11 Kasım 2021 23:55

Karagül ve Barlas, kendi başlarına darbe çağrısı yapan yazılar yazabilir mi?

İbrahim Karagül ve Mehmet Barlas

Mehmet Barlas, ekran görüntüsü 'Mehmet Barlas ile 45 Dakika' programından alınmıştır

İbrahim Karagül Fotoğraf: Yeni Şafak

Paylaş

Sabah gazetesi, iktidarın medyadaki kara propagandasının en sivri ucu; tabiri caizse yandaş medyanın amiral gemisi! Yeni Şafak gazetesi ise, tek adam yönetiminin ideolojisinin oluşturulduğu bir gazete.

Mehmet Barlas, Sabah’ın resmi baş yazarı. İbrahim Karagül ise kısa süre öncesinde Yeni Şafak’ın resmi başyazarıydı. Şimdi bir nedenle başyazarlıktan alındıysa da gayri resmi olarak başyazar olmaya devam eden bir zat!

Tarih sırasına koyarsak, İbrahim Karagül, 25 Ekim günü Yeni Şafak’taki köşesinde, “2023’ü beklemeyecekler. Siyaset dışı saldırı gelecek. Tehlikeli bir hazırlık var” başlıklı bir yazı yazdı.

İzleyenler Karagül’ün insanlık tarihinin bugünkü aşamasında İslam’ın ve Türkiye’nin dünyanın yükselen gücü olduğu, Türkiye’nin bu yükselişin lideri Erdoğan’ın ise İslam’ın yükseliş çağının ilk ve kurucu lideri olduğunu var sayan ve bu tezini de yıllardır açıkça savunan bir köşe yazarı olduğunu bilir. Ve bugüne kadar Karagül’ü ne Erdoğan ne AKP ne de gazetenin yönetimi uyarmamıştır. Çünkü, AKP’nin ideolojik yayın organında böyle önemli bir yazarın lider ve partinin çizgisine aykırı tek bir kelime yazmasına izin verilmezdi.

KARAGÜL İKTİDARI DARBE YAPMAYA ÇAĞIRIYOR!

25 Ekim tarihli sözünü ettiğimiz yazısında Karagül muhalefeti, Türkiye düşmanların safına koymakla kalmayıp, muhalefetin “2023 seçimlerine kalmadan bir darbe yapmaya hazırlandığını” iddia eden bir yazı yazdı. Karagül’ün bu yazısındaki iddiaları, TELE 1’de Merdan Yanardağ ve Emre Kongar dışında pek tartışılmadı. En azından bu konuda bir tartışma yapıldığını ben duymadım.

Ancak Mehmet Barlas’ın 9 ve 10 Kasım’da yazdığı, son günlerde siyaset ve medyada yaygın biçimde tartışılan yazılarından sonra Karagül’ün 25 Ekim tarihli yazısındaki iddialarını kısaca da olsa özetlemek, bugünlerde yapılan tartışmanın anlaşılmasında kolaylaştırıcı olacaktır.

Karagül, “Özellikle son birkaç haftadır çok garip, çok tuhaf gelişmeler yaşanıyor. İçeriden-dışarıdan dört koldan bir saldırı planı uygulanıyor. Korkunç yıpratıcı, intikamcı bir organize saldırının ivmesi sistematik biçimde tırmandırılıyor” diye başladığı yazısında, muhalefetin PKK-FETÖ merkezli bir darbeye hazırlandığını, bunun için de 28 Şubat, 15 Temmuz gibi bir darbe için 2023’ü beklemeden “Siyaset dışı saldırıya geçeceği”ni (yani darbe yapacağını) iddia ediyor. Yazının sonuç bölümünde de Karagül, “Türkiye’nin direnç merkezleri uyanmalı, ayağa kalkmalı, harekete geçmeli. Bu olağanüstü hazırlığa, olağanüstü cevaplar üretilmeli” diyerek kendilerinin, yani iktidarın muhalefetin darbesini engellemek için 2023 seçiminden önce darbe yapmaya hazırlanması gerektiğini açıkça söylüyor. En azıdan bunun için çağrı yapıyor.

