13 Kasım 2021 23:55

Elektrik faturamızdan TRT payı kalktı, ne mutlu bize!

Cengiz Bozkurt

Cengiz Bozkurt | Ekran görüntüsü, Leyla ile Mecnun Kesitleri Youtube kanalı, Erdal Bakkal TRT payı operasyonu bölümünden alınmıştır

Paylaş

Erdal Bakkal’ın itirazı dokuz sene sonra sonuçlandı, elektrik faturalarımızdan TRT payının yanı sıra Enerji Fonu kesintisi kalktı. Bu satırları yazarken televizyonda haber bülteninde Aksakal Konseyi’ne Binali Yıldırım’ın atandığına dair altyazı geçiyor. Tam Leyla ile Mecnun’luk…

CHP’li vekiller “Kılıçdaroğlu bir sorunu daha çözdü” yorumunda bulunmuşlar. Kararın açıklandığı Kabine toplantısının hemen ardından #TeşekkürlerKılıçdaroğlu etiketiyle yayılıyordu haber sosyal medyada. TRT’nin yayıncılığına her kızan “biz neden elektrik faturalarımızdan TRT’ye pay ödüyoruz” diye feverana başlıyordu. Seçim dönemlerinde TRT’nin özelleştirilmesi vaatlerinde bulunanlar da oldu. Bildiğiniz üzere ülkemizde hangi kurum özelleşse sorunlar hop diye çözülüyor. Mesela Muğla’nın Milas ilçesi Güllük mahallesinde 2005 yılında belediye başkanı olup şu an AKP milletvekili olarak mecliste bulunan Yavuz Demir ve meclis üyeleri su hizmetini özelleştirerek bir şirkete devretmiş. Şu anda Muğla genelinde Büyükşehir Belediyesine ait Muğla Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (MUSKİ) üzerinden yapılan dağıtımda suyun metreküpü 4.28 TL iken, Güllük’te bu fiyat metreküp başına 10.75 TL. Yetmemiş şirket ayrıca vatandaşlardan yüksek meblağlarda ek güvence bedeli istiyor.

Su en temel ihtiyaçlardan biri, bir hak ama TRT öyle değil diyeceksiniz hatta Erdal Bakkal gibi ben izlemiyorum da diyebilirsiniz. Kamu yayıncılığından ziyade iktidarın propaganda işlevi gören TRT için ortaya konan eleştirilerin tümü haklı. 1964 yılında kurulan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun özerkliği 1971 Muhtırasının hemen ardından 1972’de kaldırıldı. Kamu yayıncılığına ilerici ve demokratik yaklaşımı nedeniyle özerk dönemle özdeşleştirilen oysa 1974’te genel müdürlüğe atanan İsmail Cem bir yıl sonra görevden alınmıştı. İlk basın toplantısının son sözleri aslında neden görevden alındığını açıklar nitelikteydi:

“TRT'nin görevi iktidarların sesi olmak değildir. Bütün Türkiye'nin tek sesi olmak gibi, bir yayın aracı için ölçüsüz bir iddiayla ortaya çıkmak da değildir. TRT'nin görevi, bütün Türkiye için çok önemli bir haber ve kültür aracı olmaktır. Benim gerçekleşmesine çalışacağım görev, budur. "

Cem görevden alındıktan sonra TRT yıllarca bildiğimiz protokol haberciliğine, iktidarın sesi olma işlevine büründü. 1980’de 24 Ocak kararları basını, 12 Eylül darbesi ise TRT’yi vurdu. Kenan Evren TRT’den hiç memnun olmadığını daha ilk günlerde ifade etti. TRT’ye asker yöneticiler atandı, her ifade onların denetiminden geçiyordu, dahası aralarında hocam Özden Cankaya’nın da olduğu 101 kişi, 9 Kasım 1981’de işlerinden atıldı, dava açma hakları dahi ellerinden alındı. Evren, 29 Ekim 1982’de Ankara’da Hipodrom’da yaptığı konuşmada şöyle diyordu:

“Yeni Anayasada özerklik kavramı Devlet aleyhinde faaliyette bulunmaya, Devlete karşı gelmeye, Devlet içinde Devletçikler yaratmaya, keyfiliğe, başıboşluğa ve sorumsuzluğa yer vermeyecek şekilde geliştirilmiş ve ilgili kurum ve kuruluşlar için, görev ve teşkilat esasları saptanmıştır. Artık Devletin radyosundan, televizyonundan Devleti batırmaya imkân ve fırsat verilmeyecektir. Geleceğimizin teminatı Türk gençliğinin ilim mabetleri üniversitelerimize bir daha anarşi giremeyecektir.”

TRT artık yasaklarla anılan bir kurum olmuştu, ta ki 1990’da Cumhurbaşkanı’nın oğlu Ahmet Özal ile Rumeli Holding veliahtlarından Cem Uzan Almanya üzerinden korsan özel televizyon yayıncılığı başlatana dek. 8 Temmuz 1993’te, 1982 Anayasası’nın 133. maddesi değiştirilerek, Radyo-TV yayınlarında devlet tekeli kaldırıldı. TRT özel televizyonlarla reklam rekabetine girişti, çünkü gelirleri ve reytingi çok azalmıştı. Özal, 5 Ocak 1991’de Or-An’da TRT Sitesinin açılışını yaptığı konuşmasında; “… ilerde TRT büyük çapta özelleşmelidir. Yani özelleşmeden kastım şu; muhakkak bir özel şirket gelsin burayı işletsin manasında söylemiyorum. TRT kendi geliri ve kendi gideri ile halka açılsın” diyordu, kastı TRT’nin bir KİT’e dönüştürülmesiydi sonrasında zamanı gelince özelleştirilirdi nasıl olsa.

