Psikolojik eşik
Fotoğraf: Giorgio Trovato/Unsplash
Uzun süredir devam eden ve giderek derinleşen ekonomik kriz koşullarında iktidarın bugüne kadar aldığı kararlar ve attığı tehlikeli adımlar ‘Ekonomik kriz nasıl yönetilmez?’ ya da ‘Krizi derinleştirmek için hangi adımlar atılmalı?’ sorularının yanıtı niteliğinde. Nitekim sık sık kendisinin ekonomist olduğunu iddia eden Erdoğan’ın ‘Ekonominin kitabını yazdık, yazmaya devam ediyoruz’ sözlerine ve ülke ekonomisinin haline bakınca kitabın konusunun ‘Bir ülkenin ekonomisi nasıl batırılır?’ olduğu anlaşılıyor.
İktidar, kriz koşullarının ülke ekonomisinde yarattığı yıkımı önlemek için gerekli adımları atmak yerine, ekonomik krizi daha da derinleştirmesi kaçınılmaz olan kararları nedeniyle enflasyon tamamen kontrolden çıkmış durumda. Yüksek enflasyon nedeniyle reel ücretlerde ve satın alma gücünde yaşanan ani gerilemeler, ekonomik krizin emekçiler açısından olağanüstü bir durumu değil, emekçi ailelerinin yaşamının somut ve ayrılmaz bir parçası haline gelmeye başladığını gösteriyor.
Döviz kuru ve enflasyonda yaşanan artışın, gelir artışından daha yüksek olması nedeniyle halkın satın alma gücündeki dramatik düşüş hızlanarak devam ediyor. Asgari ücretle çalışanlar maaşını dolarla almasalar da, yılbaşından bu yana satın alma gücünde dramatik bir azalma yaşandı.
Asgari ücret ile 2021 yılı başında 382 ABD doları alınabiliyordu. Aradan geçen sürede döviz kurundaki hızlı artış nedeniyle bugün 271 dolar ancak alınabiliyor. 2021’in ilk on bir ayında asgari ücretlinin kaybı 111 dolara, başka bir ifadeyle 1156 liraya çıktı. 2022 yılı için asgari ücrete yüzde 40 zam yapılsa bile, dolar bazında yılbaşındaki seviyesine ancak gelecek.
Enflasyon kontrol altına alınmadan ve satın alma gücündeki hızlı erimenin önüne geçilmeden yapılacak ücret zamlarının etkisinin geçici olması kaçınılmaz olacak. Yıllardır satın alma gücü açısından harcanabilir geliri giderleri kadar artmayan, günübirlik gelen zamlar karşısında en temel harcamalarını bile karşılamakta zorlanan milyonların geçinemiyoruz çığlığını duyan yok.
Ekonomide yaşanan olumsuzlukların sandığa etkisini en aza indirmek için atılan her adımın (Enerji fiyatlarındaki artışın halka sınırlı yansıtılması gibi), yapılan her düzenlemenin gerçek etkisinin ve ağır sonuçlarının daha ne kadar ertelenebileceği belirsiz. Ekonomik krizin etki alanı hızla genişlerken, toplumun büyük bölümü ekonomik sorunlardan ve zamlardan şikayetçi olmasına rağmen ekonomik krize ve sonuçlarına karşı örgütlü tepkilerin yok denecek kadar az olması büyük bir çelişki olarak karşımıza çıkıyor.
Döviz kurlarında yaşanan dalgalı seyir, büyük bölümü asgari ücret ve asgari ücretin altında ücretle geçinen milyonların gelirini ve satın alım gücünü daha önce hiç olmadığı kadar olumsuz etkiledi. Doların yıllardır önemli bir psikolojik eşik olarak kabul edilen 10 TL’yi geçmesinin ekonomik koşulları daha da ağırlaştırmasının yanı sıra, siyasal alanda da önemli sonuçlar ortaya çıkarması kaçınılmaz hale geldi.
Ekonomik krizin etkileri ağırlaştıkça sorunların sadece ekonomik alanla sınırlı olmadığı, aynı zamanda toplumsal ve siyasal krizi tetikleyen bir sürece girildiği görülüyor. Tek adam rejimiyle birlikte ekonomide korkulan bütün psikolojik eşikler fazlasıyla aşıldı. İktidarın ekonomi biliminin en temel ilkeleriyle inatlaşması nedeniyle ülke ekonomisini uçurumun kıyısına kadar getirdiği günümüz koşullarında, seçim kararı dışında hiç bir adımın ekonomide tabloyu tersine çevirmesi beklenmiyor.
- Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36
- 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24
- 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38
- 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38
- Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30
- Borç batağında çırpınanlar 03 Ekim 2024 04:42
- Derin sessizlik 19 Eylül 2024 04:33
- Yeni OVP’nin emekçilere vaadi 12 Eylül 2024 04:35
- Kısır döngü 05 Eylül 2024 04:58
- Az çalıştırıp çok sömürecekler 22 Ağustos 2024 04:20
- Derin eşitsizlik 15 Ağustos 2024 04:20
- Enflasyon düşecekmiş! 08 Ağustos 2024 04:12