11 Kasım 2021

Bile bile lades

Hükümetin Merkez Bankası üzerinde kurduğu baskının kaçınılmaz sonuçlarını yaşıyoruz son dönemde. Mart ayında sıkı para politikası ile kuru korumayı hedefleyen Naci Ağbal’ın görevden alınmasının ardından kamuoyunda faiz indirimi yönündeki beklentiler artmıştı. Ancak Kavcıoğlu hızlı hareket ederek piyasaların güvenini daha ilk günden yitirmek istemedi. Hükümetin de onayıyla indirim için uygun zamanı kollamaya başladı. Ne  var ki, küresel ekonomide para musluklarının kısılmaya başlandığı ve gelişmekte olan ülke para birimlerinin üzerinde baskının arttığı bir döneme giriliyordu. Yaz sonu itibariyle Kavcıoğlu’na tanınan süre dolarken, Erdoğan faiz indirimi konusundaki ısrarlı tutumunu bir kez daha yüksek perdeden dile getirerek sabrının taştığı sinyalini veriyordu.

Merkez Bankasının önce fiyat istikrarı yönündeki söylemini yumuşaması sonrasında ise faiz indirimine gitmesi işte böyle bir ortamda gerçekleşti. Oysa siyasetin öncelikleri ile ekonominin gerçekleri arasındaki uyumsuzluk giderek büyümekteydi. ABD’de yükselen enflasyon tahvil faizlerini yukarı çekiyor, Fed’in sıkılaşma yönünde atacağı adımlar bekleniyordu. Pek çok gelişmekte olan ülke Merkez Bankası Fed’den önce davranarak faizleri yükseltmeyi tercih etti. Bizde ise ters yönde güçlü bir adım atılarak reel faizler eksiye çekildi ve TL’den kaçış hızlandı.

Önümüzdeki hafta para politikası kurulu bir kez daha toplanarak faiz kararını açıklayacak. Piyasalardaki beklenti 100 baz puanlık yeni bir indirim yönünde. Öte yandan ABD’de tüketici enflasyonu yüzde 6.2 ile 31 yıllık zirvesine erişti. Amerikan hazinesinin 2 yıl vadeli tahvilinin faizi ise sert bir artışla eylül ortasındaki yüzde 0.2 seviyesinden yüzde 0.5’e tırmandı. 5 yıllık tahvilde ise yüzde 0.8’den yüzde 1.2’nin üzerine varan bir artış söz konusu. Faizlerin tırmanışa geçtiği bu küresel iklimde ters yönde kürek çekmeyi tercih eden Merkez Bankasının faiz ısrarı dolar kurunun 10 TL seviyelerine dayanmasına yol açtı.

Siyasetin baskısıyla değişen ekonomik koşullara hızlı cevap verme esnekliğin yitiren, eli kolu bağlı bir Merkez Bankasının bu ortamda döviz kurunda istikrarı sağlaması oldukça zor görünüyor. Geçmiş dönemde yine faiz ısrarı nedeniyle eritilen rezervler Merkez Bankasının kurdaki spekülatif hareketler karşısındaki hareket alanını da oldukça sınırlandıyor. Geçtiğimiz hafta içerisinde döviz rezervini güçlendirmek amacıyla zorunlu karşılıklarda yapılan düzenleme de bu yöndeki çaresizliğin altını çiziyor.

Yıl başından bu yana gelişmekte olan ülke para birimlerinin dolar karşısında performansına baktığımızda 10 Kasım itibariyle yüzde 24.1 değer kaybeden TL’nin en ön sırada yer aldığını görüyoruz. Ardından yüzde 16.1 ve yüzde 11.8 değer kaybıyla Arjantin ve Kolombiya pezosu geliyor. Görüldüğü gibi  TL’nın bu zayıf performansını hükümetin yaptığı gibi sadece küresel dinamiklerle açıklamak mümkün değil. Doların özellikle yılın ikinci yarısından itibaren güç kazanacağı beklenmeyen bir durum değildi. Ancak diğer ülkelerin aksine TCMB bu konuda gerekli önlemleri almayarak TL’nin emsallerinden önemli oranda negatif ayrışmasına neden oldu.

Peki bundan sonra ne beklemeliyiz? Kurdaki sert hareket bu toplantı öncesinde olmasa dahi en geç önümüzdeki yılın ilk çeyreği içerisinde hükümetin ısrarını kıracak ve Merkez Bankasını faiz politikasını yeniden gözden geçirmeye zorlayacaktır.  Ancak şu bir gerçek, bu sert yalpalamaların bedelini daha yüksek faizlerle değerini önemli ölçüde değer yitirmiş bir TL’yi koruyarak ödeyeceğiz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et