BARLAS, KARAGÜL’ÜN BIRAKTIĞI YERDEN DARBECİLĞE SOYUNUYOR

Mehmet Barlas ise. Sabah’taki köşesinde, 9 ve 10 Kasım günlerinde, 2-3 gündür çok tartışılan iki yazı yazdı.

9 Kasım tarihli “Muhalefetin meşruiyet sorunu” başlıklı yazısında Kılıçdaroğlu’nun sürekli yalan söylediğini, bu nedenle de “meşruiyet sorunu yarattığını” iddia ettikten sonra “Bakarsınız, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönettiği Cumhuriyet Halk Partisi kapatılmış ve seçime girmesi yasaklanmış olabilir” diyerek, seçimden önce CHP’nin kapatılabileceğini açıkça ilan etti.

Erdoğan’ın Batman’daki konuşmasını da kendisine dayanak yapan Barlas, “Diyelim ki pratikte bunlar (CHP ve muhalefet partileri) meşrudur. Ama legalite açısından bir süre sonra bunlar devre dışı kalabilirler” diyerek amaç ve niyetini açıkça ifade ediyor.

10 Kasım’daki yazısında ise Barlas 9 Kasım’daki köşesinde yaptığı, önümüzdeki seçimde iktidara alternatif olarak görülen muhalefet partilerinin kapatılabileceğini, hatta kapatılması gerektiğini daha da somutlaştırıyor.

Yazısını “Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra düşmanla iş birliği yapan bazı Osmanlılar, 150'likler diye listelenmiş ve sınır dışı edilmişlerdi. Acaba yine böyle bir liste mi yapalım?​” diyerek tamamlıyor.

Bütün bu parti kapatmaların, sürgünlerin gerekçesini de açıklıyor; “Bunlar, topluma hem kötümserlik saçıyor hem de Türkiye'nin moralini bozuyor”muş!

BUNLAR KARAGÜL VE BARLAS’IN FANTEZİLERİ Mİ; YOKSA…

Eğer Karagül ve Barlas’ın yazıları, içinden geçilen siyasi ortam, Erdoğan ve Bahçeli başta olmak üzere tek adam yönetiminin her çeşit sözcülerinin demokrasi, özgürlük, ülkeye biçtikleri gelecek tasavvurlarından bağımsız olarak ele alınsa birer deli saçması, yazarların kişisel kuruntuları ya da fantezilerinden ibaret olduğu söylenip geçilebilirdi. Ama Türkiye’nin içine sürüklendiği mecra bu yazılanları hiç de gülünüp geçilir yapmıyor. Çünkü gerek Barlas gerekse Karagül, yukarıdan “Yaz ya kulum!” demeden tek satır bile yazamayacak muhterem şahsiyetlerdir! Yazdıkları gazeteler ise Resmi Gazete kadar tek adam yönetiminin resmi basın organlarıdır!

Kaldı ki, Barlas ve Karagül’ün birkaç köşe yazısına sığdırdıkları iddialar ve görüşler, Erdoğan ve Bahçeli’den başlayarak her kademeden tek adam rejiminin sözcülerinin muhalefet, demokrasi, özgürlükler, seçim, siyaset, ülkenin geleceği ile ilgili planları ve amaçları, hatta girişimleriyle ilgili her gün kürsüleri yumruklayarak söylediklerinin derli toplu hale getirilmesinden ibarettir.

Bu yüzden de Karagül ve Barlas’ın yazdıklarını, şahsi fikir ya da fantezileri olarak görmek doğru olmaz.

Peki o zaman, tek adam yönetiminin medyadaki iki en önemli kaleminin açıkça “darbe çağrıları”na varan yazılar yazmasında amaç ne olabilir?

Bu sorununun yanıtına da yarın devam edeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa