Türkiye’de Üçüncü Sinema (3) Yeni Sinemacılar ve bireysel üretimler
Takva filminden bir sahne
Önceki yazımızın sonunda Üçüncü Sinema kapsamında sinema kolektiflerinden ve Türkiye’de ana akım sinemanın dışında kalarak film üretimi-gösterimi yapan, festivaller düzenleyen kolektiflerden, söz etmiştik.
Sanat disiplinlerinin çoğunda, üretimlerinizi bireysel çalışmalarla, tek başınıza gerçekleştirebilirsiniz. Resminizi büyük paralar gerektirmeden tek başınıza evinizde atölyenizde yapabilir, öykünüzü, romanınızı, şiirlerinizi odanızda masanızda yapabilirsiniz. Yine fotoğraflarınızı, videolarınızı cep telefonunuzla tek başınıza çekebilirsiniz. 7. sanat sinemanın film yapma süreci böyle değil. Tek başınıza fikir-proje üretebilir, senaryonuzu yazabilirsiniz fakat projenizi filme dönüştürmek için insanlara, paraya ve malzemelere gereksiminiz vardır.
Kolektif çalışma, kolektif ruh: Sektör, piyasanın film üretim koşulları birden çok insanla çalışmayı gerektirir. Bu kolektif çalışma ana akım sinema için bir zorunluluk olduğu gibi bazı sinemacılar için bilinçli bir seçim, anlayış olabilmektedir.
Yeni Sinemacılar Kolektifi de bilinçli-gerekli bir tercih olarak bir araya gelen, filmler üreten sinemacılardan oluşuyordu.
YENİ SİNEMACILAR
Üçüncü Sinema kapsamında ana akım sinemanın dışında kalarak film üreten ve söz etmemiz gereken kolektiflerden biri de bir döneme damgasını vurarak iz bırakan, ödüllü filmler yapan, birçok sinemacının yolunu açan Yeni Sinemacılar Sinema Kolektifi.
Fikrin oluşmasında, hayat bulmasında önemli payı olan, kolektifin Sevil Demirci’yle birlikte öncü isimlerinden olan Önder Çakar, Burçak Evren’in “Kimdir bu Yeni Sinemacılar, hangi gereksinimden doğdu bu oluşum?” sorusunu şöyle yanıtlıyordu:
“Biz Yeni Sinemacılar içinde yer alan insanlar olarak sinemanın daha çok kolektif biçimde yapılabileceğinin olanaklarını aramaya çalıştık ve bu arama sürecinde böyle bir oluşuma giriştik. Kolektif sinema yapmaya çalıştık; o yüzden film yazıhanesi gibi değil de grup olarak durmaya çalıştık. Sinemada bazı altın kurallar sanılan kurallara karşıyız. (…) Kolektif sinemaya önem veriyoruz.” (1)
Önder, Çakar Burçak Evren’in “Benim izlediğim grubun beyni durumunda siz ya da sizinle birlikte birkaç kişi görünüyor. Öyle mi? Sorusunu da şöyle yanıtlıyor: “Grubun lideri ya ona benzer bir şey yok. Hepimiz aynı oranda işler yapmaya çalışıyoruz. Ben başından beri varım tabii. Gemide, Laleli’de bir Azize, Maruf, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar, Takva…
Bunu kurmak istiyoruz. Kolektiflik ya da Yeni Sinemacılar grubu kurmak önemli bizim için.” (a.g.y.)
Yolun başında birlikte çalışan sonra yolları ayrılan Serdar Akar’la ilgili yanıtı ve kararları, yönetmen sineması üzerine kitap yazan bir akademisyen yazarın söylediğinden, tavrından farklı değildi. Akademisyen yazar, ‘90 sonrası yönetmen sinemasını yazdığı kitabına Serdar Akar’ı almama gerekçesi olarak Kurtlar Vadisi’ni yönetmiş olmasını göstermişti.
Önder Çakar’ın yanıtı da şöyle:
“Serdar ile kişisel sorunum yok. Birlikte çok sıkıntılar yaşadık. Biz sonuçta siyasal devrimci bir örgütlenme değiliz. İsteyen ayrılabilir. Ben Kurtlar Vadisi’ne ideolojik olarak karşıyım. Bu aslında Serdar’ın da fikriydi. Bu bir grup fikriydi önceden. Hatta biz Kurtlar Vadisi’nde oynayan oyuncularla çalışmama kararı almıştık.”