2001’de logosu değişti, yeni kanallar açıldı. 2003’te AB müktesebatına uyum çerçevesinde Kürtçe yayın yasağı kaldırıldı. TRT, 1 Ocak 2009’da Kürtçe yayın yapan TRT Şeş’i (adı sonra TRT 6, 2015’te TRT Kürdî olacak) açtı. İlk tepki o dönem CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dan gelmişti "70 milyonun parasıyla Kürtçe TV olmaz"

Olmadı da zaten, TRT’nin diğer kanalları gibi 2007 itibariyle TRT tamamıyla en azından habercilikte bir propaganda aracı olma yoluna girmişti. Kürtçe kanal da Kürtler tarafında hiçbir zaman itibar görmedi.

Ahmet Necdet Sezer’in TRT Genel Müdürü olarak atanmasını iki kez veto ettiği İbrahim Şahin, 2007’de Abdullah Gül’ün onayıyla TRT Genel Müdürü oldu. 2014’te vali olarak atanana kadar görevde kaldı, o yıl cumhurbaşkanlığı seçiminde, HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın “taraflılık” eleştirilerine devam etmesi halinde "yayın kesme" tehdidinde bulunmuştu.

Bu arada TRT gelirlerine ilişkin 3093 sayılı kanunda 2008’de bir değişiklik yapıldı. TRT’nin bir diğer önemli gelir kalemi olan ve eskiden yalnızca radyo ve televizyon cihazlarından alınan bandrol gelirleri, cep telefonu, saat, ışıldak, koşu bandı, buzdolabına kadar genişletildi. Bandrole tabi olan cihazları türleri ve özellikleri itibarıyla gruplandırmaya ve her bir grup için farklı bandrol oranları belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilendirildi. 2017’de bandrole yeni düzenleme getirilerek taşıtlarda kullanılan navigasyon cihazları da vergiye eklendi.

TRT 2018’de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na bağlandı. 2017’de genel müdürlüğüne Bilal Erdoğan’ın Kartal İmam Hatip Lisesinden okul arkadaşı İbrahim Eren atanmıştı. Eren’in bir önceki görevi ATV'nin Genel Müdür Yardımcılığıydı. Geçen yaz görevi Mehmet Zahit Sobacı devraldı, bir önceki görevi Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcılığıydı.

TRT bugün yüksek bütçeli dizi projeleriyle gündemde, gelirin nereden geldiği kadar neye harcandığı da önemli. İsmail Cem zamanında bile beş bin kişilik şişirilmiş kadrosuyla kamu kaynaklarının israfı üzerinden tartışılıyordu. Bugün çok daha geniş kaynağa ve insan gücüne rağmen harcamalarının büyük çoğunluğunu dış yapımlara aktarıyor. Yani birileri TRT üzerinden zengin oluyor, üstelik o yapımlarda bugünkü gündem üzerinden tarih yeniden inşa ediliyor, mesela Abdülhamit İngiliz büyükelçisine tokat atıyor, Kıbrıs’ta nefret tohumları ekiliyor, MİT operasyonları aklanıyor.

Elektrik faturalarımızdan kesilen paya bir de şöyle bakalım: TRT, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde kanun gereği Demirtaş’a cezaevinden söz hakkı tanımak zorunda kalmıştı. Şöyle demişti Demirtaş:

“TRT'yi de adaletsiz ve haksız uygulamalarından dolayı eleştirdiğimi bunları yapan yöneticilere hakkımızı helal etmediğimi bununla birlikte TRT'nin bütün emekçilerini de saygıyla selamladığımı ve bu adaletsizlikte onların rolünün olmadığını belirtmek istiyorum.”

Elektrik faturalarımızdan eksilecek 2-3 lira TRT için önemli bir gelir kaybı, tahminimce bu kayıp küçük bir azınlığın halen takip ettiği pazar dışına itilmiş kaliteli yayınların kaldırılması ile telafi edilmeye çalışılacak. Erdal Bakkal’ın TRT’nin hantallığını ve eski usulünü TRT’de eleştirebildiği günler epey geride kaldı. Önümüzdeki ay TRT payı eksilmiş ama halen yüksek meblağlı faturalarınıza baktığınızda, devletin aldığı %18 KDV duruyor ve her fırsatta vergi borçları silinen Cengiz, Kolin, Limak, Sabancı dağıtımcı olarak paylarını almaya devam ediyor olacak.

“Beşli Çetenin sildiğin vergilerini al” çağrısı yaparken diğer taraftan bir zamanlar İsmail Cem’in hayal ettiği kamu yayıncılığını yapmak da mümkün ve toplumun buna ihtiyacı var.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa