hakları ihlallerinden yargılanan ve hüküm giymiş askerlerin affedilmesini savunan, kürtaj karşıtı Kast’ın son haftalarda güç kazanması ise 2019’dan beri elde edilen kazanımların bir reaksiyonist iktidar ile yerle bir edilmesi ihtimalini de ortaya çıkarmış bulunuyor.
Evrensel'i Takip Et