1998 yılında “Gemide ve Laleli’de bir Azize” filmleriyle başlangıç yapan Yeni Sinemacılar “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” (2001), “Maruf” (2002) ve “Takva (2006) filmlerini de yaptıktan sonra, filmlerin ticari başarısızlığının da etkisiyle grupta yer alan sanatçıların zarar görmemesi için kolektifi sürdürmeyerek Önder Çakar ve Sevil Demirci ortaklığında bir şirkete dönüştü.
Sinema alanında üretim yapan kişiler arasındaki dayanışma, iş birliği ve iletişimi arttırarak, evrensel değerlerle uyumlu bir sinema kültürünün ülkemizde yerleşmesine ve gelişmesine katkıda bulunmak olarak tanımlayan Yeni Sinemacılar biraz da “Maruf filminin ticari başarısızlığı ve borçlanmalar nedeniyle varlığını sürdüremez.
Süreçte birçok yönetmenin, sinemacının, teknik elemanın yer aldığı “Yeni Sinemacılar, Türk toplumundaki din, siyaset, cinsellik, toplumsal eşitsizlik vb. birçok konuya ustalıkla değinmişlerdir. Gerçek hayatın yansımasını, en yalın haliyle sinemaya taşımayı hedeflemişler ve başarmışlardır. Birçok festivalde ödüle layık görülmeleri, oluşumun amacına ulaştığının bir göstergesi olacaktır. Yönetmenler, filmlerinde ideolojik yaklaşımları, (Daha önce çok fazla denenmemiş şekilde) izleyici düşünmeye, sorgulatmaya ve farkındalık yolculuğuna çıkartmakta öncülük etmişlerdir. Yeni bir dil harekatıyla yola çıkan yönetmenlerin, Türk sinemasına kattığı en önemli şeylerden birisi de yeraltı edebiyatını kendilerine özgün bir bakış açılarıyla sinemaya yansıtmalarıdır.”
Kolektif içinde, ilişki içinde olmasa da o yıllarda ve sonrasında ana akım sinema dışında film yapan Derviş Zaim, Belmin Söylemez, Hüseyin Karabey, Mehmet Eryılmaz, Nadir Öperli, Özcan Alper, Pelin Esmer, Reha Erdem, Selim Evci, Seyfi Teoman, Sırrı Süreyya Önder, Yamaç Okur ve Yeşim Ustaoğlu. Gibi çok sayıda yönetmen “Yeni Sinemacı” olarak anılmıştır.
BİREYSEL ÜRETİMLER
Süreyya Duru’nun, Bedrana (1974), Kara Çarşaflı Gelin (1975), Güneşli Bataklık (1976); Zeki Ökten’in, Ses (1986); Yusuf Kurçenli’nin, Karartma Geceleri (1990), Çözülmeler (1994); Tayfun Pirselimoğlu’nun, Hiçbir yerde (2001); Umut Hozatlı’nın, Kayıp Özgürlük (2010); Mustafa Kenan Aybastı’nın, Devrimden Sonra (2011); Serkan Acar’ın, Aşk ve Devrim’i (2011); Orçun Benli’nin, Bu Son Olsun (2012) filmleri ile Özgür Fındık’ın, Kara Vagon (2011) ve Olağan Haller (2013) belgeselleri Üçüncü Sinema özelliği taşımaktadır. (2)
Not: Türkiye’de Üçüncü Sinema yazılarımızı haftaya bireysel üretimler üzerinden sürdüreceğiz…
(1) Burçak Evren’in Önder Çakar’la Sinematürk dergisinde yaptığı söyleşiden. 15 Kasım 2006, Sayı:2
(2) Mert Kaplan, İstanbul Journal of Social Sciences (2018) Spring: 20
- Düşen yapraklar (1) 27 Mart 2024 04:15
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (2) 13 Mart 2024 04:20
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (1) 06 Mart 2024 04:15
- Bilal İnci: Zalim, gaddar, acımasız kötü adam 28 Şubat 2024 04:20
- Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcisi: İsmail Dümbüllü 21 Şubat 2024 04:00
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (3) 14 Şubat 2024 04:15
- Atatürk, “Ben Bir İnkılap Çocuğuyum” filmi ve Münir Hayri Egeli (2) 09 Şubat 2024 04:20
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (1) 04 Şubat 2024 04:35
- Jönlükten kötü adamlığa bir sinema sevdalısı: Hüseyin Peyda 28 Ocak 2024 04:33
- Şerafettin Kaya: Ben İyi Biri Olmadan Önce 21 Ocak 2024 05:10
- Yeşilçam’ın Çınarları (6): Vedat Örfi Bengü: ‘Mısır’da sinemayı kuran Türk’ 14 Ocak 2024 04:43
- Yeşilçam’ın Çınarları (4): Aziz Basmacı, Vahi Öz 07 Ocak 2024 04:04